Bir Derviş, gökyüzünü izler ve şöyle der: Ey Allahım! Senin zindanının çatısı bu kadar güzel ise, o zaman senin bahçenin çatısı ne kadar güzeldir?" Feridüddin Attâr
304 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 günde okudu
"Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi. Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmekten ise hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?" Okuduğum en iyi kitaplardan biridir. Sabahattin Ali farkı. Kitabın baş karakterlerinden Macide'yi ve hayatını kendime benzettiğim için okurken ayrı bir lezzet aldım. Aşk ve suç hakkında sizi bolca düşündürecek bir kitap.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yade Kitap · 2019169bin okunma
Reklam
Başından beri önyargıların, ortak görüşlerin amansız düşmanı olmuştum. Dünyanın çoğu kez sanıldığından da açık olduğunu, ne kadar alışılmış olursa olsun, gerçeklerin şeffaf ve canlı göründüğünü bilmiyordum..
Sayfa 48 - Doğan KitapKitabı okuyor
176 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Kitap Hakkında Yorum ve Alıntılar
Öncelikle kitabı çok beğendim. Kayahan Demir’in okuduğum ilk kitabıydı tabi ki son değil Konusuna gelirsen Yerebatan Sarnıcında düzenlenen etkinlikte olan bir cinayet ve etkinliğe davet edilmiş olan Dedektif Milas’ın cinayeti çözmesi. Yerebatan Sarnıcından Edirne Selimiye Camii’ye kadar uzanan koşuşturma, ipuçlarıyla merak uyandırıyor.
Mona Lisa Senfonisi
Mona Lisa SenfonisiKayahan Demir · Timaş Genç · 2023108 okunma
376 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Bige Güven Kızılay’ı okumak, bir insanın yüreğinde sevgi, huzur ve aidiyet hislerini yaşatıyor. Ruhu hafifliyor. Bir kitabın her satırı ruha nakış nakış işlenir mi? Bige hanım bunu hep başarıyor. Ankara’ya sonradan yerleşmiş ve son 20 senesini Ankara’da geçirmiş biri olarak ne çok şey kattınız bana. Bildiğimiz sokakları, bildiğimiz mekanları, bildiğimiz insanları farklı gözlerle görmemi sağladı sevgili yazarımız. Ankara’nın başkent oluşundan günümüze kadar rehber oldunuz. Bu kitabı okuyup da etkisinde kalmayacak bir Angara’lı olmayaktır… Kalemimize yüreğinize sağlık.
Ankara Diye İnsanlar Vardır
Ankara Diye İnsanlar VardırBige Güven Kızılay · Hep Kitap · 20241 okunma
603 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 günde okudu
Kitap tarihi romanın ilk örneklerinden biri. İskoç yazar Walter Scott bu romanda ortaçağ İngilteresini, özellikle Norman istilası zamanlarını yansıtıyor bize. Normanlar ve Saksonlar arası düşmanlık, Haçlı Seferine gidip dönemeyen, yolda Almanya'da esir düşmüş Aslan Yürekli Kral Richard ve onun yokluğunda tahtı ele geçirmiş kardeşi Kral John,
Ivanhoe
IvanhoeWalter Scott · İletişim Yayınları · 2021100 okunma
Reklam
Ali Emmi'nin belden yukarısı ona doğru iyice eğilmişti. Salih'in bir karış ötesine kadar gelen tel çerçeveli gözlükten irileşmiş kıllar ve hücreler görünüyordu. İhtiyar donuk, hiçbir duygu taşımayan bir sesle: "Hafız'ın oğlu, esvabın da pek yaraşmış hani... Ne çolaklığın belli oluyor, ne suratın, hele hele pantol!.." Salih aptallaştı ve kendini toparlayamadı: "N'olmuş yani?.." Tel çerçeveli gözlük şimdi iyice uzaklaşmış, yön değiştirmişti. Ali Emmi tabakasını çıkarmıştı, fakat elleri artık fazlaca titriyordu. Yanındakine uzattı: "Sarıver," dedi. Kahvede çıt yoktu. Salim ocağı karıştırıp duruyordu. Gözlerin kimi tavanda, kimi tabanda, kimi de pencerelerde idi. Salih istediği hâlde sesini yükseltmeden tekrarladı. "N'olmuş yani?.." Ali Emmi ona dönmeden ters ters cevap verdi: "Yaniyi de Ligor'u da bilmem ben." Salih kıpkırmızı olmuştu. Tam ağzını açacağı sırada Ali Emmi bir delikanlı gibi gürledi: "Utan len Hafız'ın oğlu utan. Koca Memâlik-i Osmaniye senden beter oldu, bin beter oldu. Kıçı kırık İtalyan askeri gelmiş ta Akşehir'e dayanmış da Hafız'ın oğlu kolundan budundan konuşur. Haram olsun o gaza sana diyecem emme dilim varmaz. Utan, utan. Len Salim yap bir ıhlamur bana."
