''Beni anlamanı istemiyorum. Bu sana fazladan bir mesai gerektirir ki, kimsenin hayatında ağırlık yapmamayı epey önce öğrendim. Biraz düşünmeni isteyebilirim, nasıl olduğumu. Belki de nasıl olduğumu anlatmak için tüm çabam. Bu boktan, beş para etmez dünyada hala iyi kalabilmenin ve iyi yaşamanın mücadelesini verdiğim için beni kutlamanı istiyor da
Gidiyorsun biliyorum. Küçük ve kırık adımlarla uzaklaşıyorsun yanımdan. Ürkek bir keçi yavrusu kadar sessiz, gidiyorsun. "Kaçar gibisin" diyesim geliyor. Gözlerinde yabancısı olduğum, tanımlayamadığım karartılar dolaşıyor.Buğulu bakıyorsun. Daha önce hiç duymadığım kelimelerle, senin olmayan cümlelerle
sıkıcı bir saç demetidir, ben de akılsız bir robotum. uyuyakaldı.
--
6. papatyaları çok iyi hatırlıyordu.
--
7. turgut, içinde ifade edemediği tatlı bir duygunun varlığını duyarak direndi: "hayır, sen gene anlat selim, sen başka türlü söylersin."
--
8. "bizim için hüküm hep aynıdır. kısa bir hükümdür: beklediğimiz ve inanamadığımız
Ruhum giderken
Askıda kalan bakışını giydim son defa
Bir ırmak kenarında
Diz kapakların olmadan uykuya daldım
Bu defa ismimi kulağıma
sen daha fısıldamadan uyuya kaldım
Boş bir balonu nefesinle doldururken
Kalbimi de öylesine büyüttün
Dağların ardındaki sis kadar özgür ve hürdün
Lütufların kadar güzel ve naziktin
Kavuşmadan kendince çekip gittin
Yolun açık mı bilmem ama solum açıkken çıkmazlara meylettirdin
Uğurlar olsun demeden bitmez
Zaten bitmeden de uğurlar olsun denmez
Sen aklım ve kalbimin son katili olarak
Dünyayı eskimiş bir hapise çevirdin
Gökyüzüne bakan gözlerimden
Kokuna değemediğim sürece yağmurlar ıslatmadı içimi diyeceğim
Sineye çekmeden gidişini
Durmak bilmeyen gözyaşlarıma
Artık sadece sahiden vazgeçmeyi öğretmek var
Evet tüm bu zamana karşı koyarak gitmek var
İnsanlar geçmişlerine en büyük ihaneti unutarak yapar. Benim geçmeyen geçmişim hep şimdimde duruyor. Anılar unutmayı zorlaştırmak için verilmiş cezalardır sevgilim. Ben bu cezaya gülümsüyorum. Senin bıraktığın hiçbir şey ardımda kalmadı benim. İnsana en uzak düşen şey, bilerek geride bıraktıklarıdır çünkü... Kalbimdeki yerine hiç ihanet etmedim.
İmkansızdın, Ulaşılmazdın, Yasaktın Biliyordum...
Sessiz Sakin Adımlarla Yine Uzandı Elim Yürek Kalemime...
Söylenecek Söz Yazılacak Kelime Bulmaya Çalışıyorum....
Nasıl Yazabilirim ki Benim Olmayan Seni?
Bana Bıraktığın Yalnızlığı, Sensizliği, Tutmak İsteyipte Tutamadığım Ellerini, Seni Kaybetmekten Deli Gibi Korktuğumu, Çaresizliğimi Nasıl
Ey dünyanın zarifi! Selam senin üzerine olsun. Benim hastalığım ve sağlığım senin elindedir. Kulun derdinin dermanı nedir, söyle. Bu, eğer alırsam senin dudaklarından aldığım öpücüktür. Eğer vücudumla senin hizmetine ulaşmazsam ruhum ve kalbim senin yanındadır. Madem ki sözsüz hitap oluşmuyor, o halde dünya niçin “buyur”la doldu?
Ah ah! Gönlüm
Haşim Hüsrevşahi ve Behçet Aysan ortak bir çalışma yaparak Furuğ'un çevirilerini yapalım demişler. Ancak bazı olaylar engel olmuş ve daha sonra Behçet Aysan vefat edince onun anısına Aysan' ın eşi, kızı ve Ahmet Telli ile çeviriyi tamamlayabilmişler.Onlar sayesinde bizler de Furuğ'un hayatına ortak olabildik. Emeklerine sağlık.
İnsanlar geçmişlerine en büyük ihaneti
unutarak yapar.
Benim geçmeyen geçmişim
hep şimdimde duruyor.
Anılar,
unutmayı zorlaştırmak için verilmiş
cezalardır sevgilim.
Ben bu cezaya gülümsüyorum.