BİR MASAL GİBİ Dondurucu soğukta bir an önce evime varabilmek için hızla yürürken, ayağımın ucunda bir cüzdan gördüm.. Hemen aldım. Sahibini gösteren bir kimlik vardır diye acele acele açtım.. İçinde üç dolar ve sararıp kat yerleri yıpranmış eski bir zarftan başka birşey yoktu... Sol üst köşede yalnızca gönderenin adresi, alıcı adresi
Sayfa 133Kitabı okudu
Tel elini kaldırarak ,''Öv beni tanrım,'' dedi, ''Tıpkı benim çağlar daha başlamadan önce var olan seni övdüğüm gibi.Kutsa beni Tanrım, tıpkı senin güneşin altındaki tüm yaratıklar tarafından kutsanışın gibi. Destekle beni Tanrım, Yıldönümlerinin Efendisi, Yııların Hükümdarı, her bakımdan güzel olan.Kudretinin ışınlarının kalbime demir bir elle yön göstermesine izin ver.Oh, Sevinçli Varlık, sevgili oğlunu dinle.''
Sayfa 105Kitabı okudu
Reklam
Muzaffer İzgü (29 Ekim 1933 - 26 Ağustos 2017)
Telsizler hemen çalıştı: “Konuk, ayı avlamak istiyormuş!” Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden… O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte. Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte. Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı
Namaz, mü'minin günde beş defa Allah'ın huzuruna kabulüdür. Namazın pek çok sırları vardır. Bunlardan bir kısmını Mevlâna şöyle anlatır: " Namaz tekbirle girmek ' İlahî, biz senin huzurunda kurban olduk. ' demektir. ( Tekbir getirerek kurban kesildiği gibi, tekbirle namaza girmek de, ' Allah'ım, canımız sana feda olsun! ' anlamındadır. Namazda kıyama durmak, Allah'ın huzurunda kıyametteki muhasebeyi hatırlatır. Biraz sonra, utancından, ayakta durmaya dermanı kalmaz, rükûya eğilir. Başı rükûda iken ' Hakkın suallerine cevap ver ' diye İlâhi ferman gelir. Rükûdan başını, mahcup olarak kaldırır, ayakta duramaz, yüz üstü secdeye kapanır. Tekrar ona, ' Secdeden başını kaldır! Yapmış olduklarından haber ver ' diye ferman gelir. O, mahcup bir halde başını kaldırırsa da, tekrar yüzü üstüne kapanır. O ağır yükün tesirinden dizleri üstüne çöker. Sağa selam verir; enbiya ve melaike tarafına bakar, onlardan şefaat talep eder. Onlar derler: Çare ve yardım günü geçti. Çare, dünyada olabilirdi. Orada salih amellerde bulunmadınız, o günler gitti. Sola selam verir; akraba ve taallukatı tarafına bakar. Oradan da bir fayda göremez. Herkesten me'yus olunca, dua için iki elini kaldırır. ' Ya Rabbi, cümleden ümidimi kestim. Kuluna melce ancak Sensin. Senin rahmet ve mağfiretine nihayet yoktur. ' der. Ne mutlu namazını bu hassasiyetle kılabilenlere!
"Bu ne?" "Serçe parmağım..." "Doğru!" dedi Vanes sonra birdenbire parmağı sertçe büktü. Canı yanan Hrant hızla çekti elini. "Tekrar ver elini!" Şaşaladı Hrant. Şaka olup olmadığını anlamak için bir an yüzüne baktı Vanes'in. "Şimdi avucunu sıkıp yumruk yap!" dedi Vanes. Hrant'ın elini yumruk
Sayfa 138Kitabı okudu
Sen körsün, bense sağır ve dilsiz; o halde elini ver ki, birbirimizin farkına varalım...
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.