464 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yorumları yapanlar muhtemelen kitabı başlarda bırakanlar olsa gerek. Çünkü kitap gerçekten çok sıkıcı başlıyor. Yazar Rhinehart gerçekte de kitaptada bir psikoloğu canlandırdığından anlayamadığımz bir çok terim ve olaya yer veriyor. Ama sonra zarla tanıştıktan sonraki kısımlar diğer yorumlardan farklı olarak bence inanılmaz heyecanlı. Sonunda çılgınlık derecesine gelecek Zar Adam'a dönüştürüyor kendini ve sizdekitabı okurken işten çıksında eve gelip zarı eline alsın diye bekliyorsunuz. Zaman zaman sıkıcı olduğunu inkar edemem ama bence o kadarda kötü bir kitap değil. Kitabın sonunda beğenmeseniz bile eliniz zara gidicektir.
Zar Adam
Zar AdamLuke Rhinehart · Pegasus · 20086,6bin okunma
80 syf.
9/10 puan verdi
Öncelikle bu tarz kitapları doğru yayınevinden ve doğru çevirmenden okumak çok önemli. Ki yazarın öyküde anlatmak istediğini, daha rahat kavrayabilesiniz. Ben Can Yayınlarını tavsiye ederim o yüzden. Sayfa sayısına, fiyatına, ve düz bir şekilde okuyarak bakarsanız öyküye büyük bir yanlışa düşersiniz. Öykü ile okuyucu arasındaki diyalogun gelişmesi, kitabı kavramada çok yardımcı olur. Her okuyan öyküden kendine göre notlar çıkartır. Franz Kafka'yı ne zaman okusam aklımın bir köşesini de hep Spinoza işgal eder. Sanırım ikisinin de toplum tarafından kabul görülmemesi hep bir bağ kurmama neden olur aralarında. Şu zamana kadar hiç okumadıysanız, kaçırmayın. Kesinlikle hemen alın, okuyun! Kütüphanenizin en değerli hazinelerinden biri haline gelecek, ve sürekli okumak istediğiniz için sayfalar hemen yıpranaktır bu güzel ilgiyle:)
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022220,5bin okunma
Reklam
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Buğulu gözlerini, kapı ile televizyon sehpası arasındaki boşlukta duvara yaslı duran sandığa çevirdi. Uzun ve dalgın bakışlarla sandığı süzdü. Sonra yutkundu. Kırışık ve dar anlının altında iki küçük lamba gibi parıldayan gözlerini tekrar resme kaydırdığında Gülfidan’ı ile bakışları kenetlendi. Konya sokakları kadar soğuk ve donuk iki masum
Şizofrenin Kamburu
Şizofrenin KamburuArifzade · Mola Kitap · 201215 okunma
SARHOŞ GEMİ Ölü sularından iniyordum nehirlerin Baktım yedekçilerim iplerimi bırakmış; Cırlak kızılderililer, nişan atmak için Hepsini soyup alaca direklere çakmış. Bana ne tayfalardan; umurumda değildi
Adına yaşam kavgası denen kavgayı karnımızı doyurmak ve sevebilmek uğruna olduğu kadar, içimizdeki kitleyi öldürmek uğruna da veririz. Kimi koşullar altında bu kitle, bireyi bencillikten tümüyle uzak, dahası kendi yararına aykırı davranışlara dek götürebilir. "İnsanlık", bir kavram olarak bulunmadan ve sulandırılmadan çok önce, kitle olarak vardı. Bu kitle vahşi, coşkun, kocaman ve sımsıcak bir hayvan gibi hepimizin içinde derinlerde bir anafor gibi kaynar. Kitle, yaşına karşın, dünyanın en genç hayvanı, en öz yaratığı, ereği ve geleceğidir. Onun üzerine hiçbir bilgimiz yok; hala bir birey olduğumuz varsayımıyla yaşamaktayız. Kimi zaman kitle, gök gürültüsünden örülü bir fırtına içinde her damlanın yaşadığı ve aynı şeyi istediği coşkun bir okyanus gibi saldırı üzerimize. Bu saldırının hemen ardından parçalanıp gitme alışkanlığını henüz koruduğu için, fırtına geçince yine biz olarak, zavallı ve bırakılmış şeytancıklar olarak kalırız. Bir zamanlar bu denli çok, bu denli büyük, bu denli bütün olduğumuzu anılarımıza sığdıramayız bir türlü. ... Bir gün gelecek, kitle artık parçalanamaz olacak; belki de önce bir ülkede başlayacak, sonra orayı çıkış noktası yapıp çevresinde ne varsa yutarak ilerleyecek; ta ki artık Ben, Sen, O kavramı değil, ama yalnızca kitle var olacağından, kitlenin varlığına ilişkin tüm kuşkular ortadan kalkana dek.
