Gizem Çorak

Gizem Çorak
@venuslbooks
1 May
20 reader point
Joined on April 2021
Operadaki Hayalet,Alıntı
Bağlıyor kader seni bana ilelebet! Bana mı? Yoksa kime? Sonra bitkin, yenik ve zihni boşalmış bir hâlde Christine'in az önce kalktığı koltuğa oturdu. Tıpkı Christine gibi Raoul de kafasını avuçlarının arasına aldı. Kafasını kaldırdığında, genç yanaklarından gözyaşları akıyordu. Bunlar gerçek gözyaşlarıydı. Kıskanç çocukların döktükleri kederli gözyaşları gibi; kaprisle hiç alakası olmayan, hüzünle akan gözyaşları. Bunlar, yeryüzündeki tüm aşıklar için alışıldık gözyaşlarıydı. Raoul, gözyaşlarını kelimelere döktü. "Erik de kim?"
Sayfa 141 - Martı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
368 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 22 days
Dorian Gray’in Portresi
Dorian Gray’in PortresiOscar Wilde
8.5/10 · 73.7k reads
496 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 39 days
Dikenlerin Büyüsü
Dikenlerin BüyüsüMargaret Rogerson
8.2/10 · 1,200 reads

Reader Follow Recommendations

See All
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
"Ne istiyordu?"diye sordu Mercy ağzını örten parmakları arasından. Elisabeth tereddüt etti. Her şeyi açıklayabilir, Mercy'den ona yardım etmesini ve Ashcroft'a karşı ifade vermesini isteyebilirdi. Ama ona kim inanırdı ki? Dünyanın genç kadınlara, özellikle de erkeklerin hoşuna gitmeyecek şekilde davrananlara ve erkeklerin duymaya hazır olmadığı doğruları söyleyenlere hiç de iyi davranmadığını artık biliyordu. Elisabeth'i dinelemedikleri gibi Mercy'ye de kulak asmayacaklardı.
Sayfa 186 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
"Haydi, dışarı çık canım," diye tatlı sözlerle kandırmaya çalıştı başhemşire. Elisabeth'le küçük bir çocukmuş gibi konuşuyordu. "Uslu uslu gel bakalım, sana ateşin yanında lezzetli mi lezzetli sıcacık bir yemek vereceğiz. Hoşuna gitti, değil mi? Yahni ve ekmek, üstüne de kuru üzümlü puding, hem de istediğin kadar. Ben Başhemşire Leach, seninle iki iyi arkadaş olacağız." Elisabeth bakışlarını yerden ayırmadan, tökezleyerek dışarı çıktı. Adamlardan birinin arkasından yaklaşıp deri kayış ve kopçalarla etrafını sarmaya başladığını yüzüne düşen saç perdesinin aralığından görebiliyordu. Onların ne olduğunu anlayınca midesi kalktı: Bunlar sadece el bileklerine değil, ayak bileklerine de takılacak dizginlerdi. Paniklememek için kendini zorladı. Adam neredeyse üzerine çıkmayacakken birden arkasını dönüp dişlerini göstererek bacaklarının arasına diz attı. Adam inleyip iki büklüm yere yığıldığında az kalsın suçluluk duyacaktı ama bu hissi çok uzun sürmedi, çoktan koşmaya başlamıştı ve Başhemşire Leach arkasından bağırıyordu.
Sayfa 180 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
Havada kaygı verici bir basınç vardı. Kara büyü kitabı masanın üzerinde süzülüyor, sayfaları su altında sürükleniyormuşcasına kendi kendine hafif hafif çevriliyordu. Duvarı kaplayan raflardaki diğer kara büyü kitapları huzursuzca fısıldaşıyor ve hışırdıyordu Lorelei, Elisabeth'i bir divana oturttu. Elisabeth minderlere dokunur dokunmaz kemiksiz kaldı: Bacaklarından biri kaymış , çok tuhaf bir açıyla sarkıyordu ama onu hareket ettirecek gücü yoktu. İpleri kesilmiş bir kukla gibi hissediyordu.
