"Ordunun dereleri aksa yukarı aksa
Vermem seni ellere Ordu üstüme kalksa"
Diye seslenir, bir türlü yan yana gelemediği, soluk soluğa veremediği, yanak yanağa değdiremediği, el ele gezemediği sevdalısına.
Yapraklara, dallara, yeşillere, allara,
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
Yaprak dala, al yeşile yaraşır.
gayrı bundan böyle vermem seni ellere...
Yapraklara, dallara, yeşillere, allara
nice nice yıllara gülüm, nice nice yıllara.
Yaprak dala, al yeşile yaraşır,
gayrı bundan böyle vermem seni ellere...
Çok konuşulan bir icadımız daha var, lakin pek çok ürünümüzde olduğu gibi onun da patenti bizde değil. Onu yurt dışındaki marketlerde (evet o da bir yiyecek) Yunanlılara ya da en gereksizi Bulgarlara ait bir ürün (Greek Yogurt, Bulgarian Yogurt) olarak görebilirsiniz. Yoğurt 'un patenti bizde değildir ama onu dünyaya tanıtan hiç şüphe yok ki biziz. Şimdilerde bir Fransız firması -sanki çok biliyormuş gibi- bize kendi marketlerimizde yoğurt satmaktadır. Oysa bu mucize yiyecek, hakkında uydurulan bir sürü efsaneye rağmen bize özgü ve bizimdir.
Başına bir hâl gelürse
Dağlara gel bağlara gel
Seni saklar vermez ele
Dağlara gel bağlara gel
Bu cânım aşka düşeli
Aşk odu ile pişeli
Yeşil dağlar menekşeli
Dağlara gel bağlara gel
Rakibe mikdârın bildir
Yanma civanlar uydur
Zamane dostundan yeğdür
Dağlara gel bağlara gel
Gevheri düşmüş dillere
Diyâr-ı gurbet illere
Billâhi vermem ellere
Dağlara gel bağlara gel
Gevheri