Sayfa 460Kitabı okudu
"Öyle bir zaman gelecek ki," dedim, "hepimiz ölmüş olacağız. Hepimiz. İnsanların var olduğunu ve türümüzün herhangi bir şey yaptığını hatırlayabilecek tek bir insan evladının bile kalmadığı bir zaman gelecek. Sizi beni bırakın, Aristoteles ve Kleopatra'yı bile hatırlayan kimse kalmayacak. Yaptığımız, inşa ettiğimiz, yazdığımız, düşündüğümüz ve keşfettiğimiz her şey unutulacak ve tüm bunlar," elimle herkesi kapsayacak bir hareket yaptım, "boşa olacak. Belki o zaman yakınlardadır, belki de milyonlarca yıl uzakta ama güneşin çökmesinden sağ kurtulsak bile sonsuza kadar yaşamayacağız. Organizmalar bilinç kazanmadan önce de vakit vardı, sonra da olacak. Eğer unutulmanın kaçınılmazlığı seni endişelendiriyorsa bunu görmezden gelmeye çalışmanı öneririm. İnan bana diğer herkes böyle yapıyor."
Reklam
Her ciddi siyasi protesto mevcut olmayan adalete yapılan bir çağrı ve bu adaletin istikbalde gerçekleşeceğine dair bir umuttur; ancak protestoların birincil nedeni bu umut değildir. Karşı çıkmamak son derece onur kırıcı, küçültücü, ölümden de beter olacağı için protesto eder insan. Barikat kurarak, silahlanarak, açlık grevi başlatarak, omuz omuza haykırarak ya da yazarak karşı çıkar; çünkü gelecekte ne olacak olursa olsun, içinde bulunduğu ânı kurtarmaktır derdi. Protesto, sıfırlanmayı ve suskunluğa mahkûm edilmeyi reddetmektir. Bu sebeple, gerçekleşirse eğer, o anda küçük bir zaferdir protesto. Her an gibi geçici de olsa iz bırakır. Geçip gitse de belleklere kazınmıştır. Protesto aslında başka, daha adil bir gelecek için göze alınmış bir fedakârlık değildir; içinde bulunulan zamanın kifayetsiz bir kurtarılışıdır. Mesele, kifayetsiz sıfatıyla tekrar tekrar nasıl yaşanabileceğidir.
Sayfa 87
İşte bu yeni, diye düşünüyor Nihal. Hiç alınganlığı yoktu eskiden. Demek her şey açıklanmalı, tüm duygular ve bakışlar, belki dokunuşlar bile. Konuşmadan anlaşabilmek eskiden olduğu gibi, zamanla gelecek geriye, o da gelebilirse. Niçin gelmesin, gelecek elbet. Ama bu uzunca suskunluk bile gerginleştiriyor Ertan"ı.
Sayfa 31
Ölüme bu kadar takılıp kalma oğul! İnsanlar ölmek için doğuyor. Zaman bir bezirgan, ölüm alır, ölüm satar. Gecede ve gündüzde, gençte ve yaşlıda, iyide ve kötüde hep budur yaptığı. İnsan gaflete kapılıp zamanı öldürdüğü için yapar bunu. Bir intikam alır gibi. Ve zamanlar öldükçe ölümün zamanı gelir. Kaçışı olmayan, kurtuluşu bulunmayan andır o. Bir yerde susmak gibi;bir yerde konuşmak kadar... Ebedi hakikatin ta kendisidir ölüm. Her başa gelecek ve tek başına olacak.
''Seni en çok üzen ne? ''Onu seviyordum, ben bunu unutamıyorum. Ve herkesin nasıl unutabildiğini anlamıyorum.'' '' Benim olmadığım her şeydi Emily. Ben de onun olmadığı her şeydim. Emily aklınıza gelecek her şeyin resmini yapabilirdi; bense düz çizgi bile çizemem. Sporla arası iyi değildi, bense o konuda hep başarılıydım. Eli elime uyuyordu.''
Reklam
Çanta "Muhteşem bir hikaye" Genç yönetmen yeni filmi için yüzü düzgün, kamera karşısında rahat, düş gücü gelişkin bir kadın oyuncu arıyordu. Gazeteye ilan vererek adayları davet etmişti. Gün boyu peş peşe girdiği mülakatlardan yorgundu. O, kendine yeni bir kahve koyarken, sıradaki oyuncu adayını içeri aldılar. Alımlı genç kız, yüzünde
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.