EMANET VE EHLİYET İLMİHALİNDEN İLİM NEDİR?
👉9 Ehl-i Sünnet ve'l Cemaat'e göre ilim, "Malûm olanın, olduğu hal üzere bilinmesidir."(12) Bu yaratılmışların ilmidir. Allahû Teâla (cc)'nın ilmi ise; bir şeyin (eşyanın) aslının ne olduğunu ve ne olacağını kuşatması ve haberdar olmasıdır. 👉10 Kur'an-ı Kerim'de: "Bilmediğin şeyin ardına düşme. (Peşinden
"Ne olup bittiyse onu anlat," dedi. Alnındaki kırışıklıklar büsbütün derinleşmiş, tel çerçeveli gözlük burnuna düşmüştü. Akıl almaz bozgunların hesabını Salih'ten sorar gibiydi. Salih'in sinirlerindeki karıncalanma artmış, tırmalama hâlini almıştı. Başından geçenleri anlatmak kolaydı. Fakat iyi biliyordu ki, ondan sorulan büyük hesaptı, sorunun içinde büyük facianın bütün kırıntıları vardı: "Karılarımız, kızlarımız neden aç kaldı?" "Neden yakacağımız, giyeceğimiz yok?" "Biz Galiçya'sından Kanal'ına kadar dünyanın her yerinde aslan gibi evlatlarımızı bırakalım da İtalyan oğlanları ta kasabamıza kadar gelsin ha? Sebep?.." Bütün bunların sebebini Salih onlar kadar bile bilmiyordu. Farkına varmadan güldü. Bu gülüş zerre kadar istemediği, kast etmediği ve yine farkına varmadığı hâlde küçümseyici, hatta alay edici idi. Sesindeki yırtıcı ton da gülüşünün mânasını tam bir kasıt haline getiriyordu: "Ne bileyim ben?.." -omuzlarını silkmişti- "Seferberlik dediler. Sancak-ı Şerif açıldı dediler, hadi askere dediler, biz de gittik. Padişahım çok yaşa diye bağırdık. Sonra toplar, tüfekler patladı. Boyuna yürüdük, koştuk, süründük, sindik, saldırdık, ikide bir süngüleştik. Kiminde kazanmışız, ilerliyormuşuz, kiminde gerilermişiz... Hepsinde de ölen tam ölüyor, kalanlarınsa kimi tam, kimi de yarımyamalak kalıyordu. Sonunda harp bitti, yenildik dediler."
