Pauli Dışarlama İlkesi,
Chandrasekhar, dışarlama ilkesinin Chandrasekhar sınırından daha kütleli bir yıldızın çökmesini durduramayacağını gösterdi; ancak böylesi bir yıldıza ne olacağını anlamaya ilişkin problem genel göreliliğe göre ilkin genç bir Amerikalı Robert Oppenheimer tarafından 1939 yılında çözüldü. Oysa Oppenheimer'in çözümü çağının teleskoplarıyla tespit edilebilir gözlemsel herhangi bir sonuç olmadığını ileri sürüyordu. Daha sonra İkinci Dünya Savaşı patlak verdi ve Oppenheimer atom bombası projesiyle yakinen ilgilenmeye başladı. Savaştan sonra kütleçekimsel çöküş problemi, pek çok bilim insanı atom ve atom çekirdeği ölçeğinde neler olduğuna kafa yormaya başladığı için büyük oranda unutuldu. Gelgelelim 1960'larda astronomi ve kozmolojinin büyük ölçekli problemlerine ilgi modern teknolojinin uygulamalarıyla ortaya konan astronomik gözlemlerin sayısı ve ölçeğindeki büyük bir artışla yeniden canlandı. Oppenheimer'in çalışması böylelikle yeniden keşfedildi ve pek çok bilim insanı tarafından genişletildi.
Sayfa 116 - 6 - Kara DeliklerKitabı okudu
Sinkronisice felsefi bir görüş değildir, entellektüel deneysel bir kavramdır. Söz konusu kavram, zorunlu bir ilkenin varlığını kabul eder. Buna özdekçilik ya da metafizik denilemez. Hiçbir ciddi araştırmacı, varolduğu gözlenen şeyin doğası ile gözleyenin, açıkçası ruhun doğasının bilinen, saptanmış nicelikler olduğunu ileri sürmez. Bilimin en son sonuçları, bir yandan uzam ile zaman, öte yandan nedensellik ile sinkronisite ile tanımlanan bir tek varlık olduğu düşüncesine yaklaştıkça yaklaşıyor. Bu düşüncenin özdekçilikle ilgisi yoktur. Tersine, bu düşünce, gözleyenle gözlenen arasındaki tür farkını ortadan kaldırır. Bu durumda sonuç, bir varlık birliği olacaktır. Bunun yeni bir kavramsal dille -W. Pauli'nin dediği gibi "yansız bir dil"- anlatılması gerek.
Reklam
Geodeziya mühəndisinə lazım olan cümlə
Pauli qadağası prisipinə əsasən: iki eyni hissəcik eyni vəziyyətdə mövcud ola ,daha doğrusu-onların qeyri-müəyyənlik prinsipinə görə alacaqları koordinat və sürət -eyni dəqiqliklə üst-üstə düşə bilməz.
Sayfa 100Kitabı okudu
Pauli'nin dışlama ilkesine göre iki benzer parçacık aynı duruma sahip olamazlar, yani belirsizlik ilkesinin tanımladığı sınırlar içinde hem aynı konumda, hem de aynı hızda bulunamazlar. Dışlama ilkesi, madde parçacıklarının 0, 1 ve 2-dönmeli kuvvet parçacıkları etkisi altında kalarak neden çok yoğun bir konuma çökmediklerini açıkladığı için çok önemlidir: şöyle ki, eğer madde parçacıkları birbirine çok yakın konumdalarsa, aynı hıza sahip olamayacakları için aynı durumda uzun süre kalamayacaklardır. Eğer dünya, dışlama ilkesi olmadan yaratılsaydı kuvarklar, birbirinden ayrı ve kesin tanımlı proton ve nötronları oluşturamazdı. Proton ve nötronlar da elektronlarla birlikte atomları oluşturamazdı. Hepsi, oldukça düzgün, yoğun bir "çorba" oluşturmak üzere bir araya çökerdi. 
