352 syf.
·
Puan vermedi
·
37 günde okudu
İsmail Bilgin'in okuduğum ikinci eseriydi.Daha önce Sarıkamış harekâtını anlattığı "Beyaz Hüzün" kitabını okumuştum.Elveda Balkanlar romanında ise Balkan savaşlarının yaşandığı yıllarda Balkanlardan göç etmek zorunda kalan Türklerin hazin hikâyesini kurtuluş olarak gördükleri Edirnenin Bulgarlar tarafından işgalini daha sonra Enver Bey'in desteği Yüzbaşı Cemal, Kuşçubaşı Eşref Bey ve beraberindeki Mekteb-i Sultani talebelerinin gayretiyle Edirne'nin geri alınışını anlatmaktadır.Kibar Ana,Halil,Belkıs ve evladı Hicran Bulgar zulmünden kaçmak için Batı trakya köylerinden yola koyulur Edirneye kadar gelirler Yüzbaşı Cemal Edirnede onlara yardım eder fakat ateşlenen Hicran vefat eder.Daha sonra İstanbul'a geldiklerinde Halil koleraya yakalanır ve vefat eder.Sadece Kibar Ana ve Belkıs hayatta kalır.Belkıs askerlerin yaralarını sarma hasta bakıcılığı yaparak acısını azaltır Yüzbaşı Cemal ise Edirne ve Batı Trakya'da savaşarak bölgelerin geri alınması mücadelesini verir.Yakın tarihimizi anlatan güzel bir eser yazar tarihimizi akıcı bir üslup ile anlatıyor.
Elveda Balkanlar
Elveda Balkanlarİsmail Bilgin · Timaş Yayınları · 2020298 okunma
Sultan Murad Hüdavendigar
SULTAN MURAD HÜDAVENDİGAR Balkanlar Fâtihi Orhan Gazi zaferlerle dolu ömrünü ikmal edip beka âlemine göçünce, fetih sancağını oğlu Murad Hüdâvendigâr devir almıştı. Sultan Murad, atasından devraldığı mirasa layık olduğunu göstermiş, Anadolu ve Balkanlardaki fetihleriyle Osmanlı Devletini muhteşem bir imparatorluk haline getirmiştir. 27 yıllık
Reklam
Anadoludaki Türk Ortodoksların Nüfus Mübadelesi Kapsamına Alınması!
Türk Ortodoksları heyecan içinde kaderlerinin nasıl şekilleneceğini beklerken 30 Ocak 1923 tarihinde "Yunan ve Türk Halklarının Mübadelesine İlişkin Sözleşme ve Protokol" imzalandı. Protokol hükümlerine göre, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, Türkiye topraklarında oturmuş Rum ve Ortodoks dininde bulunan Türk vatandaşlarıyla, Yunanistan arazisinde oturmuş İslam dininden Yunan vatandaşlarının mübadelesi zorunlu tutulmuştu. Maddede İstanbul'da oturan Rumları ve Batı Trakya'da oturan Müslüman halkı mübadele dışında bırakmaktaydı. Protokole göre yer değiştirme işlemi ırk esasına göre değil din esasına göre yapılmış, Türk Ortodoksları da Rum vatandaşlarla aynı statü de sayılmış ve Hristiyan oldukları için mübadeleye dahil edilmişlerdi.
Türk ve Yunan Hükümetleri Arasında Mübadele Konusunda Görüş Ayrılıkları
Yunanistan ve Türkiye heyetleri kaba hatlarıyla mübadele konusunda uzlaşmışlarsa da görüşmeler ilerledikçe bazı konularda görüş ayrılıkları ortaya çıkmaya başlamıştı. İlk sorun mübadelenin Rumlar ve Türklerden hangilerini kapsayacağı konusunda çıkmıştı. Komisyondaki Türk heyeti, İstanbul'daki Rumların da zorunlu mübadelesi konusunda ısrar etmiş, Yunanlılar da bu teklife şiddetle karşı çıkmışlardı. Türk heyeti Batı Trakya Müslümanlarının mübadelesini istemediği için onlar da İstanbul Rumlarının mübadeleden muaf tutulması teklifinde bulunmuşlardı.
“Tehcir Yunanistan tarafından başlatılmakla birlikte, Osmanlı Devleti Makedonya’dan sürülen 240.000 Türk’e karşılık, Yunanistan’ın beklemediği bir şekilde Doğu Trakya ve Batı Anadolu’dan aşağı yukarı aynı oranda Rum nüfusu çıkarttı.”
