Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle Saatler son gecemin geçti cenazesiyle
Mo-ço, diğer Türk kavimlerine karşı daha az muvaffakiyet elde etmedi. Doğuda yukarı Kerulen'deki Bayırku (Bayirkou)ları, kuzeyinde, yukarı Yenisey'deki Kırgızları yendi. Yeğeni Gültekin, abidesinde şöyle diyor: "Mızraklarımızın boyunu bulan karları geçerek ormanlarla kaplı Kögmen (Kögmän) Dağları'na (bugünkü Tannou Ola) çıktık,
Reklam
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Sen Nerdesin
Yuvamı çiçekledim, sen bir meleksin diye, Yollarını bekledim görüneceksin diye. Senin için kandiller tutuştu kendisinden, Resmine sürme çektim kandillerin isinden. Saksıda incilendi yapraklar senin için, Söylendi gelmez diye uzaklar senin için. Saatler saatleri vurdu çelik sesiyle, Saatler son gecemin geçti cenazesiyle, Nihayet ben ağlarken toprağın yüzü güldü, Sokaklardan caddeye doğru sesler döküldü...
Büyük Gece
Kaç kez hayretle baktım sana, başlangıcı düne ait bir pencereden, öylece durdum ve hayretle baktım. Yeni kent, benim için yasak kent gibiydi henüz, ve inatçı manzara kararmaktaydı; sanki ben, hiç yoktum. En yakınımdaki nesneler bile çabalamıyordu anlaşılır olmak uğruna. Yol, sokak lambasını itip geçiyordu, yabancıydı. Sonra ötede-bir oda,
Sayfa 17 - Kavram
Ne yazık ki yazmaya çalışmanın pek anlamı yoktu. Kelimeler aklına gelmiyordu. Bunun olmasından nasıl da nefret ediyordu. Son zamanlarda çok sık oluyordu... böylesi bir zorlukla daha önce hiç karşılaşmamıştı. Aidan McBridela tanıştığından beri yazmak zordu! Onunla bu akşam buluşacağı için endişeliydi. Hafif bir akşam yemeği hazırladı ama neredeyse
Sayfa 207
Reklam
Bütün gece acı bana baltayla vurdukça vurdu, ama rüya karanlık bir su gibi kanlı taşları yıkayarak geçti.
Sayfa 275Kitabı okudu
yüzümün sürgün yerlerine ayışığının şavkı vurdu ve kederli çizgiler büyüdü aynadaki çatlak. düşündüm hani birbirimize verdiğimiz o ilk öpüşün karanfili şimdi nerdedir o gürül gürül akan dağ çeşmesi. biliyorum dumanlı yıllar geçti kötü yıllar, hüzünlü ve savruk karşılaşınca bir sokak ortasında bir gün, tanımayacağız bile birbirimizi çünkü biraz da yaşadıklarımız değil midir yaratan yüzlerimizi
Yeni Bir Gökyüzü AranıyorKitabı okudu
İlk Celali İsyanı
Yavuz Sultan Selim zamanında meydana gelen bir isyan bütün Osmanlı tarihine damgasını vurdu. Bozoklu (Yozgatlı) Celal adlı bir timarlı sipahi şeyhliğini ilan edip, taraftar top­lamaya başlamıştı. Tokat'ın Turhal ilçesinde bir mağarada ya­şayan Celal'in etrafındakilerin sayısı binlerce kişiye ulaşmıştı. Celal, yanındakilere kendisinin mehdi olduğu söylüyordu. Şah Veli ünvanını alan Bozoklu Celal, Tokat-Sivas havalisinde ha­ kimiyet kurunca Osmanlı yöneticileri harekete geçti. Şehsuvar Ali Bey, İran'a kaçan asilerin Erzincan civa­rında önünü kesti. 1519'da meydana gelen savaşta asiler mağ­lup edildi, reisleri Celal de öldürüldü. İsyan bitmişti. Ama adı yadigar kaldı. Bozoklu Celal'in isyanı Osmanlı literatürüne yeni bir ismi kattı. Bu tarihten sonra Anadolu'da isyan eden­lere Celal'e nispetle "Celali" denildi.
Clay, “Beni öldürmeye çalışmayan arkadaşlarımı bırakmayacağım, teşekkürler,” dedi. “Ben, seni öldürmeye... Pekâlâ...“ Ayaklarını tekrar yere vurdu. “Bu haksızlık! Diğerleri istediği ejdere sahip oluyor! Ben sadece seni istiyorum!” Kanatları açıldı ve havaya yükseldi. Daha sonra pençelerini açarak Clay’e doğru uçuşa geçti.
Reklam
Neşet
Hep dinledik onu... Ama, türkülerini dinledik. Ne dediğine kulak vermedik. Söz'lerini dinlemedik. Senelerce "kendim ettim kendim buldum, gül gibi sarardım soldum, eyvahh" diye haykırdı... İktidar tercihlerimizin nakaratını bundan daha güzel özetleyen var mıydı? "Dane dane benleri var yüzünde, dünyada yardan datlı var
Sayfa 69 - Kırmızı Kedi Yayınevi, 2016Kitabı okudu
Bir an kapının sürgülenmemiş olması aklından geçti, kapı mapı düşünecek sıra değildi karıyı yatağa vurdu.
Yok eski cesaretimden eser , geçti benden Olayların içinde değil, dışındayım Seyirciyim, ne hayatlar geçer önümden Bilmiyorum aslında kaç yaşındayım Ne gecem belli ne gündüzüm, dünya durdu Hep aynı mahallede geçiyor rüyalarım Beni ayrılık değil, acı söz can evimden vurdu Ama daha bitmedi , bu hikâye yarım Tam vaz geçiyorken yetiştin Az da olsa ümidim var şimdi Ben ki aşk için ölmeli demiştim Ne yazık ki aşklar da çok değişti ."
Zaman akıp geçti Akıp geçti zaman ve dört kez vurdu saat Sokakta rüzgar esiyor Bense çılgınca sevişmesini düşünüyorum çiçeklerin Boynu bükük goncaları ve ince saplarıyla Birde yorgun zamanı ama verimli...
Tom, çıplak arazide yankılanan bir savaş çığlığı atarak, ağaçtan aşağı atladı ve kılıcıyla Torgor’un tek kalmış boynuzuna vurdu. Kılıç, boynuzu yararak geçti ve Canavar baltasını Elenna’ya doğrultmuş bir halde donup kaldı. Baltasının üstündeki kırmızı mücevher bir an ışıldadı ve sonra yere düştü. Tom aşağı inip mücevheri aldı
Beyaz Balina YayınlarıKitabı okudu
545 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.