Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
IRKÇILIK-TURANCILIK DAVASI DOLAYISIYLA Bu kitap, 1944 yılında, İstanbul'da Bir Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi'nde görülen utanç yüklü bir davanın özeti gibidir. Bazı vatansever kişiler, 1944 yılında suç işledikleri, suçlu oldukları için değil; Türk oldukları, Türkçülük idealine aşkla bağlandıkları için büyük zulümlerden, işkencelerden
BİRİNCİ AĞIT
Kim, bağırsam, duyardı çığlığımı melek saflarından? Tut ki biri yüreğine aldı beni apansız: Yokolur giderdim daha güçlü varlığının önünde. Evet, güzel dediğin yalnız başlangıcıdır korkunç olanın, anca dayandığımız; tansırız onu, çünkü hor görür, umursamaz bizi yerle bir etmeyi. Her bir melek korkunçtur. İşte böyle kendimi tutuyorum,
Sayfa 3 - Türkiye İş Bankası Yayınları
Reklam
Son devrin büyük Allah dostlarından biri olan merhum Mahmud Sâmî Efendi Hazretleri, bir gün Beylerbeyi'nde bizim de hazır olduğumuz bir mecliste şöyle buyurmuştu: "-Benim gençliğimde, şu Beylerbeyi'nde kalb gözü açık bir zât vardı. O, bir gün bana şöyle demişti: "-Meşrûtiyet Devri'nde Ayasofya Câmi-i Şerîfi'nde mevlid dinlemekteydim. Âniden îzahı imkânsız bir rûhî sıkıntı hissettim. Bulunduğum yer câmi gibi mukaddes bir mahal olduğu ve Rasûlullâh'ın velâdet menkıbesi dinlenmekte bulunduğum hâlde, böyle bir rûhî inkıbazın (daralmanın) vukuu, beni hayrete düşürdü. Dikkat edince, nasipsiz birisi ile diz dize oturmakta olduğumu fark ettim. Derhal oradan kalkıp câmiden dışarıya çıktım." O mübârek zât, bize bu vak'ayı nakleden Sâmi Efendi'ye o günden sonra, on beş gün müddetle keşif ve kerâmetinin zâil olduğunu ifâde buyurmuş!.. karı-koca Şu bir tek misâl bile, rûhî hâllerin aynen fizikî keyfiyetler gibi sirâyetini ispat eder. Modern psikolojide iddia ve -bir dereceye kadar da- ispat edildiğine nazaran, ömürlerinin sonlarında rûhî yapı itibariyle, birbirlerine son derece benzer bir hâle geliyorlarmış. Bu durum, hiç şüphesiz aynı beslenme şartlarına tâbî bulunmak gibi, diğer bazı müessirlerden de doğmakla beraber, asıl sâik, Kâinat'ta şümüllü bir sûrette cârî olan şu birleşme, aynîleşme ve vahdet temayül ve istidadının eseridir
Sayfa 151Kitabı okudu
Son devrin büyük Allah dostlarından biri olan merhum Mahmud Sâmî Efendi Hazretleri, bir gün Beylerbeyi'nde bizim de hazır bulunduğumuz bir mecliste şöyle buyurmuştu:   "-Benim gençliğimde, şu Beylerbeyi'nde kalb gözü açık bir zât vardı. O, bir gün bana şöyle demişti:   "-Meşrûtiyet Devri'nde Ayasofya Câmi-i Şerîfi'nde mevlid dinlemekteydim. Âniden îzahı imkânsız bir rûhi sıkıntı hissettim. Bulunduğum yer câmi gibi mukaddes bir mahal olduğu ve Rasûlullah'ın velâdet menkıbesi dinlenmekte bulunduğum hâlde, böyle bir rûhi inkıbazın (daralmanın) vukuu, beni hayrete düşürdü. Dikkat edince, nasipsiz birisi ile diz dize oturmakta olduğumu fark ettim. Derhal oradan kalkıp câmiden dışarıya çıktım."   O mübarek zât, bize bu vak'ayı nakleden Sâmi Efendi'ye o günden sonra, on beş gün müddetle keşif ve kerâmetinin zâil olduğunu ifâde buyurmuş!..   Şu bir tek misal bile, rûhi hâllerin aynen fizikî keyfiyetler (durumlar) gibi sirâyetini ispat eder. Modern psikolojide iddia ve -bir dereceye kadar da- ispat edildiğine nazaran, karı-koca ömürlerinin sonlarında rûhî yapı itibariyle, birbirlerine son derece benzer bir hâle geliyorlarmış. Bu durum, hiç şüphesiz aynı beslenme şartlarına tâbî bulunmak gibi, diğer bazı müessirlerden (etkenlerden) de doğmakla beraber, asıl sâik (sebep), Kâinat'ta şumûllü (kapsayıcı) bir sûrette cârî olan şu birleşme, aynîleşme ve vahdet temâyül ve istîdatının eseridir.
