Bana öyle geliyor ki, sizler asıl işimizin yeni sözcükler icat etmek olduğunu sanıyorsunuz. Oysa ilgisi yok! Sözcükleri yok ediyoruz; her gün onlarcasını, yüzlercesini ortadan kaldırıyoruz. Dili en aza indiriyoruz. On Birinci Baskı'da 2050 yılından önce eskiyecek tek bir sözcük bile bulunmayacak.
Kadınların yerine getirmeleri gereken görevlerin erkeklerinkinden farklı olduğunu kabul ediyorum, ama eninde sonunda bu görevlerin hepsi *insanlara* özgü görevlerdir ve bunların yerine getirilme biçimlerini düzenleyen ilkeler, ısrar ediyorum, aynı olmalıdır.
Kadınların salt erkeğin iştihasını tatmin etmek için ya da yemeklerini yapıp çamaşırlarını yıkayan hizmetkârı olmak için yaratılmadığı kabul ediliyorsa, kız çocukların eğitimine önem veren ana babalar şuna dikkat etmelidir: Kadınların bedenini güçlendirmek için özel bir çaba harcanmayacak da olsa en azından saçma güzellik ve dişilik anlayışlarıyla bu bedene zarar vermekten kaçınılmalıdır; ve elbette hangi akıl yürütmeyi izlerse izlesin, hiçbir kız çocuğunun bir kusurun bir avantaj olabileceğine inanmasına izin verilmemelidir.
Bedensel gücün kadınlarla karşılaştırıldığında, erkeklere doğal bir üstünlük sağladığını kabul ediyorum; bu da zaten herhangi bir cinsin üstünlüğünden söz edilebilecek tek zemindir.
Erkekleri yaşam arkadaşları olarak elbette severim, ama onların asaları, gerçek olsun kötüye kullanılan taklitleri olsun, beni etkilemez; ben saygımı aklı onu hak edenlere sunarım; bu durumda da boyun eğmişliğim akladır, erkeklere değil.