Hiçbir şey hoşuma gitmiyor
"Hiçbir şey hoşuma gitmiyor." Otobüste bir yolcu şöyle diyor: “Hiçbir şey hoşuma gitmiyor.” "Ne radyo ne sabah gazeteleri ne de tepelerdeki kaleler. Ağlamak istiyorum." Şoför, "Durağa varıncaya kadar bekle" diyor. "O zaman istediğin gibi ağlayabilirsin yalnız başına." Bir kadın şöyle diyor; "Ben de aynı durumdayım, benim de hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Oğluma mezarımı gösterdim, sevdi de uyudu orada, hoşça kal demeksizin. Bir üniversite öğrencisi: "Benim de hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Arkeoloji okudum, ama bulamadım taşlarda kimliği. Ben sahi ben miyim?" Ve bir asker şöyle diyor: "Benim de hiçbir şey hoşuma gitmiyor. Beni kuşatan bir hayaleti kuşatıyorum her daim." Asabi şoför söylendi: "İşte son durağa yaklaştık inmek için hazırlanın. Yolcular hep bir ağızdan: "Durağın ötesindekileri istiyoruz, devam et sürmeye!" Ben ise, "beni burada indir" diyorum. "Ben de onlar gibiyim, hiçbir şey hoşuma gitmiyor, lakin ben, yolculuktan da yoruldum." (Mahmut Derviş)
Reklam
Ben bir katip değilim. Nedendir ki bazı anları kelimesi nefesine kadar hatırlarım. Ezbere okuduğum o acıların tozu boğazıma dizilir. Bir kitap kapağı uzaklıktaki o dünyaya baka kalırım. Hayır ben yaşarım. Oradayımdır. Birkaç cümle aşağıda. Üç noktalı bir apartmanda beyaz sayfalı duvar kağıtlı odada bir noktayım. Ardımdaki mana ne? Evvelimdeki samimi cümle devam edecek mi? Başlangıcı bilmiyordum sonu da bilmem. Ben bu cümledeki özneyim. Ama bir gün gizlenip benden geriye nesnelerim kalacak. Bir kalem, mürekkep ve ayakkabılar. Harcadığım hangisi? Belki de yazdığım kalemdeki mürekkep, yürüdüğüm hayat kitabımın sayfalarındaki ayakkabı izinde. Tamamı tükenince ortada benden bir iz kalmayacak. Bu da benim sonum. Eğer beni hatırına getirmek istersen yakınındaki bir kitabı aç ve noktaları oku.
Bugün müslümanlar olarak kişilerin, adların önemine verdiğimiz değer, istihsal edilecek bir so-nuçta bu sonuca katkıda bulunanların paylarına düşene sarfettiğimiz dikkat gözönüne alınırsa, bu alanda ne kadar gerilediğimiz ortaya çıkar. Zaman zaman (çoğu zaman da diyebiliriz) neyin yapıldığı, neyin söylendiği arka plâna itilip kimin yaptığı, ki-min söylediği önemli oluyor bizim için.
Sayfa 78
O kadar hızlı yürüyordu ki, görenler "Ne kadar da canlı, ne kadar da kuvvetli" derdi. Asıl sebebi kim bilecekti? Fakat Salih'in de bilmediği bir şey vardı. Bütün kasaba onun trenden indiği saatten beri ne yapıp ne ettiğini, yani Niko ile beraberliğini ve anasının halini öğrenmişti. Sabahtan beri evlerde, dükkanlarda ve kahvelerde bu konuşuluyordu. Ihtiyarların içinde Salih'le ilk karşılaştıkları zaman söylemek için hazırladıkları zehir gibi sözler vardı.
Kul kalbinde Yüce Rabbi’ne ne kadar yöneliyor, değer veriyor, onu seviyor ve zikrediyorsa, bilsin ki ALLAH c.c katında kıymeti o kadardır.”
Tüm yaşamını kendini başkalarına adadığın, hiç bencil olmadığın inancıyla geçirdin. Başka hiçbir şey, kendini beğenmişliği, kişinin benliğine duyduğu sevgiden pekâlâ bağımsız olduğu ve kendini daima cömertçe komşularına adamış olduğu yönündeki böylesi bir içsel tanıklık kadar yoğun besleyemez. Ne var ki başkalarınaymış gibi gözüken tüm bu adanmışlık, gerçekte senin kendine olan adanmışlığın. Kendine olan sevgin daimî bir kendini kutlama noktasına ulaşıyor ki bu sevgiden bağımsızmış gibi hissediyorsun; tüm duyarlılığın, kendinle daha az tatmin olmayasın diye; tüm vicdanî çekingenliklerinin kökünde bu var. Seni bu kadar istekli ve duyarlı yapan şey, “Ben”. Hem Tanrı’nın hem de insanların senden daima memnun olmalarını istiyorsun ve Tanrı’yla olan tüm ilişkilerinde kendinden memnun olmak istiyorsun.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.