Sayfa 154 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
"Ne kadar da büyüleyici görünüyorsun." İblis öne çıkıp ellerini bileklerinden Elisabeth'in omuzlarına koydu, gözleri mum ışığında al al parlıyordu. İnsanlık dışı güzelliği hem cezbedici hem de iticiydi, tıpkı buzdan yapılmış bir heykel gibi. "Ama tabii," diye devam etti, "Siz ölümlülerin büyüleyici görünmesi hiç de zor değil. Hepiniz yavru kediler gibi öyle hassas, narin ve sevilesi bir yumuşaklığa sahip canlılarsınız ki... Biraz benimle gelir misin?" Elisabeth'in üzerne tanıdık ve sersemletici bir sakinlik hisssi çökmeye başladı. Gözkapakları birden ağırlaşıp kapandı ve Elisabeth iblisin soğuk kollarına doğru sendeledi.
Sayfa 153 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
Elisabeth düzgünce taranmış saçlarına dokunurken birisinin onu yıkadığına vebkıyafetlerini değiştirdiğine dair daha önceki gözlemini hatırladı. Olan biteni kavrayınca irkildi. "Kıyafetlerimi mi çıkardın?" "Evet. Onlarca yıllık deneyimimle..." Elisabeth'in yüzündeki dehşeti fark edince, Silas onu yatıştırmaya çalıştığını belli eden bir el hareketiyle, "Özür dilerim. İnsan vücuduna ilgi duymuyorum. Yani cinsel anlamda. Bazen unutuyorum... Bunu daha önce söylemeliydim," dedi. Elisabeth onu enayi yerine koymasına izin vermeyecekti. "İblislerin insanlara neler yaptığını okudum. Bize işkence ettiniz, kanımızı akıttınız, iç organlarımızı yediniz. Özellikle de bakirelerin iç organlarını." Silas'ın dudakları gerildi. "İblislerin alt türleri insan eti yer. Onlar bayağı zevklere sahip aşağılık yaratıklardır." "Sen sanki çok farklısın?" Silas'ın dudakları gerilerek daha da inceldi. Her şeye rağmen, Elisabeth'in sözlerine alındığı sarı gözlerinden okunuyordu ve konuşmaya başladığında, her zamanki kibar, fısıltı gibi çıkan sessiz harfleri hafif kabalaşmıştı. "Asil iblisler, pazarlıkta anlaşmaya vardıkları ölümlülerin yaşam gücünden başka bir şey tüketmezler. Başka hiçbir şey umurumuzda değildir."
Sayfa 121 - Silas ve ElisabethKitabı okudu
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
Elisabeth büyücülüğü hep kılıç çekmek gibi hızlıca yapılabilen bir şey olarak hayal etmişti. Şimdi ise Nathaniel'ın odaklanmış yüzüne yayılan dinginliği izlerken, büyü yapmanın nasıl bir şey olabileceğini ilk defa merak etti. Bedensel değil, zihinsel bir çaba gerektiriyordu. Nathaniel derin bir nefes alıp gözlerini açmadan konuşmaya başladı. Dudaklarından dökülen Enokyan dilindeki kulak tırmalayıcı sözler, sessizliği bölüyordu. Rüzgâr şiddetlendi ve Nathaniel'ın etrafında hızla eşmeye başladı, yaprakları ve gazete kağıtlarını etrafa savuruyor uayya fiskiyedeki suyun akışını bozuyordu. Elisabeth'in saçları omuzlarının üzerinde uçuşuyor, Nathaniel'ın yüzündeki dingin ifade mükemmelliğini koruyordu . Bu, kılıç çekmek gibi bir şey değildi. Bir orduya emir vermek gibiydi. Tanrılaşmak gibi... Gökyüzü karardı. Kara bulutlar toplaşıp dönerek meydanın üzerinde kaynayan bir girdap oluşturdu. Nemalanan hava gitgide daha bir boğucu bir hal aldı. Sokak lambaları söndü. Bulutların derinliklerinde yeşilimsi bir parıltı çıkarak fırtınadan önceki tekinsiz alacakaranlıkta her şeyi sırılsıklam etti.
Sayfa 108 - Sihirzade Thorn ve ElisabethKitabı okudu
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
..... Sihirzade, Elisabeth'i hayretler içerisinde bırakarak pis pis sırıttı. Dağılmış saçlarını düzeltirken, "Merak etme," diye Elisabeth'e güvence verdi. "Genç kızlar beni çok daha uygunsuz yerlerde yakaladılar. Dürtülerin zapt edilemeyecek kadar güçlü olabileceğini anlıyorum."
