Bülbülü öldürmek..
Şimdi açık konuşacağım, ilk 150 sayfasında hayal kırıklığı yaşadım. Kitaba başlamadan önce fazla beklentiye girmiş olmalıyım, her sayfasında ‘ee hadi aksiyon olsun artık!’ modunda okudum. Dünya klasiği niteliğinde olan bir kitabı eleştirmek haddim değil ancak giriş kısmı fazla olağan, okuyucuyu sıkacak hatta kitabı yarıda bırakmaya itecek derecede gereksizdi.
Eleştirimi yaptığıma göre kitabın vurgun bölümüne geçebilirim. Konusu bombaydı, hatta okurken kendi kendime şu konuyu Dostoyevski ele alsa ne güzel yazardı diye düşündüm.
Amerika’nın bitmeyecek sorunu olan zenci ve beyaz kavramları üzerinde durulan, bir insan eğer zenciyse mutlaka suçludur temasıyla verilmek istenen mesajı uzunca anlatan bir kitaptı. Dediğim gibi konusu çok güzeldi ama bana göre yazarın kalemi iyi değildi. Çok beğendim demeyeceğim, hoş okunası bir eser diyebilirim. Tıpkı Kırmızı Pazartesi’yi okurken yaşadığım duyguları yaşadım bu kitapta. Anlatılmak istenen şey harika fakat anlatış şekli pek akıcı değil.
Okuma listenize elbette alınız ama benim gibi çok beklentiye girmeden okuyunuz :)