"...gerçek bir veda için yüz yüze gelmek gerekir. (...)kelimenin tam ve eksiksiz anlamıyla bir veda şu anlama gelir : İki insan, birbirinden kopmadan önce, birbirlerini nasıl görmüş, nasıl tanımış oldukları hususunda anlaşırlar. Aralarında neyin hedefine ulaştığı, neyin yarım kaldığı hususunda. Bunun için korkusuz olmak gerekir. Uyumsuzlukların verdiği acıya katlanabilmelidir insan. Olanaksız olanı da kabul edebilmelidir. Vedalaşmak, insanın kendi kendisiyle de yaptığı bir şeydir : Karşısındakinin bakışları altında kendine arka çıkmasıdır."
Sayfa 286Kitabı okudu
Çünkü kelimenin tam ve eksiksiz anlamıyla bir veda bu anlama gelir: İki insan, birbirinden kopmadan önce, birbirlerini nasıl görmüş nasıl tanımış oldukları hususunda anlaşırlar. Aralarında neyin hedefine ulaştığı, neyin yarım kaldığı hususunda. Bunun için korkusuz olmak gerekir. Uyumsuzlukların verdiği acıya katlanabilmelidir insan. Olanaksız olanı da kabul edebilmelidir. Vedalaşmak insanın kendi kendisiyle de yaptığı bir şeydir: Başkalarının bakışları altında kendine arka çıkmasıdır.
Sayfa 286Kitabı okudu
Reklam
Bi hikaye…
Adamın teki treni kaçırmakta olduğunu fark edince koşarak sondaki vagona güç bela atmış kendini. Bu vagon yolcu vagonu değilmiş ama adam ne vagonu olduğunu içeri girince anlamış. İçeride et taşımak için kancalar varmış. Adam etlerin en aşağı eksi 32 derecede saklanacağını bildiğinden, can havliyle kendini dışarı atmaya kalksa da vagonun kapısı içeriden açılmıyormuş. Donarak öleceğini anladığında, çantasından kâğıt kalem çıkarıp sevdiklerine bir veda mektubu yazmaya karar vermiş. Bu mektupta an ve an neler yaşadığını paylaşmış. Son satırları “ellerim artık donuyor yazmaya devam edemeyeceğim” olmuş. Adam ertesi gün ölü bulunmuş. Bütün bulgular donarak öldüğüne işaret ediyormuş. Ancak içeride et olmadığı için soğutucusu çalışmayan vagonda neden donmuş olabileceğini kavrayamamışlar. Ta ki mektubu okuyana kadar. Senin Adın Aşk Zeynep Tokuş Yılmaztürk
Anneye Veda Edememek
"İç dinamiğini de belirlemiş olan hayatının o güne kadar ki çatısı çöktüğü için çok erken evlenmenin sana neler kaybettirdigini şimdi keşfeder olmuştun: Aile içindeki rolünün dışında kendine ait bir hayat. Kitap sormaya başladın, meraklı bir öğrenci gibi çevirdin sayfalarını, beceriksizce, acemice ama gözlerin parlayarak. Bir keresinde kitabevinde bir rafın önünde dururken gördüm seni, sen beni fark etmemiştin, elinde kitap açıktı. İşte o an sevdim seni anne, içimden yanına gitmek geldi. Ama bu tam bir hata olurdu: Seni yine eski hayatına gönderirdi."
Sayfa 289 - Kırmızı KediKitabı okudu
208 syf.
8/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Modern dünyanın yaraladığı bilincimizi okuma niyetiyle çıktığım yolda bolca İran siyaseti ile karşılaşıp bir miktar hayal kırıklığı yaşamış olsam da başa dönseydim gene okurdum dediğim bir eserin sonuna geldim nihayet. Nihayet diyorum çünkü zor bir okuma süreci oldu. Oldukça ağır bir şekilde eser. Eserin bolca felsefe içermesi, tarih içermesi,
Yaralı Bilinç
Yaralı BilinçDaryush Shayegan · Metis Yayıncılık · 2017372 okunma
Şiir annelik sanatıdır, şairlikse klişe!
Hangi bahçelerde Hangi çocukluk kaldı Treni buradan çoktan gitmiş gençliğin.. Beklese kim gider beklemese de Bir nefes ver, bir gazel dök Nerede veda ettiysen kendine Eski hayalhanede bir odası bile yok ıssızlığın Balkonsa hiç olmadı birazı şairane Biraz da düzayak şiirine yakıştırdığın, Hangi şiirden mektup geçtiyse seni Terkederek şiirin gurbetine Oysa, gülden bir anneydi zarfın Açılmıştın o ikindi üstüne Yağmurun söylediği o kırmızı evde...
Reklam
43 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.