Vücut, ruha dayanmış bir köprü veya aşka götüren yol olmadıktan sonra varlığımıza sarılmış bir musibettir. Onun ilâhî harekete sadece vasıta olduğu anlaşılmadıktan sonra darlık ve tatminsizlik kaynağı olduğunu bile bile güneşe bile doymadan azap içinde yaşamaya mahkûmuz.
İki fetihten bahsedeceğiz. Çünkü insanın iki dünyası var: Hırs için sürünen vücuduyla aşk için yaratılan ruhu. Vücut, ruha dayanmış bir köprü veya aşka götüren yol olmadıktan sonra, varlığımıza sarılmış bir musibettir.
İnsanın iki dünyası var: Hırs için sürünen vücuduyla aşk için yaratılan ruhu. Vücut ruha dayanmış bir köprü veya aşka götüren yol olmadıktan sonra varlığımıza sarılmış bir musibettir. Onun ilahi harekete sadece vasıta olduğu anlaşılmadıktan sonra darlık ve tatminsizlik kaynağı olduğunu bile bile güneşe bile doymadan azap içinde yaşamaya mahkumuz.
"...insanın iki dünyası var: Hırs için sürünen vücuduyla aşk için yaratılan ruhu. Vücut, ruha dayanmış bir köprü veya aşka götüren bir yol olmadıktan sonra varlığımıza sarılmış bir musibettir..."
İnsanın iki dünyası vardır: Hırs için sürünen vücuduyla aşk için yaratılan ruhu. Vücut, ruha dayanmış bir köprü veya aşka götüren yol olmadıktan sonra varlığımıza sarılmış bir musibettir. Onun ilahi harekete sadece vasıta olduğu anlaşılmadıktan sonra darlık ve tatminsizlik kaynağı olduğunu bile bile güneşe bile doymadan azap içinde yaşamaya mahkumuz.
"...insanın iki dünyası var: Hırs için sürünen vücuduyla aşk için yaratılan ruhu. Vücut, ruha dayanmış bir köprü veya aşka götüren yol olmadıktan sonra varlığımıza sarılmış bir musibettir. Onun ilahi harekete sadece vasıta olduğu anlaşılmadıktan sonra darlık ve tatminsizlik kaynağı olduğunu bile bile güneşe bile doymadan azap içinde yaşamaya mahkumuz."
İnsanın iki dünyası var: hırs için sürünen vücuduyla aşk için yaratılan ruhu. Vücut, ruha dayanmış bir köprü veya aşka götüren yol olmadıktan sonra varlığımıza sarılmış bir musibettir.