Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sezar, büyük anıtlar yaparak Roma'yı imparatorluk başkenti haline getirmek için önemli bir dönüşüm hareketini başlatmıştı. Bu anıtlar arasında, bir forumu (r. 110), bir tiyatroyu, Aemilia Bazilikası'nı , julia Bazilikası'nı, Curia julia'yı saymak gerekir. "Augustus" sa­natı denen akım, siyasal kuramın büyük Yunan-Roma
Sayfa 121 - PdfKitabı okuyor
Markus Vitruvius' Pollio
Romalı yazar, şair, mimar ve mühendis. Mühendislik ve mimaride 3E kuralının tanım babasıdır kendisi: Emniyet, ekonomi ve estetik. "Utilitas, Firmitas, Venustas" Kullanışlılık, Sağlamlık, Güzellik "Der Architectura" kitabında bu kriterlere vurgu yapmıştır. Çiğdem Dürüşken Hocam, Vitruvius'un eseri olan Mimarlık Üzerine kitabını çevirmiş ve yayımlamıştır. İçinde mimarlar, mühendisler ve mimar mühendis adayları için son derece kıymetli bilgilerin olduğu kitapta Vitruvius' un gözlemlere dayalı yaptığı tespitler zihnimi büyülemiştir. "Bir şehrin kurulacak yerine karar verilirken şehrin kurulacağı alanın hakim rüzgarlarına bakıp, rüzgarın insan sağlığı üzerindeki etkisi önemsenmeli" der, rüzgarların hakim yönlerinin insanları hasta veya mutlu ettiğine değinir, şehrin kurulacağı alandaki doğal yasamdaki bir hayvanın ciğerini inceleyip, ciğerinde hastalik varsa o bölgeye şehir kurulmaması gerektiğini yine bu kitapta söyler. Ve, da Vinci'de bu adamın zihnindeki orantısallığı fark etmiş ki boş geçmemiş..
Reklam
Kötü binada iyi insan yetişmez’ derdi. Çarpık şehirden de düzgün insan çıkmaz. Hepimizin sevdiği bir futbolcu, politikacı, sinemacı veya müzisyen var. Fakat her birimiz yaşayan bir mimar benimsiyor muyuz? Romalı Mimar Vitruvius, 2000 yıl önce yazdı: ‘Bir binanın üç özelliği olmalı: Sağlamlık, kullanışlılık, estetik.’ Bu nitelikler, şehrin bütünü için de lüzumludur. Aksi takdirde, iyi binalar hayati çelişkilerin simgelerine dönüşür. Mimari, kente karakter temin eder. Sadece sembol yapılar [Kabe, Eiffel Kulesi, Hürriyet Abidesi...] değil, tüm yapılar şehrin temsilcisidir. Kente özgü kültürün ya canlılığına ya da can çekişmesine etki eder. Mimari bütünlük, insani yakınlığı, duygu birliğini mümkün kılar. ‘Yapısal’ ortak paydadan mahrum bir muhitte insanların aşkları kısa sürer, kavgaları uzun. Mimari, şehirde yaşayanların rollerini belirler, onları yönlendirir. Yozlaşmış bir yığın mıyız, bireylerden müteşekkil bir toplum mu? Bu, mimariye bakar. Herhangi bir kentin panoramik fotoğrafını inceleyerek, orada oturanların ekonomik, psikolojik, eğitimsel... her türlü durumunu anlayabiliriz.
“Dolayısıyla, iki farklı türde sütunun icadında, biri [Dor] için çıplak ve süssüz erkek güzelliğini ve diğeri için [İyon] için kadınların zarafet, süsleme ve oran özelliklerini ödünç aldılar… Korent denilen üçüncü düzen, bir bakirenin narinliğimi taklit eder.” - Vitruvius , Mimarlık Üzerine
'Kötü binada iyi insan yetişmez' derdi. Çarpık şehirden düzgün insan çıkmaz. Hepimizin sevdiği bir futbolcu, politikacı, sinemacı veya müzisyen var. Fakat her birimiz yaşayan bir mimar benimsiyor muyuz? Romalı Mimar Vitruvius, 2000 yıl önce yazdı: 'Bir binanın üç özelliği olmalı: Sağlamlık, kullanışlılık, estetik.' Bu
Sayfa 290 - April
222 syf.
