Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı sende esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su
Herkese merhaba. @burcutotanofficial ın dediği gibi tabiki ‘Bi Bildiği Var Kelimelerin’.. Yoksa hayatımıza hiç bu kadar tesir eser miydi her biri?
Ben kitabı herhangi bir alana dahil edemedim ki hiçte önemi yok bunun aslında. Sevgili @burcutotanofficial hanım aldı beni karşısına uzun uzun sohbet ettik. O kadar güzeldi ki bu sohbet, konu konuyu açtı ve biz tam 19 konuyu zamandan bağımsız olarak konuştuk. Sağolsun Burcu hanım her konu için bir müzikte ayarlamış, fonda da o müzik çalıyordu. Tahmin edersiniz ortam o kadar güzeldi ki
Burcu hanım hizmette sınır tanımamış her konuyu bir de kayda almış ki sonrasında tekrar tekrar dinleyelim diye. Hayat içerisinde ne zaman rahatlamaya, biraz olsun dinginleşmeye ihtiyacımız olursa dinleyelim diye, her bölümün başına QR kod ile bölümün seslendirilmiş halini de eklemiş
Sohbetin sonuna gelirken Burcu hanım ee sende biraz konuş diyor. Sen ne anlatmak istersin, senin yaşamında anlam kazanan kelime nedir, biraz da seni dinleyelim diyor. Ve siz oturup düşünüyorsunuz yaşam yolculuğumda en anlam kazanmış kelime hangisi diye. Ben bunu hala düşünüyorum.
Sahi sizin için en anlamlı kelime hangisi?
O kadar güzel bir yolculuğa çıkardınız beni @burcutotanofficial .
Kaleminiz, yazma sevginiz hiç eksilmesin inşallah. Başarılarınız daim olsun
Yazmadım seni daha,
sevmeye ayırdım tüm zamanları,
yazmaya bu yüzden vaktim olmadı.
ben düşünmeye başlayınca seni
-ki bu bir önceki düşünmenin sonundan çok
öncedir-
inan ki dağlar, taşlar,
inan ki bulutlar, yağmur ve kar
toprakla su ve gökyüzü,
güneş ay ve yıldızlar
onlar da benimle birlikte
ve onlar da benim kadar seni düşünürler...
hep dalgınım bu günlerde
saati cezveye koyup yumurta tutuyorum,
bir gün takvime bakmasam yılı unutuyorum.
aklım başıma gelmiyor,
başıma çarpmadan dallar
yolda yürürken dalıp dalıp gidiyorum.
nisan'a kaç var diyorum saati sorarken.
hiç böyle olmamıştım.
bilenlere sordum;
'aşk bu' dediler..."
Bazen yakın çevremde, beni tanıyan insanların "Yine mi Aytmatov?" dediğini duyar gibi oluyorum. Demeyiniz efendim. Elbette ki yine Aytmatov. Daha Isık Göl'ün her bir karışını adım gibi ezberleyecek, uçsuz bucaksız bozkırlarda ve de Tanrı Dağları'nda türküler söyleyeceğim.
"Onun iki masalı vardı. Biri kendisinindi ve başka kimse bilmezdi. Ötekini ise dedesi anlatmıştı ona. Sonra ikisi de yok olup gitti."
Daha ilk cümle ile bu masalın bizi, karlı dağların ıssız bir yamacında yapayalnız ve de çaresiz bırakacağını; hatta rüzgarda sallanıp duran kuru bir yaprağa dönüştüreceğini anlıyoruz. Öyle de oluyor ve biz o daldan düşüyoruz. Yine yalnızız, fakat bu kez boşluktayız...
Yüreği büyümemeli insanın. Hep çocuk kalmalı. Şimdi sana sesleniyorum, ah güzel çocuk... Sen bir balık olup Isık Göl'ün soğuk sularında savrulup giderken ben bu dünyada fakat en çok da kendi içimde savruluyorum. Ve ellerimi o soğuk suya daldırıp seni tutamıyorum. Yine de bir tesellim var; ruhun usulca göğe yükselirken onu tutup yakaladım ben. Şimdi yüreğimin en mavi köşesinde yüzüyorsun. Artık ikimiz de hiç büyümeyeceğiz. Boynuzlu Maral Ana'nın gelip bizi bambaşka bir diyara götürmesini bekleyecek ve ona hiç ama hiç ihanet etmeyeceğiz.
"Sana, senin sözlerini tekrarlayarak veda ediyorum: Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim!"
Beyaz GemiCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 201869,9bin okunma
İnsanların büyük bir kısmı öylesine konuşur. Senin hakkında seni eleştiren yorumlar yapan birisine gitsen ve desen ki, ben senin dediğini yaptım ve başıma şöyle kötü işler geldi, o kişi muhtemelen sana, sen beni neden ciddiye aldın ki diyecektir.
Bu gece içtiğim kaçıncı kahve saymadım. Pek de kahve sevmem aslında. Ama nedense bugün hem kahve hem de sigara ihtiyacım varmış gibi hissettim. İhtiyacımı fazlasıyla aldım galiba. Kahvenin tadından mı olsa uykusuz kalmak istediğimden mi olsa pek anlam veremedim. Ama nedense tadı bir cazip geldi. Bilirsin çay severim ben. Demlediğin zaman bile taa
Âdem de günah işlediği için Allah ona:
"Ey Âdem ben yaptığım hâlde, sen yapmışsın gibi gösterdim. Ve işlediğin günahtan dolayı seni azarladığım hâlde, benimle ne için tartışmadın?
Senin delilin yok muydu?
Ve niçin bana "Hepsi senden, sen yaptın. Dünyada senin istediğin her şey olur ve istemediğin hiçbir şey olmaz." demedin? "Bu kadar yerinde doğru ve açık bir delilin olduğu halde hiçbir şey söylemedin." buyurdu.
Âdem: "Ey Allah'ım! Biliyorum, fakat senin önünde terbiyemi elden bırakmak istemedim. Sana olan aşkım bırakmadı ki karşı geleyim." dedi.
Buram buram eskilerin naifliği ve aşkın tarifi kokuyor...
Bahri hocamızın şiirlerini okurken özellikle tarihlerin 80'ler, 90'lar ve 2000'li yıllara dayanmış olması o naifliği fazlasıyla hissettiriyor. Duygularını şiirlere o kadar güzel işlemiş ki, gerçekliği de aslında ön plana çıkardığını söyleyebilirim. İçinden gelerek yazmış
Hayatımda birçok sevinçli günlerim olmuştur. Fakat hepsinden güzel,hepsinden sevinçli olabileceğini umduğum bir tek gün daha olabilir.O gün seninle ve hiç ayrılmamacasına yaşayacağıma inanacağım gündür.Sen böyle bir günün gelebileceğini pek tahmin etmezsin.
Doğrusu ben de edemiyorum.Ama hayattan da başka hiç bir beklediğim yok.Bugün için sana
Mutlaka ben de pek çok kez sözlerimle kırdım seni, ama ardından hep bilirdim bunu, acı çekerdim, ama o sözü bastırabilmeyi başaramazdım, daha ağzımdan çıkarken pişmanlık duyardım.