Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış en hassas olduğum yerden vurulmuşum. Hangi yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım. Taşıyamam zannettiklerimi taşımış, taşırım zannettiklerimin altında kalmışım. İçimdeki ummanı önce sızdırmış sonra taşırmışım.
Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış en hassas olduğum yerden vurulmuşum. Hangi yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım. Taşıyamam zannettiklerimi taşımış, taşırım zannettiklerimin
Altında kalmışım. İçimdeki ummanı önce sızdırmış sonra taşırmışım.
Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış en hassas olduğum yerden vurulmuşum .
Hangi yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım .
Taşıyamam zannettiklerimi taşımış, taşırım zannettiklerimin altında kalmışım .
İçimdeki ummanı önce sızdırmış sonra taşırmışım …
Nazan Bekiroğlu
1.
Bu dağ Mengene dağıdır
Tanyeri atanda Van'da
Bu dağ Nemrut yavrusudur
Tanyeri atanda Nemruda karşı
Bir yanın çığ tutar, Kafkas ufkudur
Bir yanın seccade Acem mülküdür
Doruklarda buzulların salkımı
Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış,
En hassas olduğum yerden vurulmuşum.
Hangi yaramdan yara alsam o yanımdan ağrımışım.
Taşıyamam zannetiklerimi taşımış, taşırım zannettiklerimin altında kalmışım.
İçimdeki ummanı önce sızdırmış, sonra taşırmışsın...
Kim söylemiş beni
Süheylâ’ya vurulmuşum diye?
Kim görmüş, ama kim,
Eleni’yi öptüğümü,
Yüksekkaldırım’da, güpegündüz?
Melâhat’i almışım da sonra
Alemdar’a gitmişim, öyle mi?
Onu sonra anlatırım, fakat
Kimin bacağını sıkmışım tramvayda?
Güya bir de Galata’ya dadanmışız;
Kafaları çekip çekip
Orada alıyormuşuz soluğu;
Geç bunları, ‘anam babam, geç,
Geç bunları bir kalem;
Bilirim ben yaptığımı.
Ya o, Muallâ’yı sandala atıp,
Ruhumda hicranın’ı söyletme hikâyesi?
himalayaların tepesine tırmanmak güç
ama mümkün
okyanusu aşmak da güç
ama mümkün
ay'a ulaşmak da öyle
ama mümkün değil işte
bülbülün eti için öldürüldüğü bir ülkede
sanatı zincire vuranlara
meram anlatmak
öt kuşum
öt kuşum
öt güzel kuşum
eller ne derse desin
ben sana vurulmuşum
zavallı ben, gözümü dikip bakıyorum ona
sessiz bir iniltiyle diyorum ki hepsi bu, olan biten
ben de bilmiyorum hüznüme sebep ne
mırıldanıyorum sonunda gittim elden
aynı dili konuşmuyoruz ki anlatayım ona
korkunç kederimin sırrını
şüphe yok ki kimse benim yaptığım gibi
acısına maya etmemiştir kendini
ruhumdaki kederin sebebi, benim.
bir çare yok buna
zincire vurulmuşum inliyorum
bir bağım yok zincirin halkasıyla
âh... işte bu senin coşkuyla aradığın
sırrım... divâne bir kadının sırrı
öyle bir varlıktı ki o, düşünmezdi
bir nebze olsun şöhreti şanı
onun sırrı bu: artık hiçbir şey değilim senin için
tiksindirici bir varlıktan başka
ne hışmın ne gazabındı beni korkutan
âh... budur işte bunca azap veren bana
“Çünkü en zayıf olduğum yerden sınanmış en
hassas olduğum yerden vurulmuşum. Hangi
yanımdan yara alsam o yanımdan ağrımışım.
Taşıyamam zannettiklerimi taşımış, taşırım
zannettiklerimin altında kalmışım. İçimdeki
ummanı önce sızdırmış sonra taşırmışım.”