Koskocaman 2 ay tatilim bitti. Yarın okul.. Aslında içim biraz buruk. Kitaplar yüzünden. Bugün 2 aylık ganimetlerime baktım. 2 ay içinde okuduğum unutamayacağım kitaplar:
1. Seksen Günde Devri Alem
2. Charlie'nin Çikolata Fabrikası
3. Furuğ-i Ferruhzad
4. Veda
5. Martı Jonathan Livingston
6. Yusuf ile Zuleyha
7. On İki Sandalye
8. Mavi
Açıkyürekli bir vedalaşmayı korkakça bir vedalaşmadan ayıran nedir?Senden açıkyüreklilikle ayrılmak demek ,bizim,seninle benim ,aramızda ne olduğuna dair seninle bir fikir birliğine varmak için çaba göstermemiz olurdu.Çünkü kelimenin tam ve eksiksiz anlamıyla bir veda bu anlama gelir:İki insan ,birbirinden kopmadan önce ,birbirlerini nasıl görmüş ,nasıl tanımış oldukları konusunda hususunda anlaşırlar.Aralarında neyin hedefine ulaştığı,neyin yarım kaldığı hususunda .Bunun için korkusuz olmak gerekir.Uyumsuzlukların verdiği acıya katlanabilmelidir insan.Olanaksız olanı da kabul edebilmelidir.Vedalaşmak ,insanın kendi kendisiyle de yaptığı bir şeydir:Başkalarının bakışları altında kendine arka çıkmasıdır.
Hazırlan otuzaltı(n) saatlik yola
Kokusuyla,çarşafıyla tozuyla
Karşımda yaşlı nine kucağında kızıyla
Materyalist kahrı yaşamışların kanıksadığı çile
ve sabır muazzam...
Kışıyla , yazıyla ,ayazıyla
Küçük bir kompartman
dört farklı yaşam
Göz açıp kapayıncaya kadar oluşuyor keşkeler. Böyle böyle geçiyor ömür. Ardında tadı damağında kalan mutluluklar, peşi sıra pişmanlıklar ve cevapları olmayan sorularla veda treninin bacasından tüten duman eşliğinde omuzlara alınıyorsun. Ne acı değil mi? O yüzden hayıflanacak eksiklikler yerine, şükredecek mutluluklar peşinde koşmalı insan. Koşabilen ayakları varsa, aldığı nefes tamsa her koşulda boğazdan geçecek olan tek bir lokma...
Sağlık seninle olsun, zaten dünya hırsları çok saçma...
Hangi bahçelerde hangi çocukluk kaldı
Treni buralardan çoktan gitmiş gençliğin
Beklese kim gider,
Beklemese de bir nefes ver,
Bir gazel dök, nerede veda ettiysen kendine...