Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
112 syf.
8/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Suçu Toplum Hazırlar, Suçlu İşler.
l 1982'de Nobel edebiyat ödülünü alan eser, yazarın ülkemizde en çok okunan eseri ve benim de bu nedenle kendisiyle tanışma kitabım oldu. Yazarın çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir namus cinayetini anlatmaktadır. Gabriel Garcia Marguez, 23 yıl sonra yaşadığı kasabaya gelir ve olayın şahitleri ile konuşmalarından yola
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,5bin okunma
Altın para yasaklanıyor,
Kağıt paranın ilk çıkarılmasında herkesçe bilindiği gibi memleketimize gelen düşmanlarla kuşatılmış olduğundan dışarıyla ve özellikle mütefıklerimizle (irtibat) bulunmadığı ve vatanımızda da kağıt paranın göz önünde olan şekilde düzenlenip basılması ve (…) bilinmediği için maliye işleri ve ticaretin bir an içinde madeni para yerine kağıt para ile değiştirilmesi ve uygulanması çaresi bulunduğundan dolayı Osmanlı piyasasında altın ile (…) birlikte tedavülü mecburiyeti ortaya çıkmış, bu da halkımızın saflığından ve hükümetimizin namus ve itibarı eseri olup karşılığı tamamıyla altın olarak saklanmış olan kağıt paranın anlam ve önemini anlamadığından istifadeye kalkışan vurgunculara kolayca zengin olma fikrini vermiş ve bundan da bugünkü kağıt para ticareti meydana çıkmıştır. Halbuki şimdiye kadar gerek Osmanlı ordusunun ve gerekse müttefiklerimiz ordularının hamdolsun her taraha kazandıkları zaferler memleketimiz kuşatmadan kurtularak (...) memleketimizle birleştiği için birçok ihtiyacımız arasında çok önemli olan kağıt para meselesi de hallolarak hükümet mevcut altın madeni para kadar kağıt para basıp çıkarma çaresini bulduğu için artık altının tedavülden tamamıyla kaldırılması ve bu sayede vatanımızın mali bağımsızlığının tehlikeden uzak bulundurulması zamanı gelmiştir. Dolayısıyla artık altın para ile alışveriş katiyen yasaktır.
Sayfa 85 - Beyanname (Ocak Sonu 1917)Kitabı okuyor
Reklam
333 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Tatlı Betüş
Roman, toplumun jet sosyete olarak bilinen kesimine bir eleştiri olarak önümüze çıkmıştır. Yazım dili güzeldir ve mizahi anlatımıyla dikkat çekicidir. Tatlı Betüş saf, masum, dürüst birisi olarak tasvir edilir. Gelişen olaylar ve karşılaştığı karakterler, paranın etkisi altında kalan birisi olarak görünmesini sağlayan maceralar zinciridir ama gerçek böyle değildir. Her macerada karakterinin bir kısmı bize görünür hale gelir. Paranın aslında onun için hiç de önemli olmadığını anlamamızı sağlar. Yaşadığı komik durumlara ek olarak toplumda kabul görmeyen davranışlar da vardır. Bunların hepsini bizzat yaşayarak tecrübe eder. Namus, para, makam, şöhret gibi toplumda ayyuka çıkarılan unsurlar hayatına girer ve çıkar. Tatlı Betüş’ü dönemin insanlık portresi olarak da algılayabiliriz. Gülerken algımızın daha üst seviyede olacağı düşüncesiyle yapılan eleştirilerin kavranabileceğini düşünüyorum.
