Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Gece inmiş şehre.. Sadece şiir merhem olur gönlümün karasına şimdi.. Birbirine kırgın duvarlar, insanlar ve gölgeler. Şimdi ne yazsam da geçse, kalbimin küsü? Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede Karanlığı emip emip de gebe kalan Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan Herkesin Veba girmis bir sehrin hem halkı Hem seyircisi olduğu bir günde Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke. Her damlası bir zafer müjdecisi Bir posta eri gibi Yağmur yüzümüze değince Çıkacağız yola. Çıkacağız yola Hesap günü gelince Yağmur yüzümüze değince Güneş bir mızrak boyu yükselince. Erdem Bayazıt
Hava, gelip geçen fırtınayla dolu. Canlandı her şey, ve bir cennet ferahlığında solmakta Leylak, bir tazelik akımını çekmede içine Her yana dağılmış mor salkımlarıyla Hava değişimi diriltti her şeyi, Doldurmada çatı oluklarını yağmur; Fakat gitgide aydınlığa doğru değişmede gök Kara bulutların ötesi masmavi Sanatçının eli daha bir güvenle Arındırmada her şeyi tozundan, kirinden; Yaşam, gerçeklik ve olup bitenler Yepyeni çıkmada onun atölyesinden Yaşanmış yarım yüzyılın anıları Gelip geçen fırtınayla tersine dönmede şimdi, Yüzyılımız çıktı vesayetinden onun Geleceğe yol açmanın zamanı geldi Yeni yaşamın yolunu arındıracak olan Artık sarsıntılar ve dönüşümler değildir; Bir şeylerle alevlenmiş ruhun İçtenliği, fırtınaları ve cömertliğidir...
Reklam
💬Hz. Fatıma (r.a) anamız sen ki kapının biri çaldığında "Kim o" demeye bile haya ederdin. .. Şimdi insanlara "resimlerini kaldır" dediğimizde: "Sanane benim başım kapalı hiç bir yerimde açıkta değil diyorlar... Ne olur yapmayın...! Kim size hangi gözle bakıyor bilemezsiniz, hele ki şu ahir zamanda. Fitnelerin bol olduğu
Şimdi dökülsün dilimden sana olan hasretim Bu gecenin köründe Yalnızlığım konuşsun Ve ağlasın gözlerim Kör kuyuları coştururcasına Sen düşünce aklıma Kalmasın hiç bir şey Ve tutmasın dizlerim senden başka gittiği her yolda …..
Dil öğrenmek için neden dizi-film izlemeliyiz?
Meemaw diye bir kelime öğrendim. Nine demekmiş. Young Sheldon dizisinde geçiyor. Şimdi bunu niye yazıyorum? Dizi Teksas'da geçiyor daha önce de hiç duymadığım bir kelime yani muhtemelen yerel ağızda kullanılan bir kelime. Şimdi benim bunu öğrenmem için ya Teksas'a gitmem gerekiyordu ki bu imkansız ya da böyle bir dizi de denk gelirsem öğrenecektim ve öyle de oldu. İşte o yüzden diyoruz ki hayatın içinde geçen dili öğrenmek için bol bol dizi-film izleyin. Grammar kitapları size bunu öğretemez. Teşekkürler.
• 1. Bölüm - ATATÜRK DİN DÜŞMANIYDI YALANI! (!)
- Sahte din hocaları ve tüccarları YALNIZ CUMHURİYET TARİHİNİN DEĞİL Osmanlının DA CANINI SIKMIŞTIR. - Osmanlı Padişahları din tüccarlarının başlattığı isyanları bastırmışlardır ANCAK çözüm yolunu görememişlerdi... Bunu gören MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'TÜ. - Osmanlı Halkı Kur'an-ı Kerim'i okuyordu elbet ama onların ana dili Arapça
Reklam
Hiç de estetik olmayan görsellerle karşınızdayım. Taşınıyoruz. İlk kitaplardan başladım. Zaman içinde bir hayli kitap toplamışız evimize. Elime aldığım her kitap bir milisaniyeliğine de olsa beni başka bir ana götürüyor. Annemin genç kızlığında İsmet Özel’e, Rasim Özdenören’e imzalattığı neredeyse o her yeri çizili kitaplar. Annemin ben 10
Amerika'daki saygın Kürt gazetecilerden Mutlu Civiroğlu'nun arşiv araştırması ve benimle paylaştığı bilgiler dahilinde birkaç gün önce öğrendiğim ve bugün ziyaret ettiğim İsviçre'de Kürtler açısından tarihi öneme sahip bir mekan... İlk baskısı 22 Nisan 1898'de Mısır, Kahire'de Son baskısı 14 Nisan 1902'de İsviçre Cenevre'de yayınlanan Kürdistan isimli ilk Kürtçe gazete'nin son baskının yapıldığı Cenevre ofisi tam olarak videosunu izlediğiniz bu mekandaydı. Miqdat Bedirxan (Mikdad Midhat Bedir Han) İlk Kürtçe gazete olan Kürdistan'ı yayınlayan bir Kürt milliyetçisi ve gazeteciydi. Aynı zamanda Botan Emirliği'nin son Kürt Mîri olan Bedir Han Bey'in de oğluydu. Miqdat Bedirxan, Üsküdar Askeri Lisesi'nde , ardından Galatasaray'daki İmparatorluk Lisesi'nde (Mekteb-i Sultanî) eğitim gördü ve mezun olduktan sonra Osmanlı bürokrasisinde de görev aldı. Dönemin yetkin İngiliz gazetelerinden The British Journal, İstanbul ziyaretinde Bedirxan'dan bahsederken "Osmanlı İmparatorluğu'nda eğitimli, aydın ve soylu Kürtler de bulunmakta" şeklinde övgüyle anlatıyor. Gazetede ayrıca edebi eserler yanı sıra şairlere de yer verildiği gazete hakkında tarihi kaynaklar arasında. Dönemin şartlarına uygun olarak bazı baskıları iki dilli (Kürtçe ve Türkçe çevirili) yayınlanmış. Gazetenin son baskısının 14 Nisan 1902'de yayınladığı bu ofis, şimdi gazete ve sigara satan bir kiosk olarak işletildiği görülüyor...
