Alman devleti, Yunanistan'ı Batı Trakya'da Türk azınlığa karşı izlediği etnik politikadan biraz farklı olarak sadece Türk kimliğini yok saymıyor; bu kimliğe sahip Türklerin alt kültür kimliklerinin ön plana çıkması için etnik bölücülük ve ayrımcılığın kapılarını da ardına kadar açıyor. Bu da yetmiyor, mezhep ve tarikat farklılıklarını da önplana çıkararak Türk kimliğini reddeden dinsel azınlıkların ortaya çıkmasını, sivrilmesini sağlıyor.
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
EŞEĞİN GÖLGESİ DAVASI ABDERALILAR
Mizahla Felsefenin iç ice geçtiği bir kitap. Felsefe dedimse öyle ağır bir felsefe değil. Olayların içine serpiştirilmiş, seyreltilmiş bir felsefe. Abdera, Batı Trakya'da Gümülcine dolaylarında Milattan önce kurulmuş bir kent olarak bilinir. Abdera öyle bir kent ki, bir yanda Filozof Demokritos, Protogoros Hekim Hippokrates gibi filozofları ve parlak zekalı insanları; öte yanda ise, boş inançların, ön yargıların, eleştirisiz düşüncelerin tutsağı dar ufuklu insanları barındırır. Yazar #christophmartinwieland bu dar ufuklu insanları öyle bir anlatıyor ki, gülmekle sinirlenmek arasında gidip geliyorsunuz. Yazar kentli yaşayanlara ve sorunlarına alaycı bir yaklaşım hatta taşlama içinde, insanlığın, çılgınlığına ve deliliklerine karşı, toplumun akıllı kabul ettiği kişilerin etkisiz ve güçsüz kalışını vurguluyor kitabında. Kitap asıl konusu olan eşeğin gölgesi davasına başlamadan evvel önce Abdera'yı ve Abderalıları anlatıyor uzun uzun ve "tatlı" sözlerle. Örnegin daha kitabın başında "... Bir Abderalı, ancak Abderalı olmadığı ölçüde akıllı olabilirdi..." ve "... Hiçbir Abderalıda bu kadarını düşünecek kadar akıl olamazdı; olsaydı o andan itibaren zaten Abderalı olmazdı." diyerek zaten yeterli ipucunu veriyor bize. Şimdi buna bakarak eşeğin gölgesi davasının ne menem bir şey olduğunu anlayacaksınız. Hele ona gelene kadar bir kurbağalar meselesi var ki tadından yenmez. Bürokrasi, yargı, ülke idaresi, inanç ve inanç sömürüleri... Her şey var bu taşlamada. Okudukça hep bir yerlerden tanıdık gelecek bu kitabın konusu size. Mutlaka okunması gereken kült eserlerden biri.
Abderalılar - Eşeğin Gölgesi Davası
Abderalılar - Eşeğin Gölgesi DavasıChristoph Martin Wieland · Bilge Kültür Sanat · 2014111 okunma
Reklam
Gazi Umur Bey
Umur, babasının imparator ile uzlaşma politikasına karşı kendisi Batı Anadolu deniz gazileriyle Gelibolu'da ve Semadirek Adası'nda Rizanahlara saldırmış ve Trakya'da Porou’da karaya çıkmıştı (1331 veya 1332) Umur 1332'de Eğriboz'a ve Tesalya'da Venedik'e ait Bodonitsa kalesine karşı seferlerinde ve Venedik'e bağlı adalara yaptığı alanlarda, Batı Anadolu'dan gelen öbür Türk gazileriyle işbirliği yapmıştı.
Örgütlenme Aşaması Ülkenin içine düştüğü acı tabloda İstanbul,saray ve hükümetin aciz kalması emperyalist ideallerin gerçekleşmesine olanak sağladı. Azınlıkların aşırı davranışları, İtilaf devletlerinin kuvvetlerinin mütareke hükümlerini açıkça ihlal etmeleri, Wilson Prensiplerini hiçe saymaları, kamuoyunda büyük üzüntü yarattı. Halk en doğal ve
Sevr, Osmanlı Devleti'nin tarihte gömülme­ sini saptayan bir belgedir; Lozan ise, hür bir ulus sıfatı ile Sevr Antlaşması önünde boyun eğmeyen Türk Dev­ leti'nin bağımsızlık hakkını bütün dünyaya kabul et­ tirmesinin sonucu olan uluslararası bir antlaşmadır.Bizden istenen.şeyler: Trakya'nın Yunan, İstanbul'un ulus­ lararası, Doğu Anadolu'nun Ermeni olması; Adana'nın Fransız ve Antalya'nın İtalyan sömürgesi olması... Ne bir ordu, ne de bir donanmaya sahip olmak hakkımız olacaktı. Saray, kendisi­ ne bağlı Anadolu'nun ortasında kaybolmuş iki-üç vilayetle be­ raber, büyük ve küçük devletlerin kontrolü altına konacak; ma­ liyemiz, adliyemiz, bayındırlık işlerimiz, kara ve deniz kuvvet­ lerimiz, sınırlarımız, boğazlarımız, milli eğitimimiz kontrol edi­ lecekti. Kısacası, Türkiye parçalanacak; artık bir devlet teşkil edemeyecek, bayrağı Marmara ve Ege kıyılarından kalkacak­ tı. İşte Sevr Antlaşması'nın programı, manası bu idi. Elde ettiğimiz şeyler: Anadolu inkılabı, Yunanlılara İzmir havalisinde, işgal ordusuna Adana mıntıkasında ve Ermenile­ re Doğu sınırında yolu kapadı. Antalya'daki kıtalar çekildi. Bu­ gün Batı ve Doğu Anadolu, Adana, Trakya, Antalya, Boğazlar, İstanbul bizimdir. Ordumuz, donanmamız var; kendi kendimi­ zin efendisiyiz. Milli birlik sağlandı! Arzumuz bu idi; Lozan Antlaşması'nın manası da budur
Sayfa 206Kitabı okudu
13 - Sakarya Zaferi'nin 85. Yılı Bir tarihçi olarak sizlere heyecanla hitap etmek isterim. Şunu gayet iyi bilmelisiniz: Mahvolmuş, vatanı parçalanmış, çok zelil bir dünya karşısında yok olmaya doğru giden Türk milletinin yeniden doğuşudur Sakarya. Zafer sonrasında kudretli bir devler kuran Türkiye bugün ekonomisiyle, ordusuyla ve büyük nüfusuyla dünyanın en ileri gelen, en güçlü devletlerinden biridir. Bu sonuç olmayabilirdi. Yunanlılar Sakarya'da, şu üzerinde oturduğumuz toprakları çiğneyip Türk milletinin iradesini temsil eden Büyük Millet Meclisi'ni, Ankara'yı alsaydı, bugün var olmayacaktık. Vatanımız paramparça olacaktı: Batı Anadolu'da Yunanlar, Güney Anadolu'da Fransızla, Antalya bölgesinde İtalyanlar...Boğazlar bir uluslararası idare altında tamamen elimizden çıkmış. İstanbul elimizden çıkmış. Trakya Yunanlar tarafından işgal edilmiş. Doğu'da büyük Ermeni devleti kurulmuş. Tasavvur edin, böyle bir coğrafyada yaşayacaktık. 6 asır dünyayı sarsmış, tarihi sarsmış olan bu millet ufacık bir beylik halinde Orta Anadolu'da kalacaktı. Düşünün bunu!
Reklam
1.000 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.