Sayfa 39 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
2024 Yerel Seçimlerinin Kısa Bir Analizi
Şüphesiz 2024 yerel seçimlerinde Akparti kaybetti. Saadet, Gelecek ve Deva sıfır çekti. İyi parti önemli bir başarı sağlayamadı. Dem çok oy kaybetti. Yeniden Refah partisi önemli bir başarı kazanmadı… Akparti ve Saadet partisine küsenlerin oylarını aldı. Chp’nin de önemli bir başarısı yok. Yaldızlı yalanlar ve reklâmlara kanan halk kesiminin
Reklam
Trakya bölgesindeki örgütün kurulması ise Talat Paşa'nın girişimleri ile başlamıştır (Zürcher, 2013: 137, Küçükkılınç, 2016: 283, Ahmad, 2015: 85). Almanya'dan dönen Talat Paşa, istasyonda Edirne Valisi tarafından karşılandığında, Talat Paşa valiye bir halk teşkilatı kurmasını emretmiştir. Kısa bir süre sonra Teşkilat-ı Mahsusa ajanları bölgeye gönderil­ miştir (Akşin, 1989: 69, Zürcher; 2013: 137). Talat Paşa yurt­ dışına çıkmadan bir gün önce Edirne Mebusu ve arkadaşı Faik Bey'i (Kaltakkıran) çağırıp Trakya'nın Türk olduğunu kanıtlayacak bir halk teşkilatı kurmasını emretmiştir. Edirne önderlerinden Tüccar Yolgeldili Kazım Efendi'nin bürosun­ da yapılan 2 Kasım 1918 tarihli toplantıda da Trakya-Paşa­ eli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kurma kararı alınmıştır (Bıyıklıoğlu, 1992: 128). Batı Trakya'nın savunulması için 10 Kasım 1918'de Batı Trakya Komitesi adı altında bir başka ce­miyet kurulmuş ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile çok yakın olarak çalışmıştır.
Sayfa 317 - PDFKitabı okudu
Dün "Hatay"dı. Bugün "Kıbrıs", yarın "Batı Trakya ve Kerkük". Öbürgün "Azerbaycan" ve daha ötesi... Bu, budur. Kimse başını kuma sokmasın.
Hayatını Batı Trakya Türklerinin davasına adayan Sadık Ahmet, 24 Temmuz 1995'te şüpheli bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Eşi ve iki çocuğu ise kazadan yaralı olarak kurtuldu.
Sayfa 47 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Batı Trakya Türklerinin sembol isimlerinden biri olan Sadık Ahmet, 1947'de Gümülcine'de doğdu. İlkokul, orta ve lise öğrenimini Gümülcine'de tamamladı. 1966 yılında üniversite eğitimine, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde başladı. Ancak bir yıl sonra Selanik Üniversitesi Tıp Fakültesine geçti. Üniver- siteden mezun olduktan sonra Yunan ordusunda 34 ay piyade eri olarak askerlik yaptı. Sadık Ahmet, bir süre mecburi hizmetten sonra 1978'de Batı Trakya'ya döndü. 1980'li yıllarda Batı Trakyalı Türklerin sorunlarını dünya kamuoyuna duyurmak istedi.
Sayfa 44 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
15 Kasım 1983'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)'nin ilân edilmesinden sonra Yunan Devleti, Türk azınlığa karşı olumsuz uygulamalara başlayıp Türk ve Türkçe deyimlerinin yasaklanması kararı aldı. Gümülcine ve İskeçe valileri, 1984'te isimlerinde Türk sıfatı bulunduğu gerekçesiyle derneklerin kapatılması için mahkemeye müracaat etti. Yunan mahkemeleri, üyelerinin Türk kökenli olduklarını belirtmeleri ve isimlerinde Türk kelimesinin bulunması gerekçesiyle Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği, Gümülcine Türk Gençler Birliği ve İskeçe Türk Birliği'nin kapatılmasına karar verdi.
Sayfa 40 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Trakya'daki Müslüman nüfus, Yunanlar tarafından zorla evlerinden çıkarılarak yerlerine Yunanlar yerleştirildi. Diğer taraftan Müslüman Türk köylerine baskınlar yapılarak kaydedilmekte ve kurulan savaş konseyleriyle yargılamalar yapılmaktaydı. Neticede birçok Batı Trakya Türkü kurşuna dizildi. Aynı zamanda Batı Trakya Türklerinden sürgüne gönderilmeler de başladı. İşgal edilen topraklardaki camiler ve diğer eserler yıkıldı.
Sayfa 13 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
29 Eylül 1913'te Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında İstanbul Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre Batı Trakya, Bulgaristan'a bırakıldı. Bahsi geçen antlaşma ile Bulgaristan, Batı Trakya'da ayrıcalıklar vereceğini vaad etti. 7 Ekim 1913 tarihinde Osmanlı Devleti Dahiliye Nazırı Talat Bey tarafından Edirne'ye gönderilen telgrafta, Bulgarlarla yapılan görüşmelerin iyi geçtiği ve Batı Trakya Hükümetine gerek kalmadığı bilgisi verilmekteydi. Gelişen bu olaylar neticesinde Osmanlı Devleti, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'ni barış anlaşmaları için bir engel olarak görmeye başladı.
Sayfa 6 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
Batı Trakya'ya giden gönüllü Türk askerleri, Gümülcine (28 Ağustos), İskeçe (1 Eylül) ve Dedeağaç'ı (2 Ekim) ele geçirdi. Şehirlerin alınmasıyla birlikte Garbi (Batı) Türk Trakya Hükûmet-i Muvakkatesi kurularak Müderris Salih Hoca devlet reisliğine; Garbi Trakya Hükûmet-i İcraiyesi reisliğine ise Süleyman Askerî getirildi.
Sayfa 5 - ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okudu
983 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.