Isaac Newton kadar zeki birini hiç tanıdınız mı? Ben tanımadım. Ama onun kadar sevimsiz kişiler tanımış olabilirsiniz. Newton çoğu insandan hoşlanmazdı, öfke nöbetleri geçirirdi ve hemen herkesin ona zarar vermek peşinde olduğunu düşünürdü. Sır küpüydü, kibirliydi ve yemek yemeyi bile unuturdu. Daha birçok nahoş karakteristiği vardı ama gerçekten çok zekiydi. Düşündüklerini ve yazdıklarını anlamak çok zor olsa bile, bugün onu bu zekasıyla anımsıyoruz.
Üç yüzyılı aşkın bir süre en önemli bilimsel ve felsefi çalışmalar İslam ülkelerinde yürütüldü. Avrupa uyku halindeyken Ortadoğu (ve Müslüman İspanya) çalışıyordu. En önemli merkezler Bağdat, Şam, Kahire ve Kordoba'ydı (İspanya'da). Bu şehirlerin ortak bir özelliği vardı: Araştırmaya değer veren ve hatta kaynak ayıran ve her inançtan alime hoşgörüyle yaklaşan aydınlanmış idareciler tarafından yönetiliyorlardı. Bu harekete Müslümanların yanı sıra Hıristiyanlar ve Yahudiler de katkıda bulundu. Ancak bütün Müslüman idareciler, her kaynaktan bilgi edinmeye sıcak bakmadı; bazıları Kur'an'ın insanın bilmesi gereken her şeyi içerdiğini savundu. Bu gerilimler günümüzde de devam eder. Bilim her zaman yeniliğe açık olan kültürlerde güçlü olmuştur; çünkü dünya hakkında yapılan keşifler sürprizler doğurabilir.
Reklam
Batıda Avicenna adıyla bilinen İbn-i Sina (980-1037) en etkili Müslüman doktordu. İslam dünyasındaki seçkin alimlerin birçoğu gibi o da çok çeşitli alanlara ilgi duydu. Tıbbın dışında felsefe, matematik ve fizikle ilgilendi. Bilim insanı kimliğiyle Aristoteles'in ışık konusundaki görüşlerini geliştirdi ve Galen'i birçok noktada düzeltti. Tıp Kanunu (Canon of Medicine) adlı eseri, Arapçadan Latinceye çevrilen ilk eserler arasında yer aldı. Neredeyse dört yüzyıl boyunca Avrupa'daki tıp okullarında ders kitabı olarak okutuldu. Bazı modern İslam ülkelerinde ne yazık ki güncelliğini yitirmesine rağmen ders kitabı olarak okutulmaya devam eder.
Hekim doğanın efendisi değil hizmetkarıydı
De Fabrica
Kitap muazzam büyüklükteydi, kırk santim kalınlığındaydı ve yaklaşık iki kilo çekiyordu, öyle cebinize atıp da tatilde okuyacağınız türden bir kitap değildi. İsmi De Humani Coporis Fabrica'ydı ( "İnsan bedeninin yapısı üzerine" ), hala da De Fabrica ismiyle bilinir. Güzel, incelikle işlenmiş çizimlerle doluydu. ... İnsan bedeni daha önce hiç böyle doğru biçimde resmedilmemişti. Kapak sayfası bile içeride özel bir şeyler olduğunu söylüyordu. ... De Fabrica hâlâ bütün zamanların en iyi kitaplarından biridir. Bugün de takdir edilen bir ressamlık, anatomi ve basım bileşimidir. * [1543. Andreas Vesalius - Belçika'lı anatomist ve cerrah.]
Sayfa 61 - Aylak KitapKitabı okudu
Eski bir atasözünün dediği gibi, zıtlar birbirini çeker.
Sayfa 193 - Aylak KitapKitabı okudu
Reklam
434 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.