Mandy
Bir Siyah maske tamamıyla deriden yapılmıştı. Gözlerin ve ağzın bulunduğu yerlere dikdörtgen biçimli ince ve dar oyuklar açılmıştı; maskenin göz delikleri hizasından arkaya uzanan bir çift de ince uzun bağcık vardı. Engerek, bağcıkları sıkılaştırdı ve karşısındaki genç kadına bakarken maskeyi başının gerisine doğru iyice çekti.
Gregor Samsa bir sabah kötü bir rüyadan uyandığında, kendini yatağında korkunç bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.” Daha ilk cümlesiyle bile kitabın sonunu merak ettiren bir konu… Sayfalar ilerledikçe Gregor’un hayatına bir böcek olarak devam etmeye çalışmasına ve ailesinin, yakın çevresinin bu durum karşısındaki bocalamalarına tanık oluruz.
Reklam
Babasını ve bunlardan örnek alan başkaları tarafından çocuğun kandırılarak idare edilmesinden vazgeçilmediği için, zavallı çocuk her gün çeşit çeşit, renk renk, özenli özensiz, kaba ince, yerli yersiz yalanları işite işite, kendisi de zekâsının izin verdiği ölçüde, şaka tarzında ufak yalanlar uydurmaya, çevresindekileri aldatmaktan zevk almaya başlamıştı. Bu kötü alışkanlık gitgide ahlakında kökleşerek zekâsıyla orantılı olarak büyüye büyüye diğer eğilimlerin üstüne çıktı. Keşfi Bey, yalanı kimseye zarar vermek düşüncesiyle söylemezdi, fakat söylediği yalanların sonucunun bir kimse için zararlı olup olmayacağını da düşünmezdi.
Çilecinin İyiliği
Sevincin, böyle tedavi aracı olarak reçetelerde yazıldığı en sık karşılaşılan şekli sevindirmenin sevincidir (hayır işlemek, armağan vermek, rahatlatmak, yardım etmek, cesaretlendirmek, avutmak, övmek, ödüllendirmek); çileci rahip bu ilacı, bu “en yakındakileri sevme” ilacını yazmakla en kuvvetli, en yaşam olumlayıcı dürtünün, en tedbirli dozda da olsa bir uyarımını salık vermektedir aslında - iktidar istencinin uyarımını. Her hayır işlemenin, yararlı olmanın, yardımda bulunmanın, ödüllendirmenin beraberinde getirdiği “en küçük bir üstünlük” mutluluğu, fizyolojik açıdan özürlülerin en bolca kullandıkları avunma yoludur, iyi bir doktor nezareti altında olmak şartıyla: aksi halde elbette aynı temel içgüdüye itaat ederek incitirler birbirlerini.
Sayfa 141 - Kabalcı
'' Bir gün olsun birdenbire kaldırım taşları üstüne oturup da, ağlamadı bunlardan biri be! İçlerinden bir kez bile, yolda gördükleri sevgi dolu bir çifte üçüncü kişi olarak sarılmak geçmedi. Elbiseleriyle kendini suya atan da olmadı hiç. Taksi şoförlerine hep istedikleri parayı verdiler. Ne daha azını vermek için kavga ettiler, ne çoğunu vermek akıllarından geçti. ''
Sayfa 44 - Everest Yayınları
Gılgamış destanında Nuh tufanı
Gılgamış, sana gizli bir şey açayım. Tanrıların gizini söyleyeyim: Şurippak, senin bildiğin bir kent, Fırat’ın kıyısındadır. Bu kent çok eskiden varken, tanrılar bu kentin yanındaydılar. Tanrıların aklına bir tufan yapmak geldi. Bunların babaları soylu Anu, hükümdarları yiğit Enlil, büyük vezirleri Ninurta, su yolcuları Ennagi ve Bilge Ea
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.