ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
"Bırak psikoloji, karakter, insan ilişkileri, eylemlerden çıksın demiştin. Kelimeleri güzelleştirerek ya da şiddetlendirerek, güzel tasvirlerler insan hallerini anlatmaya kalkma. Sen eylemi anlat, gerisini okur kafasında tamamlasın. Aristo da böyle demişti." "Eski çağlarda bir delikanlı, insanların dişlerini de tedavi eden bir hekimin kızına aşıktır. Sırf kızı görebilmek için oraya gider delikanlı ve sevgilisinin yüzüne bakarak 32 sağlam dişini çektirir. Şimdi bu eylem üzerine hangi sevda sözlerini ekleyebilirsin ki? Hepsi zayıf kalır."
Sayfa 165Kitabı okudu
120 syf.
8/10 puan verdi
·
9 saatte okudu
İnsanlığımı Yitirirken - O. DAZAI /Mutlu görünen mutsuzlar için!
Nereden başlayacağımı bilemediğim bir incelemeyi yazmak için aldım kalemi, kağıdı elime. Yazıp yazıp siliyorum, başkahraman ayrı, onun içimizde hep var olun kişiliği ayrı hikâye... Hiç fark ettiniz mi? En çok gülen insanların birçoğu aslında içlerinde en büyük acıyı barındıran insanlar. En büyük soytarılar, kendileriyle başbaşa kaldıklarında
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · Kapra Yayıncılık · 202333,1bin okunma
Necip Fazıl Kısakürek - Beklenen Şiirinin Hikâyesi - Şairin Kendi Kaleminden
Üniversiteli delikanlı Kolejli kıza bir voleybol maçında rastladı.Okul salonundaydı maç. Tribünsüz minik bir salon.. Seyircilerle oyuncular arasında sahanın çizgisi vardı sadece.. O kadar yakındılar.. Delikanlı bu tatlı bu güzel bu dünyalar şirini kızı ilk defa görüyordu takımda.. Hoşlandığını fena halde hoşlandığını hissetti. Az sonra bir şeyi
Politik Yorumlar 2
_Ülkemizde yaşanan maddi ve manevi krizin nedeni, akıl dışı metafizik dini inancın, politik alana taşınmasıdır. _Hiçbir ülke şu 20 yılda yapılanlara dayanamaz ki zaten Türkiye de dayanamadı. Kafede çay içmek, yumurta ve peynir lüks oldu. _İmam hatipte alınan eğitimle yönetilen ülke nasıl olması gerekiyorsa öyleyiz. _Rasyonel olması gereken bir
O gece bana, anlatı sanatıyla ilgili bilmem gereken en can alıcı sözünü söylemiştin: “Bırak psikoloji, karakter, insan iliş​kileri, eylemlerden çıksın” demiştin. “Kelimeleri güzelleştirerek ya da şiddetlendirerek, güzel tasvirlerle insan hallerini anlatmaya kalkma. Sen eylemi anlat, gerisini okur kafasında tamamlasın. Aristo da böyle demişti.” “Bir örnek versene” demem üzerine de bana halk hikâyelerinin birinden şu ölümsüz meseli aktarmıştın. “Eski çağlarda bir delikanlı, insanların dişlerini de teda​vi eden bir hekimin kızına âşıktır. Sırf kızı görebilmek için oraya gider delikanlı ve sevgilisinin yüzüne bakarak otuz iki sağlam dişini çektirir. Şimdi bu eylem üzerine hangi sevda sözlerini ekleyebilirsin ki? Hepsi zayıf kalır.”
-"Ya iman etmeyenler?" -"Onlara kimsenin sözü yok." Dedi bilge adam."Dikkat et, Allah seslenirken 'Ey insanlar!' demiyor." -"Ne diyor peki?" -"'Ey iman edenler!' diyor." -"Yani iman etmeyenleri muhatap almıyor mu Rabbimiz?" -"Onların yerlerini belirlemiş Yüce
Sayfa 104Kitabı okudu
222 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
20 günde okudu
Kuyucakli yusuf
Bazen kavuştum sanırsin, mutlu mesut yaşarım dedikten sonra kaderin önüne ne getireceğini bilemezsin. Sevmek Kavuşmakda yetmiyor.. Gerçek bir hikâye olmasida beni derinden üzdü.. Yusuf, kuyucakli Yusuf; Kimsesiz, fakir, Küçük yaşlarda ailesini kaybetmiş. Sert, haşin,suskun insanlara çok güvenmeyen, ve güvenmemekte hakli olan cesur delikanlı, içim sızladı sana yaşadıklarına seni hiç böyle bir sonda beklemiyordum, belki bir ümit yüzün güler kaf dağının ardında mutlu Mesut yaşarsın dedim ama sonun yangın yeri,. kafamda su an olmasaydı sonumuz böyle müziği çalıyor.. Kitap yarım kalmış gibi hissettim, bir arkadaşımin dediği gibi ömrü vefa etseydi ince memed gibi bir serisi olurdu demişti, haklıymış.. İçeriğini anlatmak istemiyorum ama bu eserde de parası olanın düdüğü öttürdüğü, fakiri hor görüp ezdiği, fakirin yaşamasına bile güçlü olanın karar verdiğini tekrardan gördüm. Zalimin zulmü bu kitapta da kendini gösterdi. İçim buruk hoşçakalın
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Venedik Yayınları · 2020173,4bin okunma
Delikanlı dudaklarını kemirip duruyordu. Bu alınyazılarını daha önceleri görmüştü de gene anlayamamıştı türkünün ve adamın- demek istediği gerçeği. Anlamak, demek ki, kelimeleri bilişten bambaşka bir şeydi. Mesele kavramak ve -evet değerlendirebilmekti. O da ancak , işte burada, yörüngesinden çıkmış bir füze gibi; sınırsız boşlukta bilinmeze gidiş gibi, aynı arabalı vapurda, iki kıyı arasında gidip gelirken oluyordu: "Çanakkale pırlanta gibi bir genç kuşağı yok etti. Türkiye bunun acılarını hâlâ çekiyor." Böyle demişti adam. Ama asıl demek istediğinin sâdece girişi idi bu sözler. Ona göre, nesiller yalnız savaş cephelerinde yok olmuyor, harcanmıyordu. Bunun için ille de saldırgan ordular gerekmiyordu. Savaş ille de ordular ve ülkeler arasında değildi. Ve savaş, savaşanlar için bir "tabiî" -ve belki anlamaz diye eklemişti- doğal bir durumdu; kavranamazdı. Nitekim, işte, Türkiye'nin şu gençlik kuşağı da -kavrayamadığı ve kavrayamayacağı bir savaşa itilmiş, yok olmaya sürüklenmişti
Sayfa 290Kitabı okudu