Ekber, Afgan turist bürosunun 1967'de yayımladığı bir gezi rehberini okuyup eğleniyor."Yol kenarında çocuklar durmuş, pembe laleler satıyorlar" diye yazıyor."İlkbaharda vişne, kayısı, armut ve badem ağaçları seyahat edenlerin ilgisini çekebilmek için birbirleriyle adeta yarışıyor. Bir çiçek tarlası Kabil'den başlayarak yol boyunca insana eşlik ediyor." Bu baharda bombalara, füzelere, üç yıllık kuraklığa ve zehirlenmiş kuyulara dayanarak ayakta kalabilmiş bir iki isyankâr vişne ağacı görülebiliyor.Ancak, vişnelere erişebilmek için mayınsız bir patika bulmak mümkün mü acaba?
Anlatan sen. Dinleyen ben. Gideni sen. Kalanı ben. Ölümü hayata, hayatı ölüme değiştiğim yerde bitiyor, vişne ağacı masalı .
Sayfa 78 - Kutupyıldızı YayınlarıKitabı okudu
Reklam
"Sana, penceremin önünde duran o vişne ağacını anlatmıştım. Karanlıkta bile, ona bakmak bir mutluluktu, bolartırdı gönlümü. Sen o vişne ağacı gibisin, demek isterim sana. İlkyaz güneşinde sert, yalız, ışınımlı aklığıyla bir kışın daha ödülünü dağıtır gibi göğe karşı çiçeklenen, taçyaprakları pörsüyüp döküldüğünde ardından gelecek alın umuduyla bizi oyalayan, yemişi, koparılmazsa, uzun süre karara karara kışı bekleyen vişnenin bütün hallerini sende görür değilim elbet. Ama onun gibi bir yaşam umudusun benim için. Yaşanabileceğini, yaşamağa çalışmak gerekeceğini duyurup duran. Ama böyle sözler sana söylenmezmiş, söylenemezmiş gibi gelir hep. Kurağın ateşini söndüren, soluk aldıran, kapıları açan yaz yağmuru gibisin bana. Ama sıkılırsın diye söylemekten kaçınırım."
Sayfa 124 - Metis Yayınları
Çünkü dedem, benim gözümde hep bir vişne ağacı olarak kaldı.
Sayfa 17 - profilKitabı okudu
Gelin görün ki, kiraz ağacı ile vişne ağacını birbirinden ayıramayan çok sayıda şair tanıyorum. Ayağı topraktan kesilen şair, şiiri de dört duvar arasına hapsetmiş oluyor.
Bir Yudum Kitap
İnsan hükmedemiyor kendisine. Hele ki şu asırda; öfkesi büyük, derdi büyük, işi gücü büyük kibirli mahluklarız işte. Tam da birilerinin istediği gibi. Bilge Karasu, "Bizden beklenen de bu, insan olduğumuzu unutmak." der Göçmüş Kediler Bahçesi'nde. Her birimizi doğuran bir ana, gireceğimiz yer bir metre toprak sevgili okur. Var olsun
Reklam
Sizi en çok etkileyen yazar Dostoyevski mi? Ara Güler: "Yok. Hepsini severim. Gogol'u mesela. Çehov'u da. Çehov'un mezarına gittiğimde yanına ekilmiş bir vişne ağacı gördüm. Şimdiki b*k nesil bunların hiçbirini bilmiyor. Dostoyevski'yi, Çehov'u anlamak yerine futbol maçı izlemeyi tercih ediyorlar."
Sayfa 22 - Tuhaf DergiKitabı okudu
Vişne bahçeleriyle dolu neşeli bir şehre benzerdi senin sesin.
"Sana, penceremin önünde duran o vişne ağacını anlatmıştım. karanlıkta bile, ona bakmak bir mutluluktu, bolartırdı gönlümü. Sen o vişne ağacı gibisin, demek isterim sana. İlkyaz güneşinde sert, yalız, ışınımlı aklığıyla bir kışın daha ödülünü dağıtır gibi göğe karşı çiçeklenen, taçyaprakları pörsüyüp döküldüğünde ardından gelecek alın umuduyla bizi oyalayan, yemişi, koparılmazsa, uzun süre karara karara kışı bekleyen vişnenin bütün hallerini sende görüyor değilim elbet. Ama onun gibi bir yaşam umudusun benim için. Yaşanabileceğini , yaşamağa çalışmak gerekeceğini duyurup duran. ama böyle sözler sana söylenemezmiş gibi gelir hep."
68 syf.
10/10 puan verdi
Mayıs,2018 Didem Madak'ın hayatı hakkında bir şeyler okumadan kitaplarının sayfalarını çevirmeye elim gitmedi bir türlü. İnternet ortamında çok şiirine denk gelmiştim ama yaşamına dair çok şey bilmiyordum. Bu yüzden röportajlarını okudum,videolar izledim. İzlediğim bir videoda "Kibritle oynayan bir çocuğun muzipliğini hissettim hep şiir
Grapon Kâğıtları
Grapon KâğıtlarıDidem Madak · Metis Yayıncılık · 201213,9bin okunma
Reklam
Sana, penceremin önünde duran o vişne ağacını anlatmıştım. Karanlıkta bile, ona bakmak bir mutluluktu, bolartırdı gönlümü. Sen o vişne ağacı gibisin, demek isterim sana. İlkyaz güneşinde sert, yalız, ışınımlı aklığıyla bir kışın daha ödülünü dağıtır gibi göğe karşı çiçeklenen, taç yaprakları pörsüyüp döküldüğünde ardından gelecek alın umuduyla bizi oyalayan, yemişi, koparılmazsa, uzun süre karara karara kışı bekleyen vişnenin bütün hallerini sende görüyor değilim elbet.
" Sana, penceremin önünde duran o vişne ağacını anlatmıştım. Karanlıkta bile, ona bakmak bir mutluluktu, bolartırdı gönlümü. Sen o vişne ağacı gibisin, demek isterim sana. İlkyaz güneşinde sert, yalız, ışınımlı aklığıyla bir kışın daha ödülünü dağıtır gibi göğe karşı çiçeklenen, taç yaprakları pörsüyüp döküldüğünde ardından gelecek alın umuduyla bizi oyalayan, yemişi, koparılmazsa, uzun süre karara karara kışı bekleyen vişnenin bütün hallerini sende görüyor değilim elbet. Ama onun gibi bir yaşam umudusun benim için. Yaşanabileceğini, yaşamağa çalışmak gerekeceğini duyurup duran. Ama böyle sözler sana söylenmezmiş, söylenemezmiş gibi gelir hep. Kurağın ateşini söndüren, soluk aldıran, kapıları açan yaz yağmuru gibisin bana. Ama sıkılırsın diye söylemekten kaçınırım. "
220 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.