Saatler göstermez artık zamanı
Vakitsiz takvimler, günü yıl sayar
Gönlümün terk edilmiş, viran hanı
Saraya döner yanımda olsa yar
Kırıldı sazımdan çıkmıyor tını
Ağardı saçım döktü boyasını
Hurda ettiler bendeki altını
Perişan ömrümde kalmadı ayar
Yaşamın zerresi, zerreye zalim
Döndü yuvasız kalan kuşa halim
Bucaksız denize düştü hayalim
Arayıp bulamam gezsem bin diyar.
Ahiret Olmasaydı...
DİLSİZ BİR yankıya dönerdi hayat denilen. Eğer ahiret olmasaydı, bir yere gitmeyip durakta öylesine beklemenin katmerli saçmalığıyla düğümlenirdik. Acılarımızın, kederlerimizin, yalnızlıklarımızın üzerindeki kutsallık mührü kalkar, zelil mahluklara dönerdik.
Soylu amaçlar bir bir katledilirdi eğer bir diyar-ı âher
Ben de gönül çektim eskiden
Yandı hayatım bu sevgiden
Anladım ki bir aşka bedel
Gençliğimmiş elimden giden
Önünde ben geldim de dize
Yar olmadı bu kimse bize
En nihayet düşüp can verdim
Gözündeki yeşil denize
Sarmadımsa da belden, geçmedim bu emelden
Bir hazin maceradır onu aldılar elden
Başkasına yar oldu, eller bahtiyar oldu
Gönlüm hep baştan başa viran bir diyar oldu
Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır
Ne göğsünde uyuttu beni
Ne buseyle avuttu beni
Geçti ardından uzun yıllar
O kadın da unuttu beni
Belli kavramlara bağlanarak şiir düzenlemek İslam yazınının İran kaynaklı bölümünde bir gelenek niteliği taşır. Bu kavramlar ele alındığında şiirin hangi konuyu işleyeceği kolayca anlaşılır. Yalnızca Firdevsi'yi bu geleneğin dışında tutmak gerekir. Onun şiirinde geçen kavramlar sevgiden çok yiğitliği, savaşı, insan gücünü, başarı tutkusunu