karanfil
(16 Haziran 2004) Ayça okulunun kapısından koşarak çıkarken etrafına göz gezdirdi. Tanıdık hiçbir yüz görmemenin verdiği üzüntüyle omuzları çökmüştü. Bugün annesi de babası da onu okuldan almaya gelmemişlerdi. Bu çok sık yaşanan bir durum değildi. Sadece annesinin ve babasının işi olduğu zamanlar olan bir durumdu. Babası muhtemelen daha işten
Mutlu son?
Bir efsaneye göre bir kadın bir adama aşık olmuş. Ama ne kadın ne adam bunu fark edememiş. Yaşadıkları duygu yoğunluğu o kadar duygusuz yapmış ki onları aşkı görememişler. Ailesinden inanılmaz derecede sevgi almış, güzel, kibar bir kadın varmış. Annesi ve babası birbirine çok aşık bir çiftmiş. Bir erkek kardeşi ve bir ablası varmış. Ablası
Reklam
Güzel ve Dokunaklı
Gözbebeklerinde bir ağrıyla gelirdi. Ben, kirpiklerimde binlerce yol, parmaklarımı kalbime batıra batıra beklerdim. Sokakların telaşıyla odaların suskunluğu arasına sıkışmış kekeme hayaldi. Gülüşü, bir yaprak ummanında gün ışığı gibi hüzünlü bir sevinç verirdi. Akşamüstüne benzeyen sesle konuşurdu. Kendisine ait olmayan bir zamandan yaşamaktan
Bir oğlum olsun babası gibi gözleri olsun, sevdiğine gözlerinin içi ışıl ışıl o sıcacık utanarak bakan gülüşü olsun... Sevdiğim Adam ve ikimizin parçası bir mucize olsun... diye bir duam vardı bir zamanlar... Erkekleri bilmem ama bazı kadınlar zor sever, severse de her zerresiyle ruhuyla sever...Ve çocuk evlilikler için engel değil o
Beyaz teni, ela gözleri ve dalgalı saçlarıyla Sabahattin Ali güzel bir çocuktu. Mahalleli ona "Sabah Yıldızı" adını takmıştı. Sokakta pek fazla dolaşıp oynamazdı, çekingendi.
BEYZA ALKOÇ - BUL BENİ
Uzanıp torpidodaki dosyaların en üstünde duran fotoğrafı elime aldım. Aziz Ata'ya ve yannda duran güzel kıza baktım. Kızın sarı saçları ve rüzgardan uçuşup Aziz Ata'nın mavi gömleğine kadar gelmişti, yeşil gözleri gülmekten kısılmıştı, Aziz ise gülerek kıza bakıyordu. Fotoğrafın arkasını çevirdiğimde orada bir tarih yazdığını gördüm. "17 Mayıs, 2023." Fotoğraf çekileli neredeyse bir yıl olmuştu. Peki kimdi bu kız? Sevgilisi mi?
Reklam
PARANIZ DÜŞTÜ BEYEFENDİ...
Sinema tarihinin en ünlü komedyeni Charlie Chaplin anlatıyor: "Küçük bir çocukken babamla bir sirk şovunu izlemeye gittik. Bilet sırasında uzun bir kuyruk vardı ve önümüzde anne-baba ve 6 çocuktan oluşan bir aile vardı. Fakirlik hallerinden belliydi, elbiseleri eski ama temizdi. Çocuklar sirkten bahsederken çok mutlu görünüyordu. Onların sırası gelince, babaları gişeye geçti ve bilet fiyatını sordu. Gişe çalışanı ona bilet fiyatını söyleyince adam kekelemeye başladı ve dönüp karısının kulağına birşeyler fısıldadı. Mahcubiyet yüzünden kolayca okunuyordu. Birden babam cebinden 20 Dolar çıkardı ve yere attı. Sonra da eğilip yerden aldı ve adamın omzuna dokunarak şöyle dedi; “Paranız düştü beyefendi..” Adam babama baktı ve gözleri dolarak; “Teşekkür ederim efendim.” dedi. Onlar içeri girdikten sonra babam beni elimden çekti ve kuyruktan çıktı. Çünkü babamın adama verdiği 20 Dolardan başka parası yoktu. O günden beri babamla gurur duyuyorum ve o 2 dakika benim hayatımda izlediğim en güzel şovdu. O GÜN İZLEYEMEDİĞİM SİRK ŞOVUNDAN EMİNİM DAHA GÜZELDİ..." Charlie Chaplin, Kevin J. Hayes
Gül Kokusu Dr. Münir Derman - Sabri Tandoğan 2014 yılında umre için bulunduğum Medine'de sevgili peygamberimizin razvası civarında dolanırken tuhaf hallere kapılmıştım nedense. Hani olur ya bazen, kontrol sizde değildir. İçinizden gelen ses yönetir sizi. İşte öyle bir halde; Bir süre önce sitesine yazarak sadece umre dönüşünde de saçlarımı
Geyikli Gece
Halbuki korkulacak hiç bir şey yoktu ortalıkta Her şey naylondandı o kadar Ve ölünce beş on bin birden ölüyorduk güneşe karşı. Ama geyikli geceyi bulmadan önce Hepimiz çocuklar gibi korkuyorduk Geyikli geceyi hep bilmelisiniz Yeşil ve yabani uzak ormanlarda Güneşin asfalt sonlarında batmasıyla ağırdan Hepimizi vakitten kurtaracak Bir yandan
Sakın terk-i edepten:
1641 senesinde Şanlıurfa’da, Yusuf Nâbî isminde bir çocuk dünyaya gelir. Büyüdükçe hikemi şiirler yazmaya başlar. Peygamber âşığı olarak büyüyen bu güzel insan 1678 tarihinde, o zamanın devlet ricaliyle birlikte Hac vazifesini ifâ için yola düşer. Nâbî çok heyecanlıdır. Zira peygamber âşığı olan bir şair için Medine onulmaz bir mutluluktur. Lakin
Reklam
Kendi çapımda karaladığım bilinçaltı kırıntılarımı da paylaşacağım.
Çırılçıplak bir çaresizlik içinde Koyu yoksulluğa yelken açarken umutlar Yıkılmış bir kent kadar sessiz Ve vurulmuş bir çocuk kadar masumuz. Ezilen bizdik Yorulan, kırılan ve umursanmayan Yarınları çalınan biz Cami avlusuna terkedilmiş Hayalleri çalınmış biz... Güzel Helen'in yanağına ben konduran tanrılar misali gezerken onlar Gözleri kör edilmiş Yağmalanmış ve tarumar edilmiş Ruhları sakat bırakılmış Yine biz!! Burak Yelin
Bayram Yemeği
Korkarım felekte bir gün Bir bayram yemeğinde. Anam, babam gibi kardeşlerim de, En güzel dalgınlığında ömrün. Beni gurbette sanıp Keşke gelseydi bu bayram Diyecekler. Ve birdenbire yürekler, Aynı acıyla yanıp Hepsinin gözleri yaşaracak. Öldüğümü hatırlayarak. Cahit Sıtkı Tarancı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.