Şirkette olsun, evde olsun, kendisine ruhen tamamen yabancı insanların onu adamdan saymamalarını hoş görmekle kalmıyor, bunda adeta bir nevi isabet de buluyordu. Gerçi etrafları tarafından anlaşılmayan, haklarında daima yanlış hükümler verilen insanların zamanla bu yalnızlıklarından bir gurur ve acı bir zevk duymaya başladıklarını biliyordum, fakat hiçbir zaman etrafın bu hareketini haklı bulacaklarını tasavvur edemiyordum.
en önemli sonuç ise Arapların dilleriyle gurur duyması ve fasih konuşmaya muazzam derecede ehemmiyet vermeleri- dir. Dolayısıyla altıncı ve yedinci asır Arap toplumunun ünlü şahısları, şairleriydi. 𝙎̧𝙖𝙞𝙧𝙡𝙚𝙧 𝙤𝙣𝙡𝙖𝙧 𝙞𝙘̧𝙞𝙣 𝙨𝙖𝙙𝙚𝙘𝙚 𝙚𝙜̆𝙡𝙚𝙣𝙘𝙚 𝙖𝙧𝙖𝙘ı 𝙙𝙚𝙜̆𝙞𝙡 𝙖𝙮𝙣ı 𝙯𝙖𝙢𝙖𝙣𝙙𝙖 𝙝𝙖𝙮𝙖𝙩, 𝙤̈𝙡𝙪̈𝙢, 𝙠𝙖𝙙𝙚𝙧, 𝙨𝙚𝙫𝙜𝙞 𝙫𝙚 𝙨𝙖𝙫𝙖𝙨̧ 𝙜𝙞𝙗𝙞 𝙠𝙤𝙣𝙪𝙡𝙖𝙧𝙙𝙖 𝙗𝙖𝙨̧𝙡ı𝙘𝙖 𝙮𝙤𝙧𝙪𝙢𝙘𝙪𝙡𝙖𝙧𝙙ı. Şairlerin siyasi nüfuzu da vardı: Temsil ettikleri kişileri ve kabilelerini desteklemek yahut düşman bir kabile veya şahsa saldırmak için şiirden kuvvetli bir propaganda aracı olarak da istifade ediyorlardı.
Reklam
... Beni “Fransız Cezayirlisine döndürmek isteyen yüksek rütbeli subaylarla yaptığım şiddetli tartışmalar, bana Ce­zayir'e gitmek üzere atanmaya patladı. Hava ordusu, Mayenne'in ve tüm Normandiya'nın bütün okuma yazma bilmeyenlerinden ve bazı kafası çalışan kişilerden (özellikle bana “kendi” Ecole Normale hücrelerinden ne kadar
gurur daha çok kendimizle ilgili görüşümüze bağlıdır, gösteriş ise bizim hakkımızda başkalarına ne düşündürtmek istediğimize
Sorunların büyümesinin altında yatan faktörlerden biri de insanın kendini abartıyor olması yani enaniyettir. Kendini fazla mühim gören birinin sorunları da haliyle mühim insanın mühim sorunlarına dönüşmektedir.
"Tevekkül, yoksun bırakıldığımız bir güzellik gözümüzdeki değerini kaybetmeye başladığı zaman harikulade bir hal alır."
Reklam
Sokaktaki insanın yüzü kızarmadan bakacağı, ondan gurur duyacağı ve suya sabuna dokunmayan dahilerin düşünü kuruyorum.
Sayfa 42 - SELKAN Yayınları. İlk Baskı 1986Kitabı okuyor
"Görüşlerini hiç değiştirmeyenlerin ilk başta doğru yargıya varmaları bilhassa zorunludur."
“…Tek bir kişinin hatırı için ilke ve namusun anlamını değiştirecek, kendini ya da beni bencilliğin sağduyu olduğuna, tehlikeye duyarsız olmanın mutluluk güvencesi olduğuna ikna etmeye çalışacak değilsin.”
Dünyayı tanıdıkça hoşnutsuzluğum daha da artıyor; her geçen gün insan karakterinin tutarsızlığına ve akıllı, duygulu görünenlere bile güvenilmeyeceğine olan inancım güçleniyor.
Reklam
Gerçekten sevdiğim pek az insan var; hele saygı duyduğum daha az insan var.
Bu nedenle, genç gazetecinin sözlerine kanmış göründü. Onun, sevinçle, düşüncelerini kabul ettirmesine göz yumdu. Daha çok genç, Olric. Duygu ve düşüncelerinin etkisini görmeye ihtiyacı var. Ona yardım etmeliyiz. Onu kırmamalıyız. Birkaç saat içinde bir insanın düşüncelerini değiştirebildiğini görmek ona gurur verecektir: kendi düşüncelerini değerlendirmesini kolaylaştıracaktır. Bizi de daha çok sevecektir. Kendisini ispat etmesine fırsat verelim. Ya büyüyünce uslanmaz bir eleştirmeci olursa, efendimiz? Buna engel olmaya zaten gücümüz yetmez, Olric. Onu biz bozmayalım. Bırakalım anlatsın, döksün içindekileri. Ona, ayıklama imkânı verelim. Birçok gerçeği kabul ettiğimiz gibi, onun gerçeğini de kabul edelim. Heyecanlarının körleşmesine yol açmayalım. Bizim gibi sabaha kadar düşünecek değil ya; birazdan uykuya dalar.
Sayfa 271 - İletişim Sinan Yayınları Dördüncü Bölüm
İnsanlar birbirlerine 'Öl' dememeli ve 'öl' deyince de kimse ölmemeli. Kimse, 'Öl desem ölür' diye gurur duymamalı. Kimse kimseden bir şeyler istememeli, beklememeli. Hele hele değişmesini hiç. Bilmiyor musun ki, ben değişirsem, senin sevdiğin ben değilimdir artık ve sonra beni sevmezsin.
Sayfa 166Kitabı okudu
.."Yeter derecede kusurum var ama umarım bunlar zekayla ilgili kusurlar değildir. Karakterim hususunda garanti veremem. Zannederim pek yumuşak değil. Hele ki insanlığın iyiliği düşünülünce hiç yumuşak değil. Başkalarının ahmaklıklarını ve ahlâksızlıklarını gerektiği kadar çabuk unutamıyorum, bana karşı işledikleri kabahatleri de öyle. Bu duygularımı değiştirmek için gösterilen her çaba nafile. Karakterime belki kindar bile denebilir. Birisi hakkındaki olumlu düşüncelerim kaybolmuşsa bir daha geri gelmez."
Bir nüshayı alıp mutfağa gitti ve Maria’ya sundu. “Bunu ben yazdım,” dedi, kadının şaşkın bakışlarına cevaben. “Bu kitap senin şu odanda yazıldı ve içinde tahminen birkaç galon sebze çorbası var. Al bunu, senindir. Beni unutmaman için.” Böbürlenmiyor, gösteriş yapmıyordu. Tek amacı Maria’yı mutlu etmek, kendisiyle gurur duymasını sağlamak, ona inanmaktan vazgeçmediği için haklı çıktığını ortaya koymaktı.
Sayfa 427 - İlk kitabıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.