Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ölüm gelmeden..
Bir hastane koridorunun soğukluğunu iliklerine kadar hissetmemiş herkes hüznün baki olduğuna inanır ama değildir. Özlediği insanı rüyasında görmekten başka çaresi olmayanlar bilir, hayat çok da ciddiye alınacak bir yer değildir ve bazı uyanışlar özlem doludur, hıçkırarak ağlatır..
Sayfa 12 - HayykitapKitabı okuyor
Her şeyin geçici olduğu, er ya da geç bir gün zaten terk edileceğimiz ölümlü bir dünyada üstelik arkamızda sadece bir parça et,kemik,ter ve tuz bırakıp gideceğimiz bir yerde kibra kapılmak,böbürlenmek ,kendini üstün görmek,ayrıcalıklı kılmak, alkışlanma ve övülmeye telaşına düşmek fazlasıyla gülünç değil mi?
Reklam
“Bu dünya hayatı bir eğlence ve oyundan ibarettir. Doğrusu ahiret hayatı ise, işte asıl hayat odur. Keşke bilselerdi. “ Ankebût Sûresi / 64.
Sayfa 314 - Merve YayınlarıKitabı okuyor
Bir zamanlar hayal edildigi gibi Asya, Afrika ve Latin Amerika halklarının batili insanın etkisinden önce mutlu, ideal bir hayat sürmeleri gibi bir şey yoktu. Temel bir gerçek olarak vurgulanmasi gereken nokta şudur, herhangi bir ülkenin Sanayi Devrimini ve çağdaşlaşmayı yaşamadan önceki tipik özelligi yoksulluktur
Sayfa 190Kitabı okudu
Yükselişindeki hesaplı yavaşlık ve lâzım geldiği zaman itaat etmesindeki, oyun icap ettirdiği zaman da çekilip gitmesindeki soğukkanlılığı Cengiz Han'ı hatırlatmaktadır. Moğol fatihi gibi Maveraünnehir'li şefin de ilk zamanları oldukça karanlıkur. Kabiliyetsiz Vang Han'ın idaresinde hizmet ettiği gibi o da emir altında, kıymetsiz bir bey olan Emir Hüseyin'in emri alında hizmet etmeye razı olmuştur. Timur'un Horasan'a kaçışı, Seistan'dan Taşkent'e kadar geçirdiği maceralı hayat Cengiz Han'ın Balcuna üzerindeki kötü günlerini hatırlatmaktadır.
Sayfa 411Kitabı okudu
“Acısıyla tatlısıyla dolu, anlamlı ve zengin bir hayat yaşamak istiyorsam hareket alanımın, seçeneklerimin sınırlı olduğu o kafesten çıkmalıydım. O kafesi açan anahtarsa değerlerimdi. Evet, insanlara şefkatle, sevgiyle davranmaya, yardımsever olmaya değer veriyordum. Fakat aynı zamanda yakınlığa, adalete, kendimi açıkça ifade etmeye, risk almaya da değer veriyordum. Duygularımı yakınlarımla paylaşmaya değer veriyordum. Sahici olmaya değer veriyordum. Tek yapmam gereken değerlerimle paralel yaşayabileceğim uygun ortamları keşfetmek için kendime müsaade etmekti. İşimden, rolümden, kısacası etiketimden ötesini görebilmekti.”
Reklam
Bize yeni bir hayat getirecek yeni bir nesil, yeni bir hamle, yeni bir dünya görüşü gerek.Ama istediğimiz bu yeni hayat, yukarıda söylediğimiz çocukların sattığı cins­ten, sefil ve korkunç bir "Yeni hayat!" değil.
.. bir başkası içimizde düşündüğü ölçüde canlıyızdır. "Soluğumun içinde daima bir başka soluk vardır, düşüncemin içinde daima bir başka düşünce, sahip olduğumun içinde bir başka sahiplik, karmaşıklıklarımın içinde içerilmiş binlerce şey ve binlerce varlık [ ... ] Söz konusu olan ma­ruz kaldığımız tesirler değil, içimizdeki üflemeler ve dalgalanmalardır [ . . . ] İşte neşeli haber budur. .
Sayfa 115 - MetisKitabı okudu
Sevgi neleri içermez ki, adının altında ne çok çeşitli şey vardır ve buna rağmen bir yandan da daima tektir!
Bence aslolan, hangi şekilde olursa olsun, insanın, olabildiğince, kendisini kendi olarak hissedebileceği bir hayatı sürdürmeyi gerçekleştirebilmesi. Bir yandan da hayatın bir süreç olduğunu, kendimizi her an kendimiz olarak hissetmemizin mümkün olamayacağını, hayatın inişleri ve çıkışları olduğunu kabul ederek.
Reklam
Hazret-i Ömer radıyallahu anh, Ka'bu'l-Ahbara şöyle diyor: "Ey Kâb! Bize biraz ölümün ahvâlinden söz etsen olmaz mı? O da: "Ey Mü'minlerin Emiri, olur." der ve ölümden söz etmeye başlar: "Ölüm, dikenleri çok olan bir dala benzer. O dal insanın içine girer ve her bir dikeni bir damara takılarak dışarı çıkar. Fakat, bu dal çıkarken öylesine şiddetli bir şekilde çıkar ki, adamın içinden beraberinde alacağını alır, kalan da kalır."
Hayat bu derece manasız ve insan dünyaya boş durmak için gelmiş olamazdı.
/sevinç içindeki ağlayışlar ağlamadaki sevinçler kösnül gülüşler güleç hüzünler iç içe çelişkiler kımıldayan dönen duran durağanlaşan ve devinen pıhtılaşmış kan akan kan ölüm ve aşk yani hayat/bir yerlere gitmek amacını şaşırmadan gerçeklik duygusunu yitirmeden gitmek durmamacasına gitmek/bir ânın içine sıkıştırabileceği hayatı buydu işte.
İnsan ya da aslında doğadaki her varlık sürekli olarak bir dengeye ulaşma çabası içinde. Ancak eğer ulaşılan bir denge durumu fazla uzun sürerse bu yeniden dengesizliğe dönüşebiliyor ve yaşanmakta olan "durum"u, yeniden "sürece" dönüştürme ihtiyacı beliriyor.
Evrende siyahlar ve beyazlar şeklinde bir ikili bölü yok, her bir varlık kendi bünyesinde beyazını ve siyahını yaşayarak büyük bütünün içindeki kendi bütünlüğünü sürdürmekte.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.