Kısmet tesellisi
Sultan Mahmud, fakir birini hazine odasına kadar götürmüş ve eline bir kürek tutturmuş. “Daldır şu küreği hazineye, içine ne kadar sığarsa hepsi sana hediyemdir. " demiş. Adam, beklemediği bu teklif karşısında heyecana kapılıp küreği hazineye ters tarafin- dan saplayınca "Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud!" demiş. Sevdiklerimiz karşılaştıkları zorlukları bertaraf edebilsin diye onlara dualar ederiz. Kurtulmaları için elimizden geldiğince onlara destek oluruz. Onların acılarını paylaşmaya gayret acıları tamamen dinsin isteriz. Ama gel gör ki bizi aşan, eder, onla- rın kendi yazgılarının gerektirdiği bu tecellilere engel olamayız. Onlar hakkındaki ilahi takdirin önüne de geçemeyiz çünkü bu, onların kaderidir. Herkes, kendi kaderini yaşar.
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
Doğulu münevver
Atatürk sanki bunu keșfetmiştir. Keza yeni bir Doğulu münevver tipi yetiştirmek istemiş. Gerçi istemiş ama ne kadar yetişmişler, onu da Allah biliyor. Olmamış, olmuyor. "Vermeyince mabut neylesin Mahmud, diye boşuna dememişler. Bu bir fıkradır. Sultan Mahmud bir fakire acıyıp, "Al şu küreği, hazineye daldır, ne kadar altın çıkarırsan senindir," demiş.Adam heyecandan küreği ters saplamış.
Sayfa 249Kitabı okudu
"Vermeyince mabut, neylesin sultan Mahmut."
“Vermeyince mabut neylesin Mahmud,” diye boşuna dememişler. Bu bir fıkradır. Sultan Mahmud bir fakire acıyıp, “Al şu küreği, hazineye daldır, ne kadar altın çıkarırsan senindir,” demiş. Adam heyecandan küreği ters saplamış.
Sayfa 249Kitabı okudu
Vermeyince Mabut neylesin Mahmut?” Sultan İkinci Mahmut, halkın sıkıntılarını anlamak için tebdil gezerken Sultanahmet semtine gelir. Padişahın refakatindeki sivil paşalardan biri “Burada Tıkandı Baba diye biri var hünkârım. Halk arasında pek meşhurdur” der. Sultan Mahmut sorar: “Ona neden ‘Tıkandı!' deniliyor?” “Kısmetsiz olduğu için bu lâkap takılmış sultanım.” “Yaa… Öyleyse onun kısmetini bir de biz deneyelim.” der. Padişah, ertesi gün bir tepsi baklava yaptırarak Tıkandı Baba'ya yollar. Adam “Evde yemeğim yok, ben baklavayı ne yapayım yahu?” diyerek çarşıya gidip bir tepsi baklavayı çeyrek altına satar. Oysa tepsideki her baklava diliminin altına koca bir Osmanlı altını vardır. Tıkandı Baba bir servet kaçırır! Bu kısmetsizlik nedeniyle şaşkına dönen Padişah İkinci Mahmut adama her gün bir tepsi baklava yollar. Olay hep aynı… “Bu adamın kısmetsizliğini mutlaka yeneceğin” diyen İkinci Mahmut bu defa bizzat gider, adamı alıp Sultanahmet meydanına götürür ve eline bir gülle verip: “Bunu aşağıya doğru at. Ulaştığı noktaya kadar kaç arşın mesafe varsa, sana o kadar altın vereceğim. Haydi, koluna kuvvet…” der. Tıkandı Baba heyecanlanır ve “Zengin olacağım” diye düşünür. Kazanacağı altınların hevesiyle gerildikçe gerilir, fakat fırlattığı demir gülle bir direğe çarparak dönüp kafasına düşer ve talihsiz Tıkandı Baba orada hemen ölür. Padişah İkinci Mahmut şaşkınlıkla karışık derin acıma duygusu içindedir. Yerde cansız yatan adama uzun uzun bakarak şöyle der: “Vermeyince Mabut, neylesin Mahmut?”
Reklam
53 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.