Sayfa 36 - Sihirzade ThornKitabı okudu
Reklam
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
..... "Hadi ama," dedi sihirzade, sabırsızlanmaya başlamıştı. "Seni bir semendere dönüştürmeyeceğim." "Bunu gerçekten yapabiliyor musunuz yani?"diye fısıldadı Elisabeth şaşkınlıkla. "Gerçekten mi?" "Tabii ki." Sihirzadenin gözlerinde muzip bir parıltı vardı. "Ama kızları sadece salı günlerı semendere dönüştürüyorum. O yüzden bugün çarşamba olduğu için şanslısın, bu akşam yemeğinde bir kadeh yetim kanı içeceğim." Çok ciddi görünüyordu. Elisabeth'in çırak cübbesi giydiğini fark etmemiş sanki, sonuçta bu cübbe onun yetim olduğu anlamına geliyordu.
Sayfa 35 - Sihirzade Thorn ve ElisabethKitabı okudu
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
"Kırsalda bazı ilginç şeylerle karşılacağımı söylemişlerdi," dedi. "Ama itiraf ediyorum, kitap ve raf yığınları arasında dolaşan vahşi bir kütüphaneci görmeyi beklemiyordum." Elisabeth görebildiği yerleri dışında o sırada nasıl göründüğünü az çok tahmin edebiliyordu. Tırnakları mürekkep lekesi olmuştu, cübbesi de toz içindeydi. En son ne zaman saçlarını taradığını hatırlamıyordu, bu yüzden de saçları birbirine karışmış kestane rengi tutamlar halindeydi. Koreli temkinli bir şekilde yükseldi. Yeterince kirli ve çirkin görünürse, Elisabet'i vakit ayırmaya ya da sihir yapmaya layık bulamayabilirdi. Elisabeth birden kendini, "Ben de senin beni bulmamı beklemiyordum," derken buldu. Sonra dehşete düşmüş bir şekilde elleriyle ağzını kapattı. "Demek konuşabiliyorsun. Ama benimle konuşmamayı yeğliyorsun?" deyip tek kaşını kaldırdı. Elisabeth başını aşağı yukarı sallamakla yetindi. "Akıllıca bir tedbir. Sonuçta biz büyücüler inanılmaz kötüyüz. Tenhalarda dolaşırız, kötü ritüellerimiz için bekar kızları kaçırırız..."
Sayfa 34 - Sihirzade Thorn ve Elisabeth, Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
Sihirzade yaklaştıkça, Elisabeth kıpırdayamadığını fark edip korkmaya başladı. Bir kara büyü kitabı Elisabeth'in cübbesini sayfalarının arasına almıştı. Öfkeli bir av köpeği misali hırlıyor, cübbesini ağzıyla çekiştiriyordu. Büyücünün gözleri kısıldı, gürültünün kaynağını arıyordu. Elisabeth, cübbesini çaresizce tutup hızla çektiği anda kara büyü kitabı da onu bırakınca sırtını duvara çarpıp rafa doğru yalpaladı ve kitaplık, Elisabeth'i de beraberinde götürerek yere devrildi.
Sayfa 31 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
Sihirzadenin onları bulursa incitmeyeceğini düşünen Katrien'a katılmıyordu. Elisabeth, krallar uğruna savaşmaları için toplu mezarlardan çıkarılan ordularla, kanlı ritüeller için kurban edilen masumlarla ve iblislere adak olarak sunulan derisi yüzülmüş çocuklarla ilgili büyücülük hikayeleriyle büyümüştü. Sonra mahzene de girmiş ve bir büyücünün elleriyle yaptığı eseri bizzat görmüştü.
Sayfa 31 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Dikenlerin Büyüsü,Alıntı
İşaretleri inceledikçe başını iki yana sallamaya devam etti. Sihirzade onlara doğru döndü ve bakışlarını raflara dikti. Gözleri sıradışı derecede açık bir gri tonundaydı, tıpkı kuvars gibi. Bakışları kara büyü kitaplarında gezinirken Elisabeth'in kanını dondurdu. Böyle acımasız bakışlarla daha önce hiç karşılaşmamıştı.
Sayfa 30 - Sihirzade Thorn, Ephesus YayınlarıKitabı okudu
81 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.