_Aşırı tutku, büyü’dür ve olayları istediği yönde değiştirebilir. Güçlü bir tutkuya kapılanlar, herkesi büyüsel olarak etkileyebilir. Ruh, şiddetle istediği her şeyi böyle üretir. Sinkronistik (Büyüsel) olayların, duygu patlamalarının etkisine bağlandığını açıkça gösterir. Hepimizde elektiriksel, manyetik güçler var. Karşılaştıklarımızın,
Leptonlar
1897'de Thomson'ın elektronları keşfinden 2000 yılında Illinois'deki Fermilab'de bir grubun tau nötrinosunu keşfine dek bir yüz­ yıldan fazla bir süre geçti. Aşağıdaki tarihlerin de gösterdiği gibi ilk leptondan sonuncusuna kadar olan yürüyüş oldukça zorlu geçti. 1897 J.J. Thomson elektronu keşfetti. 1930 Wolfgang Pauli nötrinonun varlığını öne sür­dü. 1934 Enrico Fermi'nin beta bozunumu kuramı nöt­rinoyu inanılır kıldı. 1937 Kozmik ışın deneyleri orta kütleli parçacıkla­rın (mezonlar) varlığını gösterdi. 1947 Cecil Powell mü mezonu (sonraki adı müon) ile pi mezonu (sonraki adı pion) arasındaki ayrımı ortaya koydu. 1956 Frederick Reines ve Clyde Cowan Jr. elektron nötrinosunu tanımladılar. 1962 Brookhaven Lab'den bir fizikçi grubu müon nötrinosunu keşfetti. 1978 Martin Perl tauyu keşfetti. 2000 Fermilab grubu tau nötrinosunu keşfetti.
Sayfa 130 - ALFA BİLİMKitabı okudu
Reklam
Hollandalı fizikçi Samuel Goudsmith ve George Uhlenbeck, bu dördüncü kuantum sayısının neyi temsil ettiğine dair cüretkar bir bakış önerdiler: Spin -veya daha net bir ifadeyle spinin yönlenme­si. Elektronun 1/2 birimlik spini olması gerektiğini söylediler. Açısal momentumun birbirini izleyen bileşenlerinin arasında 1'er birim fark olması gerektiğini söyleyen kuantum kuralıyla uyumlu olarak +1/2 ve -1/2 olmak üzere (aralarındaki fark 1'dir) elektron spininin iki olası yönlenmesi vardır. Elektronun olası iki spin yönü gösterilmektedir. Spinin kendisi kuantize bir niceliktir, dolayısıyla da adını s koyabileceğimiz bir kuantum sayısı alabilir. Ancak bu - kütle ve elektrik yükü gibi - elektronun sadece tek bir değeri olan sabit bir özelliği­dir, o yüzden onun izini sürmemize gerek yok. Kuantum yön­lenme sayısı (mS) ise iki ayrı değer alabilir. Bu Pauli'nin dör­düncü kuantum sayısıdır.
Sayfa 83 - ALFA BİLİMKitabı okudu
Kara Delikler
Chandrasekhar Hindistan'dan başladığı yolculuğu sırasında tüm yakıtını tükettikten sonra kendi kütleçekimine karşı direnmeye devam edebilen bir yıldızın ne kadar büyük olabileceği sorusuna cevap oluşturur. Bu fikir şöyleydi: Yıldız küçüldükçe madde parçacıkları birbirine çok yakın hale gelir ve Pauli'nin dışarlama ilkesine göre her biri oldukça farklı hızlara sahip olur. Bu, madde parçacıklarının birbirlerinden uzaklaşmalarını ve dolayısıyla yıldızın genişleme eğiliminde olmasını sağlar.
Sayfa 114Kitabı okudu
Pauli dışarlama ilkesi iki benzer parçacığın aynı durumda var olamayacağını söyler; yani bu parçacıklar belirsizlik ilkesinin verdiği sınırlar içerisinde hem aynı konumda hem de aynı hıza sahip olamazlar... Dünya dışarlama ilkesi olmadan yaratılmış olsaydı, kuarklar ayrı ve iyi tanımlanmış protonlar ve nötronlar oluşturamazdı, atomlar meydana getiremezdi. Bunların tamamı kabaca tekdüze ve yoğun bir "çorba" oluşturmak üzere çökerlerdi.
Pauli'nin dışarlama ilkesi iki benzer parçacığın aynı durumda var olamayacağını söyler; diğer bir deyişle bu parçacıklar belirsizlik ilkesinin verdiği sınırlar içerisinde hem aynı konuma hem de aynı hıza sahip olamazlar.
Sayfa 95 - Alfa BilimKitabı okudu
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.