Ödül almış olan korkunç bir fotoğraf geliyor aklıma. Adım atacak hali kalmamış Afrikalı bir çocuğun fotoğrafı. Öylece kalakalmış ve ölümü bekliyor. Ölümü bekleyen sadece o değil. Hemen arkasında kendisinden büyük bir akbaba da ölümü çıldırtan bir sabırla bekliyor. Çocuğun çok yakınında, gözle- rinde ölümün ürkütücü izleriyle, birazdan artık hiçbir zaman kıpırdayamayacak hale gelecek çocuğu bekliyor. Çocuğun korku tepkisi gösterebilecek kadar bile mecali kalmamış. Adam tam bu sırada basmış deklanşöre. Bu fotoğraf ona ulus- lararası bir ödül kazandırdı. Önemli fotoğrafçılık ödüllerin- den birini. Ancak ödülü aldıktan iki, üç ay sonra intihar etti adam. Böyle bir ânı ölümsüzleştirmenin vicdan azabına, korkusuna, nefretine, acısına, artık adına ne derseniz deyin dayanamayıp intihar etti.
İdeal Hayat: “İyi dostlar, İyi kitaplar ve bir de huzurlu bir vicdan; işte ideal hayat.”
Reklam
Sadece canlı olan, acı çekebilen hayat düşünme yetisine sahiptir. Yapay zekada eksik olan tam da bu hayattır: “Biz düşünen kurbağalar değiliz, soğutulmuş iç organları olan nesnelleştirici ve kaydedici aletler değiliz - düşüncelerimizi sürekli olarak acılarımızdan doğurmamız ve onlara içimizdeki kan, yürek, ateş, haz, tutku, azap, vicdan, kader, talihsizlik gibi her şey anaç bir şekilde vermemiz gerekir.”
"Çıkar konuşunca, vicdan susar." - Cemil Meriç
Vicdan sahibi olamayacak kadar yoksulsun.
Satılık Vicdan
Parasını kaybetme korkusu kadar vicdanını kaybetme korkusu yaşasaydı insan işte o zaman insan olabilirdi insan...
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.