·
Puan vermedi
Bütün insanlığa etki etmiş bir sanat ışığı. 15. 16. Yüzyılda Rönesansın otaya çıkması bilim ışıklarıyla mümkün olmuştur. Bu ışıklardan biri ve belki de en önemlisi Leonardo da Vinci’ dir. Çoğu insan onu sanatsal yönüyle tanır. Bu ünvânı hak ettiği su götürmez bir gerçektir. Ancak bu ünvânı aşan başka yönleri de vardı. “Leonardo’ nun çalışmaları o kadar farklı bilim dallarını kapsıyordu ki, eğer yazdıkları üç yüz yıl küflenmeye bırakılmasaydı, günümüzün icat katalogları başka imzalar taşımazdı.” Mühendislikten mimariye, teknolojiden harp aletlerine kadar birçok alanda çalışmalar yürütmüştür. Ancak bütün bu kişiliğe rağmen insanlığı domine ettiği çalışması “Mona Lisa” olmuştur. Bunun yanı sıra “Son Akşam Yemeği” (İsa figürü), “Kayalıklar Bakiresi” (Meryem ana planlaması), “Vitruvius Adamı” (İdeal insan bedeni) gibi çalışmaları da dehanın büyüklüğünü ortaya koyacak türdendir. Zihinde kalın.
Rönesans Dahisi - Da Vinci
Rönesans Dahisi - Da VinciA. Karpoviç Civelegov · Etkin Yayınevi · 201830 okunma
Reklam
"Yatak odalarında ve kütüphanelerde doğu ışığı, kışın hamamlar ve kış odaları için batı ışığı, resim galerileriyle düzenli ışık gereken yerlerde de kuzey ışığının - çünkü gün boyunca gökyüzünün bu kesimi güneşin yönünden etkilenmediğinden fazla aydınlık veya karanlık olmaz - kullanılmasında doğal bir uygunluk vardır."
Sayfa 10 - Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı YayınlarıKitabı okuyor
"Yine de her konuda mükemmelliğe ulaşamayanlar yalnızca mimarlar değildir; çeşitli sanatlarda bireysel olarak uzmanlaşanlar bile konularında başarının en yüksek noktasına ulaşamazlar.O halde, yalnızca bir alanda uğraşan sanatçılar arasında bütün bir nesil boyunca ancak birkaçının büyük zorluklarla üne ulaştığı gözönüne alınırsa, çok değişik sanatlarda başarılı olması beklenen bir mimarın, hiçbir konuda eksikliğinin bulunmamasının yanında, ki yalnızca bunun başarılması bir mucizedir, yaşamlarını kendi alanlarına adamış kimselerin konularında onları geçmesi nasıl düşünülebilir?
Sayfa 7 - Şevki Vanlı Mimarlık Vakfı YayınlarıKitabı okuyor
456 syf.
10/10 puan verdi
·
77 günde okudu
Sindire sindire okudum..bugün bile çoğu yazılanlar hala geçerliliğini koruyan muhteşem bir eser.Mimar ya da arkeolog olmanız gerekmiyor,kültür ve dünya insanı olmak adına bir çabanız varsa Vitruvius’un bu yapıtını mutlaka okuyun.Her anlamda size çok şey katacaktır.
Mimarlık Üzerine
Mimarlık ÜzerineVitruvius · Alfa Yayınları · 2018250 okunma
Romalı Mimar Vitruvius, 2000 yıl önce yazdı: 'bir binanın üç özelliği olmalı: Sağlamlık, kullanışlılık, estetik.' Bu nitelikler, şehrin bütünü için de lüzumludur. Aksi taktirde, iyi binalar hayati çelişkilerin simgelerine dönüşür. Mimari, kente karakter temin eder. Sadece sembol yapılar [Kâbe, Eiffel Kulesi, Hürriyet Abidesi...] değil, tüm yapılar şehrin temsilcisidir.
PDF
Reklam
Vitruvius'un yazdığı tarihin onuncu kitabının dokuzuncu faslında anlatıldığına göre eski Roma'da taksili arabalar kullanılırdı. Bu arabaların dingillerine ilave edilen bir nevi tertibat vardı. Arabanın altına sabitlenmiş bronz bir kabın içine yola çıkıldıktan sonra her milde bir kere bir taş düşer ve ses çıkarırdı. Kaç taş düştüğü sayılırsa kaç mil mesafe kat edildiği de meydana çıkardı. Roma muharrirlerinden Julius Capitolinus yazdığı bir biyografide "hayvansız giden arabalardan" bahsetmektedir. Bunların tekerlekleri hususi bir tertibat ve çok akıllıca düşünülmüş birtakım aletler sayesinde arabanın içinden çevrilmekte imiş. Arabacı yerini güneşten koruyan siperler varmış. Bu araba herhalde bugünkü otomobillerin büyük babası olacak.
Sayfa 177 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
274 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.