Aliya İzzetbegoviç'in Türklere Yazdığı Mektup
"Merhaba efendim, ben Aliya. Aliya İzzetbegoviç. Bosna-Hersek'in cumhurbaşkanıyım. Sizi Devlet-i Aliyye'nin en güzel şehirlerinden birinden, Bosna Sarayı'ndan, sizin daha sık kullandığınız haliyle Saraybosna'dan selamlıyorum. Bu kısacık sohbetimizde, parçası olduğumuz Avrupa'dan, Avrupa'nın ve Batı'nın
"Kitap okumayı seviyorum, bu beni rahatlatıyor ama sadece okumak da değil, onları tam anlamıyla anlamak istiyorum, her şeyi bilmek istiyorum ben. Yazarları, o kitapları yazdıkları yerleri, yazma sebeplerini, yaşadıkları dönemi, o dönemin şartlarını... Sadece raftan bir kitap almak ve kütüphanemi doldurmak istemiyorum. Jane Austen'in masasına dokunmak istiyorum mesela, Dante'nin Beatrice ile karşılaştığı o sokaktan geçmek istiyorum. Hemingway'in kendini öldürdüğü o silaha dokunmak istiyorum. Notre Dame Katedrali'nde 'yazgı' kelimesini arayıp parmaklarımı o duvarda dolaştırmak istiyorum. Bence insan sırf matematikte başarılı diye tıp okumamalı; evet, benim için çok kolay olurdu ama bende bir insanı iyileştirme güdüsü yok, yolda gördüğüm birini hastaneye götürebilirim ama onun yarasına dokunamam ya da başkası sırf çok iyi ezber yapıyor diye hukuk okumamalı, önemli olan vicdan sahibi olması olmalı, adaletli olması; meslekler derslerdeki başarıya göre değil, insan ruhuna göre seçilmeli. Ailem benim ruhumda edebiyatın olduğuna inanmıyor çünkü onlar bakarken hiç şiir okumadım, onlar etrafımdayken elimde sadece test kitaplarım vardı, bu biraz da benim suçum, onlara kendimi anlatamadım."
Reklam
"İnsanlık, dengesizliklerle kurulmuş bir düzendi. Hırsın, öfkenin ve kıskançlığın gölgesinde insan ; bir başka canı doğrar, vicdan köşeden göründüğünde yaptığına oturup ağlardı. Önemli olan vicdanın görünmesi değildi. Vicdan ne kadar yanında, yakınında kalacaktı? "
Sayfa 241 - Theseus YayıneviKitabı okuyor
736 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Spoiler uyarısı?
Herkesin içinde barındırdığı bir his vardır. Adlandırılması zor, ifade edilemez bir his. "Yolunu mu kaybettin Su Varisi?" Nova'nın artık kaybedebileceği bir yolu yok. Çünkü onun artık Daren'i yok. Daren'in artık Nova'ya ihtiyacı yok. Nova çektiği vicdan azabının bedelini öderken bu azaptan kurtulmak için fedakarlıklar yaparken, Tanrı'yı ,Arın'ı, ona inanmış olduğu gerçeğini, onu umut olarak görmüş olduğu gerçeğini görmezden geldi. Ama en çok da Nova acı çekti. En çok da o bedel ödedi. Ve herkesin gözünün önünde erirken yok olurken, sönerken kimse ona nasılsın demedi. Artık Daren'in Nova'sına ihtiyacı yok. Artık Arın'ın gözlerinde sınırı olmayan bir delilik var. Kitabın konusundan bahsetmeyeceğim bu sefer çünkü artık konun konuyla bir alakası yok. Konu artık bu kitabın nasıl hissettirdiği. Serinin türü fantastik olsa da insanın kendinden çok fazla parça bulduğu bir seri. İkili ilişkilerin nasıl boyutlara ulaşabileceği, hislerin ne kadar görünmez olabileceği, bir insanın size bakarken aslında sizi görmediği... Ve duyguların ne kadar aldatıcı olduğu. Kendi hikayesinin sonunu getirebilecek güce sahip olmayan insanlar için üzülüyorum ve bu sonda onların nasıl taşacaklarını merak ediyorum. Bu sonda sınırları nasıl yok edeceklerini görmek için sabırsızlıkla bekliyorum. Kaderlerine boyun eğmeyecek olanlar beraberinde herkesi götürür. Bu sonda Artık önemli olan tek şey kadere boyun eğmeyen kişinin ne yapacağıdır. Kitapla kalın...
Deliler ve Cellatlar
Deliler ve CellatlarN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 202471 okunma
Filozofun yaşama biçiminin felsefesini belirlemesinin önemli bir şey olduğu gerçeği, filozof olmayan bireyler için de geçerlidir. Hayatın anlamlı ve dolu dolu yaşanabilmesi için kişinin hayatını nasıl yaşayacağıyla ilgili değerleri belirlemiş olması ve en zor koşulda dahi o değerler doğrultusunda se- çimler yapabilmesi, kararlar alabilmesi gerekir. Ama zor olan, hayatımızı üzerine inşa edeceğimiz o değerleri belirleyebilmektir. Bunu yapmanın yolu yüreğinin götürdüğü yere gitmekten değil vicdan ve aklımızın rehberliğinde kendimiz üzerine düşünmeye başlamaktan geçer.
Sayfa 101
166 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Bir Müslümanın davası, bir insanın davası, insanlığın davasıdır. Kudüs, hepimizin ortak mirasıdır ve korunması için elimizden geleni yapmalıyız. Ümmetin İlk kıblesidir, Kıyamıdır... Ey Müslümanlar ne kadar daha sessiz kalacaksın… Artık bu zülme bir dur de! Filistin'de şu anda devam eden savaşta, masum insanlar ve çocuklar hayatlarını
Her Müslümanın Ortak Davası Kudüs
Her Müslümanın Ortak Davası KudüsYusuf el-Karadavi · Nida Yayıncılık · 20212,051 okunma
Reklam
154 syf.