Sayfa 151Kitabı okudu
Balkan Savaşları
Hatta Atatürk'ün kitapları arasındaki notlarında, Balkanlar ve bazı yerler için, "tekrar bize dönecektir." mealinde yazılar vardır.
Sayfa 62 - Kronik KitapKitabı okudu
Onun etrafindaki arkadaşları kimlerdi, tarih bunu bize söylemiyor ancak yine ondan sonra gelen tarihçilerin notlarından biri şu: Birilerinin Diyojen'in arkasından söylediklerini ona söyleyenlere, " Onun ne dediği şüpheli ama sizin ne söylediğiniz çok net." diyor. " Çünkü bir insanın arkadaşı onunla ilgili laf ettiriyorsa o kötü sözü söyleyenle aynı kefededir." Diyojen kendisi için " Ben bir köpegim" der. "Arkadaşlarının iyiliğini isteyen sadık bir köpek."
Reklam
Mustafa Kemal politikayı bir yana itti. Artık yapılması gereken bir işi vardı. Kuzey Afrika'ya gidip İtalyanlar'la savaşmalıydı. Suriye ve Mısır'dan geçen uzun kara yolu dışında Türkiye'nin Kuzey Afrika'yla bağlantısı kesilmişti. İtalyanlar denizin denetimini ellerinde tutuyorlardı; filoları Çanakkale Boğazının da çok
Mustafa Kemal politikayı bir yana itti. Artık yapılması gereken bir işi vardı. Kuzey Afrika'ya gidip İtalyanlar'la savaşmalıydı. Suriye ve Mısır'dan geçen uzun kara yolu dışında Türkiye'nin Kuzey Afrika'yla bağlantısı kesilmişti. İtalyanlar denizin denetimini ellerinde tutuyorlardı; filoları Çanakkale Boğazının da çok
YAŞAM TANRI'DAN AKANDIR
Yaşamın ne olduğuyla ilgili olarak, öncelik sadece Tanrı yaşamının yaşam olduğunu görmeliyiz. Sonra da, yaşamın Tanrı'dan akan bir şey olduğunu görmeliyiz. Vahiy 22:1-2, Tanrı'nın tahtından akan bir yaşam suyu ırmağından ve yaşam suyu nehrinin içindeki yaşam ağacından bahseder. Yaşam suyu ve yaşam ağacı yaşamı belirtir. Böylece burada
Sayfa 12 - Akarsu YayınlarıKitabı okudu
Yine “Sonun Başlangıcı” Belirtileri Don Carlos’un Ingiltere’ye girişini büyük ilgiyle okudum. Gerçeğin tekdüze, sıkıcı olduğunu; insanın kendini oyalamak için sanata, hayal ürünü şeylere yöneldiğini, romanlar okuduğunu söylerler. Benim için tam tersi: Gerçeklikten daha fantastik ve daha beklenmedik ne olabilir? Evet, bazen gerçeklikten daha
Reklam
"Kral! Onun siyasette cinayete yer olmadığını anlayacak kadar bilge olduğunu sanıyordum. Sizin de bildiğiniz gibi sevgili oğlum, siyasette insanlar değil düşünceler, duygular değil çıkarlar söz konusudur; siyasette bir İnsan öldürülmez, bir engel ortadan kaldırılır, hepsi bu. Olayların nasıl geliştiğini bilmek ister misiniz? Bunu size anlatacağım. Bize Elba Adası'ndan tavsiye edildiği için General Quesnel'e güvenilebileceği sanılıyordu, içimizden biri evine gidip onu Saint-Jacques