Resûlu Aleyhissalatu vesselâm şöyle buyurmuş­tur: "Malını, namusunu ve dinini savunurken öldü­rülen kimseler şehidtirler."
Sayfa 225Kitabı okudu
Bu evliliklerde itirazcıların zannettikleri gibi, nefs ve şehvet mülahazası bulunsaydı, Allah Resûlu Aleyhissalatu vesselâm, çoğu güzel olmayan ve bir sürü problemi bulunan orta yaştaki dul kadınlarla de­ğil, genç ve taze bakirelerle evlenecekti. Çünkü bun­larla evelenmesini engelleyen hiçbir engel yoktu.
Sayfa 192Kitabı okudu
Reklam
Efendimiz'in Hafsa validemiz ile evliliği
Bazı saliha kadınlar, kocaları ölünce yalnızlığa terk edilmişlerdir. O bu kadınların salahet, hicret ve er­ken müslüman olmak gibi hallerini göz önüne alarak onlara sahip çıkmış ve onları sıcak bir yuvaya kavuş­turmuştur. Bakın, buna dair bir misâl vereyim. Hz. Ömer'in kızı Hafsa'nın kocası şehid edilmiş ve bu sali­ha kadın yalnız kalmıştı. Babası olan Hz. Ömer, kızını bu yalnızlıktan kurtarmak için, onu Hz. Ebubekir'e tek­lif etti. Olumlu cevap alamadı. Hz. Osman'a teklif etti. Olumlu cevap alamadı. Bu olumsuz cevaplar üzerine daha da kırılmış bir halde, olayı Allah Resûluna arz et­ti. Allah Resûlu Aleyhissalatu vesselâm, bu büyük insa­nı bu keder ve sıkıntıda bırakmanın doğru olmadığını düşünerek, kızını kendisinin alacağını söyledi.
Sayfa 191Kitabı okudu
Yastık, koltuk, duvar gibi bir şeye yaslanmış bir halde bir şey yemek. Bu pozisyonda yemek ye­mek, kibirli insanların âdetidir. Onun için, Allah Re­sûlu Aleyhissalatu vesselâm bundan menedilmiştir.
Sayfa 189Kitabı okudu
Zekât ve sadaka almak. Zekât ve sadaka almak kendisine haram olduğu için, Allah Resûlu Aleyhissalatu vesselâm aç ve muhtaç olduğu dönemlerde de, bunları almamıştır. Bunun sebebi, zekât ve sadaka alan elin bunları veren elin altında olması ve alanın verenin önünde küçülmesidir. Allah Resûlu Aleyhissalatu vesselâm ise herkesten daha üstün ve daha şe­reflidir. O, beşeriyetin ziyneti, zübdesi ve ziyasıdır." O, Ademoğullarmın seyyidi ve efendisidir." O, kâinâtın fahri ve iftiharıdır. Bu sebeple, zekât ve sadaka al­mak ona yakıştırılmamıştır.
Sayfa 188Kitabı okudu
Düşmanla savaşırken, vaziyet ne olursa olsun, geri çekilmemek. Savaş taktiğinin gerektiği hallerde geri çekilmek, diğer mü'minler için câiz iken, çekil­memek ve harp sonuçlanıncaya kadar sebât etmek Peygamberimiz için farz kılınmıştır. Bu' sebeple, Uhud ve Huneyn savaşlarında Islâm askerleri (as­hap), bir ara geri çekilmek zorunda kaldıkları halde, Allah Resûlu Aleyhissalatu vesselâm hiç geri çekil­memiş ve bu yüzden ortada kalıp düşmanın toplu hucumuna maruz kalmıştır. Fakat buna rağmen, Al­lah teâlâ onu korumuştur. Nitekim Kurân-ı Kerim'de de onun korunacağı sözü verilerek şöyle buyurul­muştur: "Allah seni insanlardan koruyacaktır." (Maide 67)
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 971 ile 980 arasındakiler gösteriliyor.