Von Grunebaum
Müslümanların, herhangi bir dalda kaleme aldıkları biyografik eserler mecmuası ; sayıca çokluğu, titizlikle ele alınışı ve enteresan malumat toplayışları bakımından, insanı hayret ve dehşete düşürmektedir. Zira bu sahada , ortaçağdaki Batılı alimlerin , muasırları olan İslam alimlerinin verdikleri eserlere benzer bir çalışma yoktur.
İslamin kabiliyeti, Fas ve İspanya'dan Çin'in doğusuna kadar farklı milletler, kültürler ve iktisadi sistemler arasında inşa ettiği iletişimci ve yeniden örgütleyici ahlakinda yatar. Doğası gereği İslâm, diyor Von Grunebaum, "bir Lingua Franca", tarihsel geleneklere ve dilsel engellere karşı çıkmayı mümkün kılan ve karmaşık içerikleri etkili bir şekilde ozetlemeye izin veren bir semboller, resimler ve donum noktaları hazinesidir...
Reklam
G. E. von Gruneba­um'un nefis bir karşılaştırmayla belirttiği gibi, Kuran "değişen bir dünyada zamansızlığın zamandışılığın lengeridir." Kuran'ın mesajının nihayeti yoktur, nitekim Sure 18:109'da şöyle denilmektedir: "Rabbimin sözleri için denizler mürekkep olsa ve bir o kadarı da yardıma gelse, O'nun sözleri tükemneden denizler tükenirdi." Ayrica Kuran'ın her bir sözcüğünün sonsuz anlamı vardır ve dünya onu daima yeni bir biçimde anlayacaktır.
Müsteşrik Von Grunebaum'un ifadeleriyle söyleyecek olursak, “İslam; Batı'nın hakim olduğu dünyada var olmak istiyorsa, kendini ona uyumlu hale getirmek zorundadır. Siyasal, toplumsal ve ekonomik anlamda hayatta kalabilmesi için bir yenilik (reform) yapması gereklidir ve bunun için öncelikle çağa ayak uydurmanın ve ilerlemenin yolunu aranmalıdır; bunun ilk şartı da, İslam hukukunun Batı hukuk sistemine uydurulmasıdır.” Işte bu “sözde” zorunluluğu, bazı Müslüman aydınlar, tarihselcilik yöntemi ile aşmaya çalıştı.
Sayfa 14 - Fecr YayınlarıKitabı okudu
Türklerin cesaret ve sadeliğinin yanı sıra doğdukları ülkeye bağlılıklarını da överler. Von Grünebaum'un dediği gibi "şiddetleri heyecan veriyor"du; "ama ondan da çok heyecan veren şey, asimilasyona karşı dirençleriydi; doğduktan ülkeye bağlılıklan basit bir nostalji olarak görülemez; aksine son derecede ürkütücü sonuçlar içerir. Çünkü Türkler için, lslamiyetin kalbine yerleşmiş olsalar da, topluluğun birbirine bağlılığı Müslüman cemaate aidiyetten önce geliyordu.
Sayfa 185
Müslüman yazarlar Türklerin cesaret ve sadeliğinin yanı sıra doğdukları ülkeye bağlılıklarını da överler. Von Grünebaum'un dediği gibi "şiddetleri heyecan veriyordu."
Sayfa 185Kitabı okudu
Reklam
16 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.