Ayrıca yüreğimi değil, aklımı ve yeteneklerimi beğeniyor, oysa her şeyin kaynağı yürektir; tüm gücün, tüm mutluluğun, tüm kederin. Ah, benim bildiklerimi herkes bilebilir ama yüreğimdir yalnızca bana ait olan.
"İşte yine insanların birbirlerine zehir edebileceği bir nimet bağışlıyor gökyüzü!"
Reklam
Her şeyi bağışlayan Tanrı keşke bunların yarısını esirgeyip kendime güvenmeyi ve kendimle yetinebilmeyi öğretseydi bana!
Ona mutlu bir dünya yaratan, ama aynı zamanda da altında ezilmesine neden olan güçlü bir hayal gücü.
Reklam
26 Kasım Bazen kendi kendime şöyle diyorum: Bu alınyazısı yalnız sana vergi. Senden başka herkes mesut. Hiç kimse böylesine acı çekmemiştir. Sonra eski bir şairi okuyorum ve kendi kalbimin içini görüyormuş gibi oluyorum. Derdim çok büyük. Benden önce bu kadar çok acı çeken olmuş mudur acaba?
İnsanların birbirlerinin huzurunu bozmasından rahatsız olurum ben, en çok da genç insanların hayatlarının en güzel çağında, bütün sevinçlere alabildiğine çok kucak açabilecekleri zamanda birkaç güzel günü surat asarak birbirlerine zehir etmeleri ve ancak çok sonradan kaybettikleri şeyin telafisinin olanaksız olduğunu görmeleri canımı sıkar.
Dinin bazı güçsüzler için bir dayanak, bazı susamışlar için serinletici bir içecek demek olduğunu biliyorum.
Reklam
Bazen aklım almıyor; onu yalnızca ben, hem de öylesine içten, öylesine dolu dolu severken, ondan başka hiçbir şey görmez, bilmezken, ondan başka hiçbir varlığım yokken, nasıl olur da onu bir başkası da sever, sevebilir?
Sayfa 102Kitabı okudu
126 syf.
6/10 puan verdi
Goethe'nin kendi başından geçen hüzünlü bir aşk öyküsüne dayanan bu romanı, ana karakter Werther'in, sonunun hüsranla biteceğini bildiği halde umutsuz bir tutku ve saplantıyla bağlandığı Lotte'ye duyduğu aşkını anlatmaktadır. Anlatılan aşk, çoğu zaman anlam veremediğim, ıstıraplı, melankolik ve bir o kadar da saçma bir aşktı, ama adı üstünde aşk işte. Her ne kadar yazıldığı dönem itibariyle büyük ses getirmiş ve birçok insanın intiharına sebebiyet vermişse de, anlatılan türde bir aşk günümüzde artık geçerliliğini yitirmiştir. Aşkına ulaşamayan bir erkek aşk acısı çekmek yerine, çoğu zaman sevdiği kadını öldürmekte ya da ona zorla sahip olmaya çalışmaktadır. Bu açıdan bakıldığında kitaptaki aşk biraz ütopik kaçmaktadır ve 1770'li yıllardan günümüze kadar değişen aşk algısını gözler önüne sermektedir. Werther'in Wilhlem'e yazdığı mektuplardaki günlük hayattan çeşitli gözlemleri anlatan satır arası cümleler ve hikayeler bana, kitapta anlatılan aşktan daha etkileyici geldi. Yine de Genç Werther'in Acıları'nı, Romantizm akımının etkisini hissetmek ve yazıldığı dönemin toplumsal koşullarını daha iyi idrak etmek açısından okumanızı tavsiye ederim, üstelik de klasiklerden bir kitap olduğu düşünüldüğünde.
Genç Werther'in Acıları
Genç Werther'in AcılarıJohann Wolfgang Von Goethe · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2021120,3bin okunma
"Çocuklar ne istediklerini bilmezler. Bütün eğitimciler bu konuda aynı fikirde. Fakat yetişkinler de bu dünyada çocuklar gibi sendeleye sendeleye dolaşır, onlar gibi nereden gelip nereye gittiklerini bilmezler. Gerçek ülkülere doğru koşmaz, bisküviler ve çöreklerle avunurlar. Kimse buna inanmak istemez ama, bence bunun kadar açık bir şey yoktur."
"Neşesizlik tıpkı tembellik gibidir. Çünkü o da bir çeşit tembelliktir. Üstümüze böyle bir tembellik çöktüğü vakit onu yenecek kuvveti bulduk mu, işimizi çabucak başarır ve çalışmaktan gerçekten zevk alırız."
"Şu zavallı varlığımızı devam ettirmekten başka hedefi olmayan ihtiyaçlarımızı gidermekle uğraşıyoruz, başka bir şey yaptığımız yok. İçimizin rahat ettiği zamanlardaki sükunet, tevekküle sığınmaktan ileri geliyor. Böylelikle zindanlarının duvarlarına güzel resimler, iç açıcı manzaralar çizen hapislere benziyoruz."
Resim