Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Reklam
“Tüm yollar eninde sonunda aynı yere varır sevgili Gladys.” “Neresiymiş orası?” “Hayal kırıklığı.”
Sayfa 236Kitabı okudu
Kendi kendimizi suçladığımız zaman başka birinin bizi suçlamaya hakkı kalmadığını düşünürüz. İnsanın ruhunu suçluluk duygusundan arındıran şey itiraf etme eyleminin kendisidir; günah çıkartan rahip değil.
Sayfa 112Kitabı okudu
" Burgonya'nın tüm mor fıçıları ağzına kadar şarapla dolu, İspanya'nın taşlık bağlarında toplanan üzümler diz boyu olsa bile, küçük kadeh alabileceği kadar alır, fazlasını alamaz."
"Yaz günleri uzun olur Basil," diye mırıldandı Lord Henry. "Bir de bakmışsın, ondan önce sen bıkmışsın. Düşünmesi acı gelebilir belki ama zeka güzellikten hiç şüphesiz daha kalıcıdır.
Reklam
Hayat senin için oldukça güzel. Yine de, akıllılık etmek, “hayat”ı bir başka anlamda çok daha güzel bulmak istiyorsan, bu korkunç mektubu -öyle olduğunu biliyorum- okumayı hayatının dönüm noktası haline getir, tıpkı yazmanın benim için olduğu gibi. Solgun yüzün şaraptan, hazdan kolayca kızarırdı. Bu yazdıklarımı okudukça zaman zaman utançtan fırına girmiş gibi kavrulursa senin için çok iyi olur. Kötülüklerin en büyüğü sığlıktır. Anlaşılan her şey doğrudur.
Sayfa 68
"Peki tablosunu neden sergilemiyorsun?" diye sordu Lord Henry. "İstemeden de olsa, şu garip sanatsal tapınma halini tabloya yansıttım da o yüzden. O bu durumun farkında değil; ona hiçbir şey söylemedim. Hiçbir zaman bilmeyecek de. Ama dünya alem anlayacaktır; çırılçıplak ruhumu meraklı sığ bakışlara meze etmeye hiç niyetim yok. Yüreğimi mikroskop altına yatırmalarına izin vermeyeceğim. O tabloda benden çok şey var Harry, hem de çok!" "Şairler senin kadar prensip sahibi değil. Kitaplarının yayımlanabilmesi için tutkunun ne kadar işe yaradığını bilirler. Şimdilerde kalp kırıklığı kim bilir kaçıncı baskısını yapıyor." "Ben de onların bu yönünden nefret ediyorum!" diye haykırdı Hallward. "Bir sanatçı güzel eserler yaratmalı ama bu eserlere kendi yaşamından bir şey eklememelidir. İnsanların sanata bir çeşit otobiyografi muamelesi yaptığı bir çağda yaşıyoruz. Soyut güzellik anlayışımızı kaybettik. Bir gün tüm dünyaya göstereceğim soyut güzelliğin ne olduğunu; bu yüzden de hiç kimse Dorian Gray tablomu görmemeli."
"Basil, bu anlattıkların inanılmaz! Dorian Gray'i mutlaka görmeliyim." Hallward oturduğu banktan kalkıp bahçede bir aşağı bir yukarı gezinmeye başladı. Sonra geri geldi. "Harry," dedi, "Dorian Gray benim sanatım için bir ilham kaynağından ibaret. Sen onda hiçbir şey göremeyebilirsin, oysa ben onda her şeyi görüyorum. Ona ait hiçbir şey resmimde yer almasa bile sanatımdaki mevcudiyeti inkar edilemez. Dediğim gibi, o bir fikir, yepyeni bir üsluba ait. Onu belli çizgilerin kıvrımlarında, belli renklerin inceliğinde, güzelliğinde görebiliyorum. Hepsi bu."
Dorian Gray'i biraz daha anlatsana. Ne sıklıkta görüşüyorsunuz?" "Her gün. Onu her gün görmezsem mutsuz oluyorum. Onsuz yapamıyorum." "İnanılmaz! Sanatının dışında hiçbir şeyi umursamadığını düşünürdüm." "Artık benim sanatım o," diye cevap verdi ressam ciddi bir ifadeyle. "Bazen düşünüyorum da
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.