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman acıyla uğraşacak yerlerimi yokettim. Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın başından başlayabilirim.
Alaska'nın Peşinde
Alaska'nın Peşinde
kitabını 13 yaşımdayken alıp okumuştum o zamanki benin altını çizdiği cümle ahhsıahxjans şimdi tekrar okumaya başlayınca ve karşılaşınca garip hissettirdi
Reklam
Genç adam Bilgeye sordu: "Muslüman olduğu halde insanların kaba ve sert olmalarını anlayamıyorum. Bunun nedeni nedir efendim?" Bilge derin bir nefes alıp gence baktı. Sesini acı bir tebessüme sarıp konuşmaya başladı : "Allah'ın söylediklerini öğrenip Allah'ı öğrenmeyenlere baktığında onların kaba ve sert olduğunu
Gardiyan hüzün uğramıştı. Mutlulukla görüş bitti demeye gelmişti belli ki.
Sessizleşirdi dünya. Doğrulurdu yattığı kaldırımdan. Ellerinin arasına hapsederdi yüzünü. Bir boşluk gelirdi o anlarda. Düşünce boşluğuydu. Gardiyan hüzün uğramıştı. Mutlulukla görüş bitti demeye gelmişti belli ki. İşte o an hayattan dışarı çıkma vaktiydi. Bir çizgi vardı sanki ve o çizgiyi çoktan geçmişti. Bir şeyler mırıldandı o anlarda. Albert Camus’un birkaç satırıydı bunlar: ‘’Şimdi kalıntılar arasında dolaşıyorum. Kuralsızım, tereddütler içindeyim, yalnızım ve bunu kabullenerek, tek oluşuma ve kusurlarıma boyun eğdim. Tüm yaşamımı bir nevi yalan içinde yaşadıktan sonra, bir doğru yaratmak zorundayım.’’ Güzel demişti. Doğru vaktiydi. Düşündü, dışarısına gitmek lazımdı yaşamın. Zamana bırakmalıydı belki de. Yine sevdiği bir şarkının iki dizesini hatırlar, mutlu olurdu belki. Kim bilir? Hayattan dışarı çıkma vakti Ahsen Tuğçe Saçtı Sis dergi
Sessiz Senfoni
Ellerin vardı, sıcak ve masum. Ellerin, hayal gibi, düş gibi... O zaman talihime yardı ellerin. Beyaz bir gecede, iki kuş gibi, Omzuma nasıl da konardı ellerin? .. Hangi rüzgarlarda şimdi kimbilir? O değirmen altı, o zümrüt koru, İlk dörtlü yoncayı bulduğumuz yer, Ya o çapkın çapkın kestanecikler! ... Hani bir yerleri çimdiklenir hafifçe, Kanardı
Ve şimdi şöyle dua ediyorum Tanrı'ya: Olanlar oldu Tanrım Bütün bu olanların ağırlığından beni kolla
Ah'lar Ağacı
Ah'lar Ağacı
Ahmet Kartal

Ahmet Kartal

@Ahmet_K13
·
24 Nisan 22:54
Çocukca istekler...
Çocukken şöyle dua ederdim Tanrı'ya: Tanrım bana hiç erimeyen, Kırmızı bir bonbon şekeri yolla.
Keşke!
Bir tarafta çocuklar, bebekler, hamile kadınlar ölürken 23 Nisan çocuk bayramını eğlenerek havai fişekler patlatıp sanki hiçbir şey yokmuş gibi vahşetin sesini kahkahalarımız ile bastırmak ve kutlamak yerine, daha duyarlı ve tüm dünyaya ders niteliği taşıyacak gösteriler yapılabilirdi. Hem belki böylelikle çocuklarımız da adil dünya için küçük
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.