8/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Ne olursa olsun, zaman en kötü günü de sona erdirir
Shakespeare’in geçen 500 yıla rağmen, hala Dünya Edebiyatı’nın en önemli isimlerinden biri sayılmasının nedeni, muhakkak tartışılmıştır, tartışılmaya da devam ediyordur. BBC’nin yaptığı “1000 Yılın Dâhileri” anketinde Newton, Churcill gibi isimleri geride bırakan Shakespeare, tüm bu tartışmaların üzerinde büyük bir sonuç olarak durmaktadır.
Macbeth
MacbethWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922,2bin okunma
Sizin küçük hatanız insanın bütün hayatını mahvedebiliyor.Siz unutunca ya da üstünü örtünce geçmişi kapattım açmayalım deyince onarılmıyor bazı hata dedikleriniz. Bir hatanın nelere mal olacağını ölçüp tartın , Eğer hata dediğiniz iki gün, iki ay, ya da iki yılda üstesinden gelinebilecek kadar hafifse hata deyip geçilir.Çünkü unutulur. Ömür
"Bir insan nereye giderse gitsin yanında götürdüğü en önemli iki şeyden biri yüreği, diğeri de zihnidir. Eğer kafası sıkıntılarla doluysa, dünyanın en huzurlu yeri bile rahatlatmaz. Kocaman, huzur ve sevgi dolu bir kalbe sahipse de nereye giderse gitsin yalnız kalmaz. Size doğru yolu gösterecek, yapmanız gereken şeyleri söyleyecek tek şey yüreğinizdir. Beyin akıl verir ama ruhu yoktur. Vicdan, merhamet, sevgi gibi duyguları barındırmaz. Ama yürekler bize yol gösteren en büyük hazinelerdir.."
592 syf.
·
Puan vermedi
Bir Us Yarılması
Lanetlenmiş Sayru( Hasta) Usman (Akıl adamı)… Mel’un Sayru Usman… Ciddi bir şekilde incelenebilecek bir roman kahramanı Us(man)… Kibirli, hırslı, eleştirdikleri, yargıladıkları gibi olan ama onlar gibi olmamak için de bir yandan kendi kendini yiyen bir Sayru Usman…Şizofrenik bir vaka olan Sayru Usman bas bas bağırıyor yedi defter tüm ülkeye,,,
Mel'un
Mel'unSelim İleri · Everest Yayınları · 2019139 okunma
Reklam
"...gerçek şu ki modern çağın sekülarizasyonunun en önemli sonucu, geleneksel dindeki yegâne siyasal unsurun, cehennem korkusunun dinle birlikte kamusal yaşamdan tasfiye edilmiş olmasıydı. Hitler ve Stalin dönemlerinde baştan aşağı yeni ve eşi benzeri görülmemiş cinayetlerin her iki ülkede de neredeyse hiçbir karşı koymayla karşılaşmadan siyaset alanını istila ettiğini görmüş olan bizlerin, bu gelişmenin vicdan muhasebeleri üzerinde yarattığı "ikna edici" etkiyi hafife alacak son kişiler olmamız gerekir."
Sayfa 191 - İletişim Yayınları
ERKEK TİPOLOJİLERİ Kişilik sorunu, otuz yıllık mücadele tarihimizin en temel sorunu olarak süregelmiştir. Kürt toplumsal gerçekliğinin karmaşıklığı, dış güçlerin baskıcı-asimile yöntemleri ile ortaya çıkan kişilik gerçekle- ri, her boyutuyla içinde bulunduğu çıkmazı derinleştirmiştir. Kürtlük bilincinin kişiliklere parçalı yansıması, ağırlıkta da
Yaşam yürür; ihtiyaçlar hızla değişir, din kanunları, kesinlikle ilerleyen yaşamın önünde, biçimden ve ölü sözcüklerden fazla bir değer, bir anlam ifade edemez hale gelirler. Değişmemek dinler için bir zorunluluk haline gelir. Bu nedenle dinlerin sadece bir vicdan işi olarak kalması, günümüz uygarlığının esaslarından ve eski uygarlıkla yeni uygarlığın en önemli ayırt edici özelliklerinden birisidir. Esaslarını dinlerden alan kanunlar, uygulandıkları toplumları indikleri ilkel dönemlere bağlarlar ve ilerlemeye engel belli başlı etken ve nedenler arasında bulunurlar.
Sayfa 373Kitabı okudu
"Ödül almış olan korkunç bir fotoğraf geliyor aklıma. Adım atacak hali kalmamış Afrikalı bir çocuğun fotoğrafı. Öylece kalakalmış ve ölümü bekliyor. Ölümü bekleyen sade­ce o değil. Hemen arkasında kendisinden büyük bir akbaba da, ölümü çıldırtan bir sabırla bekliyor. Çocuğun çok yakı­nında, gözlerinde ölümün ürkütücü izleriyle, birazdan artık hiçbir zaman kıpırdayamayacak hale gelecek çocuğu bekli­yor. Çocuğun korku tepkisi gösterebilecek kadar bile mecali kalmamış. Adam tam bu sırada basmış deklanşöre. Bu fotoğ­raf ona uluslararası bir ödül kazandırdı. Önemli fotoğrafçılık ödüllerinden birini. Ancak ödülü aldıktan iki, üç ay sonra in­tihar etti adam. Böyle bir anı ölümsüzleştirmenin vicdan aza­bına, korkusuna, nefretine, acısına, artık adına ne derseniz deyin dayanamayıp intihar etti..."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.