sarı perdeler yırtılır
çılgın gözlü kedi sıçrar
yaşlı barmen tezgaha yaslanır
sinekkuşu uyurken
sen biliyorsun ve ben biliyorum ve onlar biliyor
tanklar yapay savaş alanlarında eğitim yapar
lastikler otobanda vızıldar
ucuz burbonla sarhoş cüce odasında bir başına ağlar
boğalar özenle matadorlar için yetiştirilir
çim ve ağaçlar seni
bir mavikuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
ama ben ondan güçlüyüm, kal,
diyorum ona, kimsenin
seni görmesine izin veremem.
bir mavikuş var yüreğimde
çıkmaya can atan
lanet sanatın için açlık çekiyorsan
kapalı bir kapıdır cehennem
ama arada sırada
anahtar deliğinden bile olsa
bir göz atmak ister insan.
genç ya da yaşlı, iyi ya da kötü
hiçbir şey
bir yazar kadar
yavaş ve zor
ölmez
kanımca.
İnsanın doğuşunu görmekten herkes kaçar, ama ölümünü görmeye hep koşa koşa gideriz. O insanı öldürmek için gün ışığında, geniş meydanlar ararız, ama onu yaratmak için karanlık köşelere gizleniriz.
Fakat ben onu ilk defa masallarda olduğu gibi su başlarında, gül bahçelerinde olsaydı bilmem bu kadar sevecek miydim? İnsanlar hiçbir vakit ızdırap çektikleri zamandaki kadar güzel olmuyorlar.