İçinde kabarıp duran bir soru vardı; pandülün vurması gibi bir sözcüktü bu: neden, neden, neden, neden? Tanrı ona neden bunu reva görmüştü? Çok mu günah işlemişti?
Çıngırağı çılgınca çaldı, kasabanın papazını getirmelerini istedi. Tanımasa da orada konuşabileceği, korkularını açabileceği birinin yaşadığını düşünmek onu yatıştırdı.