Tatlı Betüş
Tatlı BetüşAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 2005766 okunma
6.cilt
1359.Cennetle müjdelenen on sahâbîden biri olan Ebü'l-A‘ver Saîd İbni Zeyd İbni Amr İbni Nüfeyl radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Malı uğrunda öldürülen şehittir;kanı uğrunda öldürülen
Kurtuluşa Eren Müminler
Allah ve Resûlü'ne iman eden kişilere mümin denir. İmanlarının dışa yansıması ibadet ve sosyal hayatta Allah'a kulluk ile olur. Buna göre onların beş temel vasfı vardır; a. İbadet Bilinci : Namazlarını huşu/saygı içinde güzelce eda ederler, zekâtlarını verirler ve Allah yolunda infak etmeyi severler. b. Ciddiyet: Faydasız şeyleri terk ederler. c. Namus Bilinci: Onlar iffetlerini korurlar. Bunun için evlilğin önemli bir kurum olduğuna inanır ve Allah'ın razı olacağı bir yuva kurmaya gayret ederler. d. Emanet Bilinci: Emanetlere ve ahitlerine sadıktırlar ve ihanet etmezler. Onlar güvenilir insanlardır. e. İstikrar: Namazlarında ve diğer ibadetlerinde, davranışlarında istikrarlı ve düzenlidirler. (Bk. Muminun 1. 11)
“Biz aşık olup onu kendi haline bırakmak yerine sevilme arzusu ile yanıp tutuşur, bir şeyler almak için verici oluruz ki yüreğin değil aklın cömertliğidir. Akıl sürekli kesinlik ve güvenlik peşindedir, aşk akıl tarafından gerçekleştirilebilir mi? Varlığını zamandan alan akıl, sonsuzluğa sahip aşkla aşık atabilir mi?“
Reklam
“Tanrı'ya ulaşmak için bekaretini sürdürmeye çalışanlar iffetsizdir çünkü bir sonuca ulaşmaya, bir şeyler kazanmaya ve sonunda seksin yerine başka bir şey koymaya çalışmaktadırlar; bu da korkudur. Kalplerinde aşk yoktur ve asla saflık da olamaz; ancak temiz bir kalp gerçeğe ulaşabilir. Denetim ve baskı altındaki bir kalp aşkın ne olduğunu bilemez. Eğer alışkanlıkların, duyguların, dinsel, fiziksel ya da psikolojik etkilerin altında ise aşkın ne olduğunu bilemez. Idealist kişi bir taklitçidir ve bu yüzden aşkın ne olduğunu bilemez. O, cömert, kendini hiç düşünmeden verebilen bir kişi olamaz. Ancak akıl ve kalp sıradan duygusal alışkanlıkların korkusundan azade ise, ortada cömertlik ve anlayış varsa, aşk da olur. Böyle bir aşk iffetlidir.“
“Mutluluğu sekste arayan bir adam asla namuslu olamaz. Geçici bir süre, bu ilişki içinde kendinizden geçseniz bile, zihninizde gerçekleştirmeye çalıştığınız bu mutlulukla, zihin asla namuslu kalamaz. Namus, ancak aşk olduğunda kendini gösterir. Aşk olmadan namus olmaz. Aşk geliştirilebilecek bir şey değildir. Tümüyle kendinizden geçtiğinizde aşk vardır ve aşkın inayetine ulaşabilmek için ilişkiyi anlayarak özgür olmak gerekir. Öyleyse aşk var olduğunda cinsel ilişki bambaşka bir nitelik kazanır; bu durumda cinsel ilişki bir kaçış, bir alışkanlık değildir. Aşk bir ideal değildir; aşk bir var oluştur. Aşk bir dönüşünde var olmaz. Yalnızca aşk var olduğunda namus ve saflık vardır; ama namuslu olmaya dönüşen ya da çalışan bir zihin aşka sahip değildir.“
İspanya Kralı, Napoleon Bonapart karşısında yenilmiş ve esir düşmüştü. Her şeyini kaybeden kralın gururu da incinmişti. Fakat kral, bunu belli etmeme gayretiyle Napoleon'a şöyle dedi: "Siz yalnızca para, altın ve toprak elde etmek için savaşırsınız. Oysa biz, onur ve namus için savaşırız." Kralın içinde bulunduğu durumu anlayan Napoleon ona sessizce şunları söyledi: "Doğru söylüyorsunuz, kimin neye gereksinimi varsa onun için savaşır."