Caddesi'ne, dostlarıyla bir araya geleceği bir toplantıya davet etti; oraya geldi ve ona Elba Adası'ndan yola çıkış, öngörülen karaya çıkış da dâhil olmak üzere tüm planlar açıklandı; ardından her şeyi dinleyip öğreneceği başka bir şey kalmadığnda bize kralcı olduğunu söyledi, bunun üzerine herkes birbirine baktı; ona yemin ettirildi ama yeminini ederken Tanrı ile alay edercesine kötü niyetli davrandı, bunlara rağmen, General'in kulüpten özgürce çıkmasına İzin verildi. Evine dönmediyse, ne yapılmasını bekliyorsunuz sevgili oğlum? Kulüpten çıktı, yolunu şaşırmış olmalı, hepsi bu. Cinayet! Kraliyet Savcı Yardımcısı olarak suçlamanızı böyle kanıtlara davandırmakla beni gerçekten şaşırtıyorsunuz Villefort. Siz kral hizmetinde görrvinizi yaparken ve benim dostlarından birinin kellesini uçururken, ben size hiç, 'Oğlum, bir cinayet işlediniz!' dedim mi? Hayır, size sadece, 'Çok güzel Mösyö, mücadele ederek zafer kazandınız; yarın bunun öcü alınacak,' dedim."
Sayfa 123 - Villefort, Villefort'un babasıKitabı okudu
Dr. Hikmet Kıvılcımlı üzerine E- Dr. H. Kıvılcımlı'nın eserlerinden alıntılar yapmışsınız (...) Dr. Türkiye solunun (...) dir. Onun fikirleri günümüzde çoktan aşılmıştır (...) Dr.'un, alıntılarla da olsa, kitabınızda gündeme getirilmesi, kimi düşüncelerinizin gerçekleşme şansını önceden sıfırlamaktadır. (...) (Z.O. Göztepe- İstanbul) E- Dr.
Sayfa 163 - 163-167 sorun yayınları
Önsöz
Enok’un Kitabı[1] dinler tarihinin en ilginç metinlerinden biridir. İçinde anlatılanlar birçok kişiye bir bilimkurgu kitabı okuyor izlenimi verse de Enok’un Kitabı, Yahudi mistisizminin temel taşlarından biridir. Enok’un Kitabı, önceleri bizim “Eski Ahit” ya da yanlış olarak “Tevrat” diye adlandırdığımız Tanah’ın[2] Apokrif kitaplarından biri
Notlarımdan alıntı...
Görünüşe göre, beyin önce bir karar alıyor, sonra bilinci bu konuda bilgilendiriyor. Bununla beraber, bilinci inisiyatifin kendisinde olduğuna ikna etmeye de özen gösteriyor. Yani 'bilinçli' kararlar bize bilinçli gibi geliyor ama öyle değiller. Bilinç sadece bir yanılsamadan ibaret, gerçekte var olmaması anlamında değil, bizim düşündüğümüzden değişik olması bakımından.
2.5 METREKARE HÜCRE, 3 DEV-GENÇLİ, BİR DE BEN Röportaj : Yurdagül Erkoca, MAG NTV Magazin, Sayı: 1 3 , Eylül 2000 Muhsin Yazıcıoğlu ile 12 Eylül günleri NTV: Muhsin Yazıcıoğlu 12 Eylül öncesinde Ülkü Ocakları başkanıydı. Türkiye'de 'komünizme karşı mücadelenin' sokaktaki sivil gücü olarak bilinen MHP'nin gençlik örgütü Ülkü Ocaklarının
18 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.