Ölümüm hangi koşullarda olursa olsun, ben, komünist geleceğe sarsılmaz bir inançla öleceğim. İnsana ve geleceğine duyduğum bu inanç, bana şimdi bile, hiç bir dinin veremeyeceği bir direnme gücü veriyor.
Beni, eğer, dünya devrimi ileriye doğru bir büyük adım atmazdan önce öldürürlerse - ki herşey onu gösteriyor - en azından, bütün yaşamım boyunca hizmet ettiğim dava yolunda zafere duyduğum yıkılmaz güvenle geçeceğim yokluğa.
İnsanın doğası, derinliği, kuvveti onun manevi yedek güçleri ile belirlenir. Doğal yaşam koşullarının dışına itildiklerinde, kendilerini bütün özleriyle ortaya koyar insanlar, çünkü tam da böyle zamanlarda bu yedek güce başvurmaları gerekir.
Yaşam kolay bir şey değil... Sizi, kişisel felaketlerin ötesine, güçsüzlüğün ve bütün nankörlük ve ahmaklıkların ötesine taşıyacak bir büyük düşünce yoksa kendinizden öte, bıkkınlık ya da ahlaksızlığın içine düşmeden yaşamak olanaksız...
İnsan ancak "öteki"sini tümleyicilik oyunundan dışlayan sınırlar çizerek kendine insan adını verir: yani doğanın, hayvanlığın, ilkelliğin, çocukluğun, deliliğin, tanrılığın saflığını...
Stalin'in baskı politikasında, kişisel intikam hedefi hep çok önemli bir faktör oldu... Stalin şöyle demiş: "Keyiflerin en büyüğü, düşmanını hedeflemek, hazırlanmak, gerektiği gibi intikamını almak ve sonra uyumaya gitmektir."
"Dagegen ist nun einmal kein Kraut gewachsen (bunu iyileştirecek bir ot daha bitmedi)" diye yazıyordu Engels yaşlılık ve ölüm üzerine. Doğumdan mezara kadar giden yaşamdaki bu acımasız yer kuşağı üzerinde sıralanmıştır bütün olaylar ve bütün deneyimler...