Samimiyet ve ihtimamın olduğu yerde kalp kırıklığı vardır, bize insan olduğumuzu hatırlatır. Ne umdun ne buldun, neyi kaybettin? Sevginin o güzel çaresizliğidir ki kalp kırıklığı olarak tecelli eder ve bizi büyütür. Sevdiğin, ihtimam gösterdiğin, baş tacı ettiğin için kalbin kırılır. Artık senin elinden tutmayanı, senin de bırakman gerektiğini anladığın o an, kalbin kırılmış demektir. Sevdiğimizden inciniriz. Bir şeyler daha güzel olsun diye düş kurduğumuz için dünya bizi yaralar. Yarık başlar ve kırık kalpler, dünyanın kenarından geçerken gerçeğin kaza oklarıyla yaralanmış ruhlardır. Onlar, kaybolmuşlara fener tutmak, susamışlara bir tas su vermek için kalabalıklara sokuldukları her seferinde incinir ama dünyayı imar etmekten de geri durmazlar. "Bir tek hayatın bile sırf siz yaşadınız diye daha rahat soluk almış olduğunu" bilmek, bu nazenin ruhların sevincidir. Dünyayı bulduklarından daha iyi bırakmak ödevindedirler. Çünkü vicdan, aldırış etmektir. Bize "Başka türlü yapamazdım!" dedirten şeydirke
Kemal Sayar
Kemal Sayar
Biz başka bir dünya mümkün derken, başka acılara nasıl seyirci kalabi­liriz? Vicdan, içimizde söylenmeden duruyorsa, solun vicdan demek olduğuna kimi inandırabiliriz? Vicdanı olmak, itirazını herkesin duyabileceği kadar yükseltmektir.
Reklam
448 syf.
·
Puan vermedi
İstanbul başka şehirlere benzemez! Halep düşerse üzülür insan. Kabil düşerse canı acır. Paris düşman postalını uzaktan görse bacaklarını aralar. Berlin ikiye ayrıldı, dünya gene de dönmeye devam etti. New York'un kalbine uçak sapladılar, düzen yeniden, yine kuruldu. Ama İstanbul öyle mi ya! Batı'nın sınırıdır burası. Doğu'nun başkenti... Bu şehir dengede tutuyor dünyayı. Tahterevallinin ortası… İstanbul tökezlese insanlık düşer!..." Yavuz: Beş yüz yıllık tılsımlı gömleğin gücüyle geçmişten el alan bir delikanlı… İstanbul'un muhafızı o! Korkut: Âşık olduğu kadını elde eldebilmek için ölümsüzlüğün sırrını arayan tutkulu bir adam. Aslı: Hiç bitmeyecek bir vicdan azabıyla yaşamaya çalışan, yükseklerde gezmeyi seven âşık bir genç kız. Karakalem: Kadim kötülüğün yeryüzündeki gölgesi; rubi gözlü karga. Ahmet: İstanbul'un dehlizlerini kendine yol yapan, uğradığı ihanetle ışığa küsen yakışıklı bir profesör. Güneş: Güzelliği bahtsızlığına sebep bir kadın… Hızır Ağa: Denizli'nin ücra bir köyünde, koca yüreği sırlarla dolu bir muhtar. N. İpek Gökdel'in yazdığı Karakalem'de zaman içerisinde yapacağınız yolculuk, size tılsımlı bir İstanbul hikâyesi sunuyor!
Karakalem
KarakalemN. İpek Gökdel · DEX Kitap · 2018169 okunma
Ve uyumuyorsa eğer, vicdan azabı çekiyor demekti.
Altıncı Koğuş
Altıncı Koğuş
“İnsan için vicdan özgürlüğü kadar çekici, ama o kadar da azap verici şey yoktur.”
Cesur olun ve korkaklardan uzak durun! Bilin ki, İslam korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir. Korkaklar, az ya da çok Allah'a ibadet eden, bayramlan kutlayan, dinin belli bazı adet ve sembollerini yerine getiren, fakat korku sebebiyle değerleri için savaşmaktan kaçan, ticarette son derece soğukkanlı olarak aldatan, vicdan azabı duymadan başkalannın sırtından geçinen, bin sene yaşayacakmış gibi hayatlarını ve makamlarını korkuyla koruyan, kendilerinden güçlü olanlara esirmişçesine yalakalık yapan kimselerdir. Bu tip insanların en belirgin özellikleri korkaklıktır. Hayatlan için korku, malları için korku, makam ve mevkileri için korku. Bütün çabaları bir güç sahibinin veya iktidarın desteğini kazanmaktır. Bunca korkuyla yaşamalarına rağmen onların hayatında tek bir korku eksiktir. O da Allah korkusu. Onlar hep bu ruhla ve böylesine belirsiz ve ikiyüzlü bir atmosferde kendi nesillerini büyütürler
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.