Elma YayıneviKitabı okudu
208 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Türkiye'de Cinsellik Korkusu
Bu ülkede cinsellik hep korkulan bir şey oldu. Her zaman kaçınılan. Bu kitabın incelemelerini okuduğumda da cinsellikten korkan, onu ayıplayan ve bir o kadar da düşürmeye çalışan bir kitle gördüm. Kitabın içeriğinden çok içerisindeki karamalar bazı arkadaşlara dert olmuş. Ama bu insanların profillerine baktığınız zaman hep bir "özgürlük
Süt ve Bal
Süt ve BalRupi Kaur · Pegasus Yayınları · 20176,9bin okunma
Reklam
112 syf.
7/10 puan verdi
Kitapla ilgili ne hissetsem bilemedim. Suçsuz olduğu halde namus için onu öldürmek zorunda olan ikiz kardeşler. Herkese anlamaları ve onları vazgeçirmelerini beklemeleri. Ama toplum kana susayinca vazgeçirmek yerine hak vermeleri. Özellikle dikkatimi çeken surekli gemiyle oradan oraya geçen Piskopos'un kasabaya hiç ugramamasi. Namus cinayetlerinde din adamlarının sessiz kalmasını çok güzel bir şekilde anlatmış.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,5bin okunma
Bugün yine birkaç gün sonra sağlam kafayla düşününce aslında bana ders olacak saçma bir şeye denk geldim yine açık hava tımarhane kılıklı doğma büyüme memleketim İstanbul'da. Mesele şu: Bu şehrin zengin yada orta gelirli - ki buna kıçına don almaya parası olmayan ama boş hava yapmak için yaşayanlarda dahil - insanının en saçma bir dünya malı için organik, halis muhlis gerizekalılaştığına bir kere daha ve defaatle şahit oldum. Bir gün Sakarya'ya gittim beynim o kadar uyuşmuş ki İstanbul'da Sakarya'ya gidince sanki anavatanımmış gibi rahatladım. Şimdi de bir bahane arıyorum yine gitmek için ama daha bahane kalmadı. Diplomayı verip bir daha mı alsam... Neyse geleyim saçma meseleye. İstanbul'un leş gibi havası mı dokunuyor yoksa bünyeye tesir mi etti o leş hava bilmem ama insanlar düşünmeye gelince beynini kullansa herhalde elektrik faturasına yansayacak zannediyor. Bir de yarın hükümet çıkıp dese "namus kelimesini kaldırıyorum. Namuslu olana ağır yaptırımlar olacak" diye, adamın ağzında laf soğumadan 4 mevsim çırılçıplak gezecek, hayat sürecek hem cinsiyetten, her yaştan ve her kafadan adam çıkar. Bu şehirde insanlar namus ve aklı israf olmasın diye lazımlık kullanıyorlar. Onu da beceremiyorlar.
İbn Arabi (ks) "kerb"i nefesini zorla tutan birinin çektiği sıkıntıya benzetir. Yani doğuştan gelen yapılarında mevcut olan cemâl potansiyeli gerçekleşmezse özellikle genç kızlar, nefesini tutup da veremeyen biri gibi bunalıma girerler. Ağırlıklı olarak erkeksi bir varoluş tarzı yaşayan hanımlar için hassasiyet, gönül alıcılık, incinmiş duyguları tamir etmeye isteklilik, kaba dil kullanmamak, anlayışlılık, namus, fedakârlık, çocukları sevme, sadakat, başkalarının ihtiyaçlarına duyarlılık, yaratıcılık, estetik, sanat, âhenk, incelik, affetme, kusurları örtme, merhamet, muhabbet, şefkat ; kısaca ince kadınlık ve annelik hâlleri bir ayrıntı değil, mutlulukları için zorunlu birer önkoşuldur.
Dördüncü Ficar Harbi’nde çok kan aktı ve birçok kişi hayatını kaybetti. Arap kabileler arasındaki düşmanlık, kin ve nefret duyguları daha da arttı. Özellikle de dışarıdan gelenler için artık Mekke’de can, mal ve namus güvenliğinden söz etmek mümkün değildi. Bu sebeple Mekke’nin ileri gelenleri bir araya gelerek haksızlıklara dur demek için Hılfu’l-Fudûl Cemiyeti’ni kurdular.
Sayfa 43 - Tilki KitapKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.