Methini duya duya bir hal olduğum, antikahramanlı bu romanı okudum sonunda. Gaye Boralıoğlu'nun ellerine sağlık, ne güzel bir pislik yaratmış öyle. Hep kendini haklı gören, tembel, beceriksiz, iş bilmez, aklı uçkurunda, pişkin bir adam kahramanımız,tanıştırayım, Hilmi Aydın. Ay gerçekten hayatın içinden, çok gerçek, çok sahici bir adam yaratmış. Hatta yaratmamış, o hep var, bir yerlerde yaşıyor, hepimizin hayatında onun gibi birileri olmuştur, heh işte onlardan birini almış bu romana koymuş, kurgu değil bildiğin gerçek, gepgerçek. Iste böyle bir adamı anlatıyor roman. Babasının gölgesinde kalmış, onu alt etmeye çalışmış, kırmış, kırılmış, olduramamış bir adam Hilmi, 20 yıllık evliliğinin de başını yiyor. Bir başka kadına kaptırıyor kendini, karısını aldatıyor ama bunun bile arkasında duramıyor. Karısından ayrılmak istemiyor, olay çıkarıyor, sonunda alnının ortasından kurşunu yiyor. Roman da böyle başlıyor, sonra neler neler oluyor, olay nerelere geliyor, Hilmi Bey daha neler yaşıyor, yaşatıyor okuyoruz. Kah Hilmi Aydın anlatıyor bizlere kah anlatıcı. Bu durum çok hoşuma gitti doğrusu. Anlatıcının doğruları olduğu gibi anlatması, onun anlattıklarına düzeltmeler yapması çok iyiydi, romana eğlenceli bir hava da katmış bence. Üstelik anlatıcının varlığı Hilmi Aydın'ın nasıl bir manipülatör olduğunu daha da bir göstermiş, karakterin kimliğini çıkartmada oldukça etkili olmuş oldu, çok işe yaradı.. En sonunda iyi de bir sürpriz bekliyor okuru. Velhasıl kelam bizim ülkenin, bizim ülke insanının panoraması olmuş bu roman bizi okumak isteyenlere tavsiyedir.