Unuttum seni farz et
Hak etmedim zannet
Sen de unut beni
Dönmem artık geri
Vazgeçtim sözlerinden
İçtiğim gözlerinden
Gözlerimi unut
Gecenin ay ışığı tenimi
Gündüz güneşi sevgimi
Kalbini ısıtan sesimi, unut
Bundan böyle bizim;
Erimez karımız,
Çiçeklenmez baharımız,
Ki;
Gelmez yazımız,
Geçti hevesimiz
Unutmalıyız.
Kaybettikleriniz değil, vazgeçtikleriniz daha çok acıtır canınızı...
Niye biliyor musunuz?
Kaybettikleriniz de, harcanmamış çaba, denenmemiş yollar vardır. Eksik sabır, verilmeyen sevgi vardır. Yetersiz inanç da eklenirse kaybedersiniz. Yanı yarım kalmasının sebebi siz olursunuz. Suçlayamazsın kimseyi, döner kendine bakarsın! Ben ne kadar emek
Vazgeçtim, gözlerinden
Vazgeçtim, sözlerinden
Bir ah de yeter
Sessizce, kimsesizce
Gönderdim dudaklarımı
Öpme al yeter
Hiç tanımaz tenim ellerini
Bilmez yüreğim, bilmez yüreğini
Ah bu koku, bu ten bu dokunuş
Ah bu delilik sarsar bedenimi
Yok olmak, amadır şimdi
AŞK MAHKUMU
Onu ilk kez gördüğümde kanadı kırık bir kelebeğe benzetmiştim. Uçmaya çalışan ama uçarken de acısını içinde yaşayan bir kelebeğe… Sanki acısını kabullenmiş gibiydi. Güçlü görünmeye çalışıyordu. Ama bu konuda pek de başarılı değildi.
Ortak bir arkadaşımızın evinde verdiği doğum günü kutlamasında karşılaşmıştık. Dikkat çekici bir