1 Talib-i aşk olana Mevla olur feryad-res
Aşıka devlet yeter Allah bes bâkî heves
2 Sineme doldu hava-yı şevkile feıyad-ı aşk
Artar efganı onun manend-i bülbül der-kafes
3 Var iken meyhane-i aşk eylemem cennet murad
Bezm-i alemde bana saki vü cam ü bade bes
4 Süz-i aşkın ta ki tende bulmasın noksanını
Can veda edince tenden çıkmaya hiç bir nefes
5 Kasd-ı aşık iki alemde cemal-i dostdur
Yokdur ondan özge aşık aleminde mültemes
6 İltifat ister isen ol gamze-i hûn-hârdan
Âdile tiğ-i tecerrüdle cihândan kaydı kes
Hadi anlat divâna girmeyen vezinleri
Unutulmuş sözleri ve kayıp hüzünleri
Tam da orada soruyorsun: hüzün nedir
Ne bileyim ben! (soru mu şimdi bu)
Hâreli sularda yüzünü bul demiştim
Buldun mu? Tütüp duruyor kelimeler
Sesin haysiyetini korumuyor kâfiye
Kâlp atışlarına uymuyorsa bir aşk
Hayret! Dünyayı anlamıyorum, sarmal
Bir kaos nesnelerin hayata söylediği
Ki içrek zamiriydi kadim hâfızanın
Ölümü diyalektik kılan anâsır-ı erbâ
Öyle mi diyorsun kalem ve mürekkep
Gölgelenip hecelerin erimine akarken
Tuhaf uçuşlu bir kuş konuyor ateşe
Simurg'un soyundan sanıyor kendini
Hep masal sanıyordum, divân imiş
Vedâin vaktini fısıldamakta olan
III/
Hoşçakal ey hayat, bütün ömürler
Gibi bitiyor işte bizim de ömrümüz
Bir vedâ divanının solgun sayfalarıdır
Dökülen bu yapraklar ve bir kadının
Dünyada bıraktığı dağınık hâtıralar
II/
Çiçekler hüzünlü, kokuları kaybolmuş
Kadınsa yaprak döküyor tam da orada
Galiba ölüyoruz diyor, sönüyor ışıklar
Kim duyabilir şimdi çiçeklerle kadının
Kuğularınkini andıran vedâ ezgisini
I/
Rüyanın içinden geçen rüzgâr mıydı
Bir kadının masalını ağlayan nar ile
Gülen ayvaya fısıldayan, ki vedâin
Vakti gelmiş de farkında değil bunun
İşığını kalbimize döken solgun çiçekler
Günahımdan haya ederek bir gece öyle ağlayayım ki, o gece secde yerimi çimenler kaplasın! Veda zamanı öyle yaşlar dökeyim ki; sevgili nereye gidiyorsa, gözyaşlarım o yolu tutsun, gitmesine mani olsun!