Başkanda şu dört karakterin bulunması ve bunlara riayet etmesi zaruridir:I — Direktiflerinde şaka yapmaktan sakınmalıdır.
II — Yalan vaadlarda bulunup, kendisinden idarecileri ve halkı soğutmamalıdır.IH — Kanatkâr ve halkm gözünde ayıplanmıyan bir Başbakan seçmelidir.IV — Suçlu ve gayr-ı ahlâki hayat yaşıyanlara şahsi arzu ve kızgınlığını gidermek için değil, onları islâh etmek için vermelidir.
V — Bütün halkm kalplerine sevgisini yerleştirip
onları kendisinden hoşnut etmelidir.
VI — Halkına korku vermeksizin, ülke politikasını yürütmeii ve otoriter idaresini onlara kabul ettirmelidir.VII — Daima kendisine güç ve otorite sağlıyacak şeylerle meşgul olmalı, fayda vermeyen şeylerden yüz çe
virmelidir.
VIII — Başbakanın hiyaneti görülmedikçe azletmekten çekilmelidir.
Anlattıklarına göre, üç yüz yıl önce, kuzey balinasının dili Fransa'da pek aranan bir yiyecekmiş ve çok pahalıya satılırmış. Henri VIII zamanında, bir saray aşçısı, şişe geçirilip kızartılmış yunusbalıkları için yaptığı bir salça sayesinde büyük para kazanmış. (Bu yunusbalıklarının da bir çeşit balina olduklarını anımsayacaksınız.)
Doğrusu, bugün bile, yunusbalıkları çok iyi bir yiyecek sayılır. Bunların kıyılan etinden, bilardo bilyaları büyüklüğünde köfteler yapılır. Pişirirken içlerine gereğince tuz, biber ve baharat kondu mu, kaplumbağa ya da dana köftelerinden ayırt edilmeyecek kadar lezzetli olur bunlar. Dunfermline'daki yaşlı keşişler bu köfteleri çok sevdikleri için, saray, onlara bol bol yunusbalıkları bağışlarmış.
1494'te Fransa Kralı VIII. Charles İtalya'yı istila edip Cem'i alarak Osmanlı Devleti'ne taarruz planları kurduğu zaman Osmanlılarla Venedik, Papa ve Napoli Krallığı arasında siyasi bir yakınlaşma oldu.
Aklanamam belki ama kaçmadım
Bir ömür boyu sorgu sorgu sorgu
Bilmeceye karşı savaştım adım adım
Bilinmeyene karşı bin bir kurgu
Bin bir yarışa karıştı adım
— Söylediklerime inanın, onları tanıyan benim söylediklerime. Kaba saba adamlar, hem de budalalıkların en akla gelmezini yapabilecek yapıda kaba saba adamlar; fakat böyle durumlar karşısında heyecanlanıp kendilerini kötülükten alıkoyan bir kalpleri var... Zavallılar! Hayvanlar gibi yaşamak için doğmuşlar ve kendileriyle kimse ilgilenmemişse suç onların mı?
İmam Muhammed'e göre her mekruh haramdır; ancak delili kat'i olmadığı için bu imam "mekruh" tabirini kullanmıştır. Ebu Hanife ve Ebû Yûsüf'e göre ise mekruh haram değil, harama yakındır. (Bak. Fethü'l-Kadir, Mısır, 1318. C. VIII, s. 80)