Karanlığın Çağırışı
Ben böyle olsun istememiştim Ya sana çok yakın Ya senden çok uzak olmalıydım Aramızda aşılmaz engeller olsun istiyordum Büyük dağları, derin denizler olsun istiyordum Sana gelmeye gücüm yetmemeliydi Çaresizliğimin bütün hıncını mesafelere yüklemeliydim Dağda yanan bir çoban ateşi gibi Gökte bir yıldız gibi Seni görmeli Seni yaşamalı Ve
UZAYLI KOCAKARI (Ursula K. Le Guin - 1976) Menapoz, akla gelebilecek en cazibesiz konu herhalde; bu da ilginç, çünkü menopoz hâlâ bir tür tabu kırıntısına sahip olan pek az konudan biri. Menopozdan ciddi bir biçimde söz etmek, genellikle huzursuz bir sessizlikle karşılanır; alaycı bir atıf ise rahatlamış kıkırdamalarla. Sessizlik ve kıkırdama;
Reklam
birilerini mutlu etmekle geçmiş hayatım. şöyle bir baktım da kendim için hiçbir şey yapmamışım... o seviyor diye pişirmişim yemekleri, şu seviyor diye demlemişim çayı, bu seviyor diye görüşmüşüm muhabbeti sarmayan kişilerle... birilerini mutlu etmek için gitmişim kilometrelerce yolu... kıymetim bilinmemiş...... kimsenin önceliği olmamışım
Kimse yokluğunda bunca sevilmedi Kimse yokluğunda ilahlaşmadı bu kadar Saçların böyle daha güzel Sen daha güzelsin Gelecek mutlu günlerin ışığında Her şey daha güzel Ne var ki ayrılığın adı kötüye çıkmış Yoksa bin yıl daha yaşamak isterdim Ve seni bin yıl daha Ayrılıklar içinde sevmek isterdim Ama biliyorsun nihayet ben de insanım Umutsuzluğa düştüğüm anlar oluyor Hiç gelmeyeceksin sanıyorum O zaman kurşun gibi bir korku saplanıyor kalbime Katran gibi bir yalnızlıktır sarıyor içimi Yalnızlığımdan utanıyorum
evet 'sevgi' kuşatıcı ve kutsal ve kurtarıcı olabilir kabul ediyorum. pek mühim olarak adlandırdığımız, her şeyin eksiği ve her şeyin fazlası olarak gösterdiğimiz bu duygu bu zirve duygu benim için bilinç altında kurşunlara dizilen bir 'ruh' artık. öyledir ki bu duygu yeri geldiğinde yahut benim için yeri geçtiğinden dolayı lânet bir hâl almış vaziyette. her işin başı nasıl sevgi ile başlıyorsa her işin sonu da sevgiden dolayı bitiyor, elbet her şey bitmekle vardır bitişe sözüm yok yalnız bitişlerde şeref ve rahmet taşır, sevgiden ötürü kamçılanmamalı, tozlanmamalı... birçoğu sevginin zehirli sarmaşıktan farkı yok, sardıkça zehirleniyorsun. hani sevgi her şeyin özüdür ya, bu dünya da değil gibi belki başka âlemlerde. uzağın sevgisi. klişelere boğmak istemiyorum, inancım bitmiş değil, zedelenmemişte değil. belki de tüm vahşiliklerin, aldatmaların, vizdansızlıkların her aşırılaşmış hâlin sebebini, sevginin yokluğu diye adlandırmakla düşman ettiler beni. varlık olarak ne kadar soyutlanmış olurum bilmiyorum lâkin ruhum her gün öfkeli... ...
Her şey gitti. Büyük, şanlı güç, onur, gurur ve insanın insan olmasını sağlayan büyük amaç kaybolmuştur. Bu ülkenin en iyileri, yanmış ağaçlar gibi, karardı, ufalandı ve yok oldu.
Yukio Mişima
Yukio Mişima
Reklam
Sevmekten acı çekmekten yoruldum artık gül.ek istiyorum ve gülmeyi başarmaya başladım insanlar benden uzak durdukça ve mutlu olmayı başarmaya seviyorum ve Bir gün daha güzel olacak her şey Allahını izniyle.
Açıkça ifade etmek gerekirse, temâşâ ve teemmül zekânın yapacağı bir şey değildir. İzzetbegoviç'in verdiği bir örnek üzerinden yürüyecek olursak, yeni bir uçak tasarımı üzerinde çalışan bir bilim adamı temâşâ etmez. O düşünür, araştırır, irdeler, sorgular ve karşılaştırmalar yapar; bu süreçleri ister tek tek ele alalım, ister hep birlikte değerlendirelim, bunların hiçbiri temâşâ değildir. Bir şair, bir filozof, bir sanatçı, bir münzevi, uzlete çekilmiş bir insan temâşâ eder. Onlar büyük bir hakikate, o büyük sırra ulaşmaya çalışıyorlar. Bu hakikat hem her şey, hem de hiçbir şeydir: bir ruh için her şey, geri kalan dünya için ise bir hiç.
Beklentiler sadece üzer. Bu her yüzyılda aynıdır :)
İster olsan hasret ü hirmana her dem düşmemek Kes Fuzuli dehrden ümmid ü devrandan tama' (Ey Fuzili! Her an ayrı bir hasret ve ümitsizliğe düşmek istemezsen; dünyadan bir şey ümit etme, felekten de bir şey isteme)
mütemadiyen,
eksilten ve diri tutan cürmüyle yeltendiğim o sabah, şafağın renklerinden sıyrılmış müphem bir gece, nasır bağlamış her şey ve izler kalemin, ağaçların katlinden duyduğu can bağı öfkesi. anlam. her bir şeyin ve küllîye dair bir anlam. zayıf metafizik ürpertiler usançla büyüyen harfler, yedi boğum ve sesler.
Reklam
Konuşmayı bırakmanın her şeyden daha fazla şey anlattığına, tutunmanın değil inanmanın yaşattığına ve güzelliğin durup bir kediyi okşamakla geldiğine inanıyorum.
Her şey olmuştuk seninle birbirimize, iki yabancı müstesna. İlk tanıştığımızda bile aşinaydı ruhlarımız. Dost, yâren, dert, deva, hüzün ve yara. Şimdi hepsi, hepsi gitti birtanem. Kıtalar yerinden oynasa, yine de hiç kavuşmayacak iki nehir gibiyiz artık. Kaybedilenler mi daha çok acıtıyor yoksa asla olmadığımız o şeyi olmak mı bilmiyorum. Daima ve ölüm kadar soğuk iki yabancı.
Oğlum azmin değil, bir hevesin peşine düşer ve her şey biter... Kelebeğin Rüyası
Resim