Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir Yazara Mektup
Sayın Yazar, Bu mektubu size yazmadan önce çok düşündüm. Bu mektubu gerçekten yazmalı mıydım? Nihayet gereklilik kipinden kurtulup irade kipine geçmeye karar verince okuduğunuz gibi –ya da okuduğunuzu varsaydığım gibi- bu mektubu yazdım (yazmaktayım). Öncelikle bir yazar olarak sizin hayranınız olduğumu belirtmeliyim. Aslına bakarsanız sadece bir
Partizanlara annemle birlikte katıldık... Annem çamaşır yıkıyor, pişirip taşırıyordu. Gerektiğinde nöbet tuttuğu da olurdu. Bir keresinde göreve gittim; birileri anneme, asıldığımı söylemiş. Bir-iki gün sonra döndüm, beni görünce kadıncağız felç geçirdi, birkaç saat konuşamadı. Çekilecek çilemiz varmış... Yolda baygın bir kadını aldık. Ayaklarının üzerinde duramıyor, yerde sürünürken öldüğünü zannediyordu. Kanı akıyordu evet ama bunu öbür dünyada hissettiğini sanıyordu. Onu kıpırdattığımızda biraz kendine geldi ve anlattı... Nasıl vurulduklarını, kendisi ve beş çocuğunun nasıl idama götürüldüğünü anlattı. Çocukları ambara doğru götürürken vurmuşlar. Ateş ederken eğleniyorlarmış... En küçükleri memede bir oğlan... Faşist, havaya fırlatmasını işaret etmiş - havada vuracak. Anne çocuğu kendi elleriyle öldürecek şekilde fırlatmış... Kendi çocuğunu öldürmüş yani... Alman'a fırsat vermemek için... Bütün bu olanlardan sonra bu dünyada yaşamak istemediğini, ancak öbür dünyada yaşayabileceğini söylüyordu... Öldürmek istemiyordum, öldürmek için gelmemişim dünyaya. Öğretmen olmak istiyordum ben. Ama bir köyü ateşe verdiklerini gördüm... Bağıramazdım, yüksek sesle ağlayamazdım: Keşfe çıkmıştık, köye vardık. Ellerimi kemirebilirdim ancak ki ellerimde o günden kalma yara izleri var, kanatasıya kemirmişim. Etim meydana çıkasıya. İnsanların çığlıkları kulağımda... İneklerin bağırtısı... Tavukların bağırtısı... Bana hepsi de insan sesi çıkarıyor gibi gelmişti. Tüm canlılar. Çığlıklarla yanıyorlardı. Bunu söyleyen ben değilim, acımdır..
Sayfa 324 - Valentina Mihaylovna İlkevic, partizan irtibat eri
Reklam
"Ancak, tıraş bıçağının soyu tükenmiş değil. Benim düşüncelerim sayesinde hâlâ yaşıyor. Biliyor musunuz, ben çocukken yetişkin olan hiç kimse şimdi hayatta değil. Bu durumda ben de, bir çocuk olarak, ölüyüm. Yakında bir gün, belki kırk yıl sonra, beni tanımış olan hiç kimse sağ kalmayacak. İşte o zaman gerçekten ölmüş olacağım hiç kimsenin belleğinde varolmadığım zaman. - Çok yaşlı bir insanın, bir kişiyi ya da bir grup insanı tanımış son yaşayan birey oluşu üzerinde epey düşündüm. O yaşlı insan öldüğü zaman bütün grup da ölür, yaşayan belleklerden silinir. Benim için o insanın kim olacağını merak ediyorum. Kimin ölümü beni gerçekten öldürecek?"
Sayfa 217
Tehlikeli Masallar / Ahmet Altan
padisahla karisinin bir türlü çocugu olmuyormus, ne yapmislarsa bir türlü bir çocuk sahibi olamamislar. bir gün yasli, uzun sakallari olan beyaz bir adam saraya konuk gelmis, padisah adami çok sevip aksam yemegine alikoymus. yemekten sonra sakalli ihtiyar "galiba sizin meyveniz yok," demis. padisah hemen atilmis, "her meyveden var,
Siz hiç patronunuzun üstünüzdeki baskısını hissettiniz mi ?!
Yazın sonuna doğru Cemal Bey üç gün için Ankara’ya gitti, Bu üç gün bana tam bir cennet gibi geldi. Sıkıntılarım yine devam ediyordu. Fakat onun, kendi ağırlığıyla yaptığı tazyikten kurtulmuştum. Suyun dibinde değildim. Sırtımda o korkunç ağırlığı hissetmiyor, kemiklerim onun yüzünden çatırdamıyordu. Ötekiler, güçlükler, yorgunluklar, birtakım
Sayfa 180 - Dergah yayınlarıKitabı okudu
Kaptan 2-3-4-5[Attila İlhan]
2. bu geminin yelkenlerine herifin biri paris yazmış luxembourg garı’nın dirseğindeki çiçekçiyi bileceksin yeşil muşamba ceketli sarışın küskün kızcağız en dokunulmaz kızı en temiz fikrimce paris’in pablo’ya sorarsanız bir taksi şöförüyle yatıyor pablo!.. ah pablo!.. onunla bir tanışsanız önüne gelene salamanca’dan bir şeyler
Reklam
YALNIZLIK bu; sevdiklerim ve çbana değer verip mutlu olmamı isteyen insanlar yanımda olsa da yalnızım. Beyin her şeyin yolunda olduğunu söylese de ruh yolunu kaybeder, hayatı, hangi hakla adaletsizce yaftaladığını bilemez, şaşkına döner.Yine de sabahları uyanıp ilgimizi çocuklarımıza, kocamıza, sevgilimize, şefimize, çalışanlarımıza,
Sayfa 167Kitabı okudu
112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Önceden Duyurulmuş Bir Cinayetin Hikayesi-SPOLİER iÇERİR-
Toplum yasası olan ''töre''nin yeterince güçlü olduğu bir çağ ve toplumda yaşayan Santiago Nasar, kitapta üzerine atılan suçun gerçek olup olmadığı teyit bile edilmediği halde namus cinayetine kurban gitmiştir. Santiago Nasar'ın ölümü kitabın ilk cümlesinden açıkça bellidir: ''Santiago Nasar, onu öldürecekleri
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178,1bin okunma
410 öğeden 271 ile 280 arasındakiler gösteriliyor.