Doktorluk görevimle devrimci asker sorumluluğum arasındaki ikilem belki de ilk kez orada karşımda net olarak belirdi. Önümde bir ilaç çantasıyla bir mermi sandığı vardı ve ikisini aynı anda taşıyabilmem mümkün değildi...
Şehir, kişidışı yaşamın aracıdır; içinde toplumsal deneyimler olarak çeşitli ve anlaşılmaz kişilerin, çıkarların ve zevklerin mevcut olduğu bir kalıptır.
İnsanlar ancak birbirlerine karşı korunabildikleri ölçüde sosyalleşebilirler; engeller, sınırlar, kişidışılığın gereği olan karşılıklı mesafe olmaksızın insanlar yıkıcıdırlar.
Bir grup insan politik amaçlarla bir araya gelince kendilerine ortak duruş noktaları tayin ederler ve tayin ettikleri o duruş temelinde davranmaya başlayarak giderek o duruşa inanırlar, onu takıntı yaparlar ve savunurlar.
Rasyonel bir insan, çatışan ihtiyaçları olan kadın ve erkeklerle bir arada yaşamanın tek yolunun kendini yadsıma ve feragat olduğunu bilir. Kitlelerin kendi başlarına göremedikleri de budur.
Geçmişe yönelik bir duygudaşlığa ve belli bir kavrayışa yol açan pişmanlık bugünden vazgeçmemize ve dolayısıyla günümüzün kötülüklerini de belli ölçüde kabullenmemize yol açıyor.