Ateşin ortasında yanmakta olan yılanı gören adam onu yangından kurtarmaya çalışır. Yılan kendisini kurtarmaya çalışan adamı ısırınca, adam acılar içerisinde yılanı ateşlerin arasına düşürür.
Ama vazgeçmez, bu sefer bulduğu demir çubuk ile yılanı tekrar yangından kurtarır. Olayı gören bir diğer kişi “ Yılan seni ısırdı, neden kurtarıyorsun? “ diye sorar.
Adam cevap verir “ Isırmak yılanın doğasında var ve bu benim doğamı değiştiremez! “
Sırf birisi size zarar verdi diye bu durumun sizi değiştirmesine ve iyiliğinizi kaybetmenize sebep olmasına asla izin vermeyin!
Aşk ve ihanet...Bu ikili yan yana gelmemeli değil mi? Aşkta sadakat olmazsa olmazlardandır. Ve aldatmak kadar yıkıcı bir davranış daha yoktur yeryüzünde. EFLA, bir erkeğin tüm aldatılmışlığına rağmen aşkı için direnmesini ve aşka adanmışlığını anlatıyor.
EF ve EFLA' nın aşkı kasım ayında başlıyor. Kitabın bir yerinde roman
Hayalleri olan bir gencin hayallerini gerçekleştirmek için çok çalışırken hayallerinin neresini es geçtiğini anlatan güzel bir romandı.
Zor zamanların kitabı, gerçekçi ol imkansızı iste en çok “iste olsun”u anlatan bir kitap.
Martin Eden; kaba, iptidai ve ilim irfandan nasibini almamış hovarda bir denizciyken burjuva sınıfından bir adamın hayatını kurtarır ve onun evine misafir olur. Evin soylu, güzel, nazenin kızı Ruth’aya her anlamda vurulur ve hayallerinin peşinden koşmaya başlar.
Ama bu sıradan bir koşuş değildir, hatta sıfırdan başlama bile değildir. Çünkü Martin Eden günlük konuşma dilinden bile yoksundur, denizci jargonunu bilir sadece. Yazarlığa giden zorlu yolda Martin Eden umut eker her yeni günde, asla vazgeçmez. Ve o, sıradan insanların hayalini bile kuramayacağı bir yerdedir artık.
Sonu yoo yoo yoo hiç olmadı beklemediğim bir sondan ziyade istemediğim bir sondu. Martin Eden’in intihar etmesi ile Jack London’un intiharı da aynı bağlamda incelenebilir. Amacı bulunmayan ya da sahip olduğu kişiliğinden uzaklaşan insanlar yaşamaktan zevk alamazlar. Diyeceklerim bu kadar keyifli okumalar :)
Martin EdenJack London · İndigo Kitap · 201890,2bin okunma
“Zaten biz acı çeken ölümlüler ayaklarımızı
mutluluğun üzerine hiç tamamen basamadık.
Her seferinde acı bir keder neşemizi kaçırır.”
-Rodoslu Apollonios
1. Giriş:
Bu yazı direkt olarak bir inceleme yazısı değildir. Antik Çağ’ın önemli yapıtlarından Argonautika hakkında bir akademik makale çalışmasıdır. Ve elbette yalnızca kitap hakkında
Sokrates'in, herkesin tapındığı toplumun tanrılarına tapınmadığı, onların yerine kendi tanrılarına tapındığı, dolayısıyla "dinsizlik" ile suçlandığı; neticesinde de jüri tarafından suçlu bulunarak idama mahkum edildiği davada yapmış olduğu savunma metni. Öncelikle Sokrates'in savunmasına ilişkin birçok farklı savunma metni varmış; fakat
Seni kitap okuyan insanlarla tanıştıracağım. Hayat ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer.
Bazı kitaplar vardır, okuduktan sonra hayatınızda boşluk bırakır. O boşluk hiç dolmaz...
Pekâlâ, aslında bir bakıma Jack London'ın yazdığı bu eser otobiyografik bir eserdir diyebiliriz. Jack London, Martin Eden'dir. Martin