Spinoza
Spinoza, Etika'da ne der? " Bize acı veren duygular, onun berrak ve kesin bir resmini çizdiğimiz anda acı olmaktan çıkar"
"Herkes aşık olunca acı çekiyor, iç geçiriyor, gözyaşı döküyor ve zavallı hayallerin peşine düşüyor... Madem gerçek âşıklar mahkûmlar bu acıları çekmeye, o zaman biz de birbirimize sabırlı olmayı öğretelim."
Reklam
Kendime ve başkalarına acı vermeden yaşamaya devam etmem mümkün görünmüyor.
Beyniniz bir kilo dört yüz gram ağırlığındadır ve yaklaşık yüz altmış bin kilometre kan damarı içerir. Samanyolu'ndaki yıldızlardan daha fazla bağlantı noktasına sahiptir. Vücudunuzdaki en iri organdır ve tam da şu anda size hiç hissettirmeden acı çekiyor olabilir.
Nayman Ana Efsanesi
Oy balam, oy! Hafizan kökünden sükülüp alınanda, başına sardıkları deve derisi kuruyup büzülerek ceviz kırar gibi beynini sıkıştıranda, o görünmez çember gözlerini kanlı yaşla dolduranda, Sarı-Özek'in dumansız ateşinde cayır cayır yananda, ölüm susuzluğundan çatlayan dudaklarına bir damlacık yağmur düşmedi! Oy balam, oy! Can balam, oy! Yeryüzüne hayat veren güneş, senin için kapkara bir yıldız oldu da bir damla ışık vermedi! Ondan nefret etmedin mi oy balam oy! Can balam, oy! "Acı çığlıkların bozkırda yankı yankı yayılanda, gece gündüz "Tengri!" deyip yana yakıla gökyüzü boşluğuna seslendiğinde, dayanılmaz acılarla kıvrananda, kusmukların, pisliklerin, sidiklerin içinde boğulanda, balam oy, vücudun yıkılıp üzerine sinekler üşüşende, yavaş yavaş aklını yitirip gittiğinde, hepimizi yaratıp sonra da kendi hâlimize salıveren Tengri'ye son gücünü toplayıp isyan etmedin mi? Oy balam, oy! Can balam, oy! "İşkenceyle sakatlanan aklını karanlığın örtüsü yavaş yavaş kapladığında, zorla elinden alınan hafizan geçmişle bağlantısını koparanda, öz ananı dağ dibinden akan ve kıyısında oyun oynadığın derenin şırıltısını, kendi adını, babanın adını, sana utana utana bakarak gülümseyen kızın adını, aralarında büyüdüğün bacı-kardeş, hısım-yoldaş herkesin hayali gözünde silinende, seni karnında taşıyıp bu günleri göstermek için doğuran anana kargışlar okumadın mı? Oy balam oy! Can balam, oy!"
Bir an gelir, insan artık hiç acı duymaz olur. Duyarlılık biter, bilinç körelir, zaman ve uzam kavramı tümüyle yitirilir.
Sayfa 81 - Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Acı ve tatlı dışarıdan, zorluk ise içeriden, insanın kendi çabasından kaynaklanır. Genellikle kendi doğamın benden yapmamı istediği şeyi yaparım. Bunun için böylesine saygı ve sevgiyi hak etmek mahcup edici bir duygu. Nefret oklarının da hedefi oldum, ancak hiçbir zaman isabet etmedi, çünkü bu oklar herhangi bir şekilde bağlantımın olmadığı başka bir dünyaya aitti.
Sayfa 9 - 1936
Dini fetvalar gibi oh maşallah
Tuğcu'nun okurunu, varlığın çocuğu şımarık ve küstah, yokluğun erdemli ve çalışkan yapacağına inandırmış olmasıdır.Zenginin parası varsa, yoksulun haysiyeti vardır, diyordur Tuğcu. Erken kaybeden, erken kazanır. Acı insanı büyütür. Çalışan karşılı­ğını alır. Fakirlikte hayır vardır. "Üzülme, anne," der Yuvadan Uzakta Tuğcu çocuğu, "Allah bizi fakir düşürdüyse, bu bir bakıma benim hakkımda hayırlı olacaktır. Ben şımarık, haylaz, okul kaçağı, dikbaşlı bir çocuktum. Fakat şimdi büsbütün başka bir çocuk oldum."
Sayfa 65 - Metis yayınları
En güzel yıllarımı heba etmişim! Artık bunun farkındayım ve fark etmiş olmaktan acı duyuyorum...
Organik bir acı ve huzursuzluk yüzünden ıstırap çekmekte olan bir insanın dışsal dünyada bulunan şeylere yönelik ilgisini, o şeyler kendi acısı ile ilişkili olmadıkları müddetçe kaybettiği evrensel olarak bilinen ve bizim de tabii olarak kabul ettiğimiz bir gerçektir. Daha yakından yapılan gözlemler de bize bu kişilerin aynı zamanda sevgi objelerine yönelik libidinal ilgilerini yitirdiklerini de öğretmiştir. Kişi acı çektiği müddetçe sevmeyi bir kenara bırakmaktadır... Narsisizm Üzerine Sigmund Freud
Reklam
Masal
Doğuda bir baba vardı Batı gelmeden önce Onun oğulları batıya vardı Birinci oğul batı kapılarında Büyük törenlerle karşılandı Sonra onuruna büyük şölen verdiler Söylevler söylediler babanın onuruna Gece olup kuştüyü yastıklar arasında Oğul masmavi şafağın rüyasında Bir karaltı yavaşça tüy gibi daldı içeri Öldürdüler onu ve gömdüler kimsenin
Kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde Aşk ve Acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü daha şiir bitmeden.
"Çünkü acı , gidenin degil kalanın hikayesidir ve hikayeyi hep kalanlar bitirir. "
İnsan, kaderinin acı çekmek olduğunu fark ederse, ıstırabı kabul etmeyi de bir görev olarak benimseyecektir; bu onun tek ve kendine özgü görevidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.