Genç insan, ne kadar çok bölünmüş hale gelirse o kadar çok özdeşleşme arayışına giriyor, o yüzden olmadık ünlü kişilerin fanatiği ya da belirli bir giyim markası tutkunu olabiliyor. Bir türlü kendinden ve ilişkisinden emin olmaksızın yenilik arayıp duruyor. Merkezi özdeşleşme bulunmadığından, aynı yaş ve statüde olan akran gruplarının önemi giderek artıyor. Bu gruplar yeni normlara kaynaklık teşkil ediyor, yeni bir klan yapısı ortaya çıkıyor. Kimliğin kaynak noktaları, çemberin sürekli hareketiyle patlamış, birbirinden kopmuş. Aynı anda birçok şey olabiliyor gençler; sörfçü, straitht-edger, hard rocker, new ager ve daha neler neler… Güven kaynağına duyulan arzu, insanları her geçen gün biraz daha samimiyetten uzak, oyuncular haline getiriyor. Özne, dışarıdan gelen ve dolayısıyla yabancılaştırıcı olan birçok arzunun arasında bölünüp duruyor. Bu hal garanti sağlayacak birleştirici bir faktörün, ‘inanacak’ bir kimse ya da bir şey, koruyucu alan olan bir ötekinin aranmasına sebep oluyor, fanatikleşme eğilimi artıyor. Siyaseten, ideolojik olarak, hobi düzeyinde neye yakınlık duyuyorsa ona yapışıp kalıyor, orada kalabilmek için saldırmaya hazır halde bekliyor. Her şeyi bilen ve bu bilgiyi bir kehanetçesine bildiren ve en ufak içsel şüpheye sahip olmayan, kendine aşırı güven hissi içinde bulunan paranoid kişiliklere gün doğuyor, zira etraflarında birçok hayran birikiyor. İnsanlar aradıkları kesinlik hissinin, her şeyi bildiğini iddia eden paranoid tiplerde olduğunu sanıyor.
Avcı toplayıcılık devrinden beri insan beyninin küçüldüğüne dair kanıtlar var. O dönemde hayatta kalabilmek, herkesin muhteşem zihinsel becerilere sahip olmasını gerektirirdi. Tarım ve sanayi ortaya çıkınca, insanlar hayatta kalabilmek için giderek diğer insanların becerilerine daha fazla güvendiler ve "embesiller için yeni fırsatlar" ortaya çıktı. Üretim bandında çalışan bir işçi olarak, sıradışı olmayan genlerinizle hayatta kalabilir ve bunları bir sonraki nesle aktarabilirsiniz.
Reklam
Kölelik kalktı yalanı
Günümüzde köleliğin gerçekten kalktı­ğına inanmak zordur. Günümüz gelişmiş ülkeleri, gerçek­ten dünya üzerinde kendi uygulamaları açısından köleliği kaldırmış mıdır? Fransa, XIX ve XX.yy.da Kuzey Afrika'da binlerce insanı öldürdü. Cezayir, Tunus ve Fas'da Fransanın öldürdüğü veya köleleştirdiği bu insanların tek isteği hürriyetti Siret
İnsanlık yolculuğunda bir Homo sapiens yani bir "insan ferdi" olarak doğmak işin sadece başlangıç kısmıdır. İnsan kalabilmek, dahası gerçekten gelişkin bir insan olabilmek, sürekli gayret ve çaba ister. Bir kuşun uçması gibidir insan olmak: Kendisine verilen yetenekleri kullanmayı boş verdiği her durumda, kanatlarını kapatan bir kuş misali hızla irtifa kaybeder insanoğlu.
Sayfa 27 - TutikitapKitabı okudu
“—Reenkarnasyon gerçek ise sanırım önceki hayatımda Selim Işık idim veya Oğuz Atay insan bu kadar kendini bulamaz he bir sayfasında biliyorum çok sayfa çok fazla çizilmiş yer ama her bir kelime o kadar güzel ki” Bendeki başkalaşma, gelişme biçi- minde olmuyor. Olduğum gibi kaldım ben. Aptallar gibi büyümedim. Biraz ağırlığım arttı
Bilinçli olarak yapılan bir şey de değil. Ama umut yok olunca, herhangi bir şey umabilme umudu bile yitince, ortaya çıkan boşluğu doldurmak ve ayakta kalabilmek için insan düşlere, çocukça düşüncelere, olmayacak masallara sarılıyor.
Can YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
489 öğeden 371 ile 380 arasındakiler gösteriliyor.